Sanatı hangi gözle inceleyelim..? |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
terapist
Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803 |
Alıntı Cevapla
Konu: Sanatı hangi gözle inceleyelim..? Gönderim Zamanı: 22.Aralık.2008 Saat 09:14 |
Sanat uzmanı olalım
Kimilerine göre sanat, yoktan var etmenin, yaratıya ruh vermenin ve o ruhla bütünleşmenin dayanılmaz cazibesi, kimilerine göre ise tamamen palavra. Bizlerse ortalarda bir yerlerdeyiz, ama o ortanın neresi olduğunu da pek bilemiyoruz. Yani gördüğümüz güzel bir resmin güzel bir resim olduğunu anlayabiliyoruz, fakat bazı insanların üstünde sadece kırmızı bir leke olan beyaz bir tabloya neden milyarlar verip salonun baş köşesine astığını açıkçası anlayamıyoruz.
Bu konuda ilk bilmemiz gereken şey, bazı sanat eserlerinin gerçekten çok da kayda değer olmadığıdır. Fakat esas sorun, hangi sanat eserinin kayda değer olmadığı konusunda hiç kimsenin aynı fikirde olamamasıdır. “ Öyleyse nedir?Öncelikle ta başından günümüze kadar süregelmiş resim akımlarının, sanat kitaplarındaki ağdalı tanımlarını tamamen unutup esasında ne anlama geldiklerine kısaca bir göz atacağız,
Erken dönem sanat akımları: antikalar (M.Ö. 500’e kadar)
Bu eserlerin sanat açısından ne kadar değer taşıdığına sanatsal dışavurumuna değil, arkeolojik yaşına bakılarak karar verilir. Yunan ve Roma Dönemi (M.Ö. 500 – M.S. 500 arası) Bu dönemde heykellere, mozaiklere ve kabartma resimlere ağırlık verilmiştir. Bu eserlerde daha çok mükemmel erkekler vardır, hepsi inanılmaz yakışıklı, güçlü ve nedense çıplaktır. Hatta bu heykeller günümüzün fiziksel ideallerini de fazlasıyla etkilemiştir. Yonttukları kadın heykelleri de yine aynı şekilde mükemmel vücut ölçülerine sahiptir. Ortaçağ sanatı her nedense kendinden önceki sanat dönemlerinden daha ilkel bir görünüme sahiptir. O dönemde Avrupa’nın birçok alanda gerilediğini, gösterişini kaybettiğini düşünecek olursak, sanatın durumu da gayet normal gözüküyor aslında. Hemen hemen bütün resimler kilise ve din üzerine yapılmıştır. Çok büyük ihtimalle dönemin en büyük sorunu olan veba salgını yüzünden insanlar kendilerini tamamen öbür dünyaya adamışlardır. Rönesans (1400 – 1520 arası) Kelime anlamı “Yeniden Doğuş” olan bu dönem, sanat tarihinin altın çocuğudur. Bu dönemde yaşanan zenginlik, kültürel bir yükselişi de beraberinde getirmiştir ve tabii ki sanat da buna bağlı olarak değer kazanmıştır. Bu gelişmeler sonucu özellikle İtalya’da birçok olağanüstü yetenek ortaya çıkmış ve bu yetenekler sanatta devrim yaratmışlardır. Bu dönemin en önemli isimleri Da Vinci, Michelangelo, Donatello ve Raphael’dir Rönesans resminin en önemli özelliği, eski Yunan ve Roma sanatına olan ilginin yeniden canlanmasıdır, dolayısıyla, o dönemlerde olduğu gibi, ‘insan’ ön plandadır, figürler dingin, huzurlu, sakindir, kompozisyon tek yönlüdür, tek akslıdır, perspektifin derinliği artmıştır, karmaşıklık yoktur, bütünlük vardır, detaydan ziyade ana hatlar önemlidir. Barok Dönem (1600 – 1725 arası) Rönesans’ın klasik duruşuna karşın Barok duyguları da işin içine katarak gerçeğe biraz daha yaklaşmıştır. Rönesans’ın huzur ve sükunetine, melodramı, hayal kırıklıklarını, kendine güvensizliği, umutsuzluğu eklemiştir. Rönesans Matrix iken, Barok Zion'dur, bir nevi gerçeğin farkına varmadır. Figürler telaşlıdır, yüzlerinden bütün hisleri okunur, bütünden çok detaylara odaklanma gözlenir, ışıkla gölge kontrast halindedir, kompozisyon çok yönlüdür, örneğin dört at varsa her biri ayrı yere bakar, ayrıca görene "az sonra ezip geçecekler beni" dedirtecek kadar öfkelidirler (Bu çok akslılığın müzikteki yansıması bildiğiniz gibi Bach'tır). Bu dönemde boy gösteren peyzajları bugün otellerin yatak odalarında bol bol görebilirsiniz. Bu dönemin önemli isimleri İtalya’dan Caravaggio ve Bernini ile Hollanda’dan Rembrant, Hals ve Vermeer. Neo-klasik Dönem (1700 – 1800 arası) Siyasal çalkantılara sahne olan 18’inci yüzyılda sanat anlayışı Neo-klasik döneme girer, eski Yunan ve Roma modaları tekrar canlanır, Barok’un umutsuz duyguları dışa vuran stiline karşılık biraz daha sert ve iddialı bir tavır sergiler. Fransız Devrimi’nin de etkisiyle resimlerde kahramanlık, cesaret, vatan sevgisi, fedakarlık gibi milliyetçi duygular alabildiğine ön plana çıkar, tarihsel mevzular tekrar rağbet görür ve cüppeler yeniden moda olur. İsim verin derseniz Jacques-Louis David, Ingres ve Poussin diyeceğiz. Realizm (1800 – 1880 arası) Realizm (yani gerçekçilik), Gustave Courbet tarafından başlatılan bir harekettir ve bahsi geçen realizm, resimlerin tarzlarını değil, konularını ilgilendirmektedir. Realistler, idealize edilmiş ya da hayali şeyler çizen ressamlara tepki olarak sadece gördüklerini çizmişlerdir. Kendilerinden hiçbir şey katmamışlar, gördükleri şeyi bütün çirkinliği ve korkunçluğu ile yansıtmışlardır. Tabii ki bunu doğallık adına değil, yoksul insanların yaşantısını, siyasetçilerin ikiyüzlülüğünü, adalet örgütünün acımasızlığını, işsiz halkın oradan oraya savruluşunu ifade etmek, sistemi eleştirmek için yapmışlardır. Bu yıllardan sonraki dönem ise daha farklı bakış açılarının oluşması sağlandığından dalların kendi içinde isyan ,itiraz,bakışın yön değiştirmesi ile yeni yeni oluşumlara yol açmıştır.
Bu yüzden son 200 yıllık dönemi kendi içinde ve ana konudan ayırıp incelemek doğru olur.
Araştırma R.Sinan Akbaşak
|
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |