Zaman makinesi kalkıyoor!
Zamanda yolculuk, hakkında en çok film çekilen, hayal kurulan ama en imkânsız olgulardan biri olsa gerek. Birdenbire kendimizi köle pazarlarının kurulduğu Roma İmparatorluğu'na ait bir meydanda, denizler aşan bir Fenike ticaret gemisinde ya da padişah fermanlarının okunduğu bir Osmanlı kasabasında bulsak, bir çoğumuzun çocukluk hayali herhalde gerçekleşmiş olurdu. Ama içine girip metal kapısını kapadıktan sonra renkli düğmelerine basıp gitmek istediğimiz tarihi yazdığımız, tepesindeki ışıkları yanıp sönen sevimli bir ütopyacık "gören gözler" için hiç de imkânsız değil: Sergi odalarındaki Urartu broşlarının, Bizans sikkelerinin karşısına geçip uzun bir zaman yolculuğu vaat eden müzeler. Fiuv fiuv, herkes içeri, zaman yolculuğu başlıyor!
İlk Durak Karain Mağarası : Akdeniz
Adana Arkeoloji Müzesi
Üç salon, bir giriş ve bahçeden oluşan müze gerçek bir hayalevi gibi. Truva Savaşları'nı ve tek zayıf noktası, annesi onu deniz batırırken topuğundan tuttuğu için topuğu olan Akhilleus'un büyüleyici hikâyesini hepimiz biliriz. Giriş katındaki en önemli eserlerden biri de işte Truva Savaşı'na gönderme yapan kabartmalı Akhilleus Lahti. Mitolojinin en tuhaf kahramanlarından yılan saçlı Medusa'nın lahti de çarpıcı eserlerden. Bölgesel Eserler Salonu'ndaysa eski kültürümüzün en incelikli sanatlarından olan çini örneklerinin zarifliğine kayıtsız kalmak zor.
Antalya Müzesi
Anadolu'daki en eski yerleşim yerlerinden olan Antalya'nın en büyük müzesinin kapısındayız şimdi. Milattan Sonraki ilk yüzyıllar yazıyoruz tarih tuşunun yanına ve on üç tane sergi salonunu gezerken İmparatorlar Salonu'nda siyah beyaz mermerden bir Romalı dansöz heykelciği, Mezar Kültürleri Salonu'nda hırsızlığa maruz kalan ama parçaları yine toplanan Herakles lahdi; Bizans, Roma, Selçuklu dönemi altın ve gümüş defineleriyle hayal gücümüzün bile sınırlarının zorlandığı baş döndürücü yolculuğa çıkıyoruz. Etnografya Salonu'nda ise müzik aletleri, kilim ve halılar, süs eşyalarından oluşan büyülü dünyanın içinde kaybolmamak elde değil.
Güneş Kursu ve Çift Başlı Kartal'ın Diyarı : İç Anadolu
Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi
19 Nisan 1997'de Lozan'da altmış sekiz müze arasından "Yılın Müzesi" seçilen Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Anadolunun en önemli uygarlıklarından Hititler'den kral mühürleri, Cilalı Taş Devri'nden tanrıça heykelcikleri, yazının henüz icat edilmediği Yontma Taş Devri'nden taş aletler sergi odalarında binlerce yıl öncesini bizlere heyecanlı bir film tadında sunuyor, üstelik önümüze uzun boylu, kocaman kafalı birinin oturacağı korkusuna kapılmamıza gerek de olmadan.
Konya İnce Minare Taş ve Ahşap Eserleri Müzesi
Bir müzenin içi kadar yapısının da estetik önem taşıması gerekir bizce de tıpkı İnce Minare Müzesinin sütun ve kemerleri üzerindeki geometrik, bitki desenli simetrik yapısı gibi. Selçuklu Dönemi'ne birdenbire geldik ama nasıl olsa istediğimiz an istediğimiz zamana dönebileceğiz. Selçukluların sembolü çift başlı kartal ve kanatlı melek figürleri burada sergileniyor. Ahşap oyma tekniklerinin en ince örneklerini, kabartmalarla bezeli kapı kanatlarını aralayıp istediğimiz kadar seyredebiliriz.
Aksaray Müzesi
Zaman makinemiz bu defa yine tarih öncesi çağlara iniş yapıyor, tarih öncesi çağların çanak çömlekleri, hayvan ve insan figürlerinin yanı sıra Asurlu tüccarların damgaları, el baltaları, bronz ve gümüş iğnelerinin ortasına atıveriyor biz yolcularını. Ara ara "o olmasaydı daha güzel bir dünyamız olurdu, neden icat edildi ki" dediğimiz paranın tarih içindeki dönüşümünü Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait tam 3528 parçalık eşsiz sikke koleksiyonundan takip edebiliriz.
Amazonların Mekânı : Karadeniz
Samsun Arkeoloji Müzesi
Anadolu mitolojisinde büyük yeri olan, tamamı kadınlardan kurulu ilk ve son devlet Amazonların diyarı Samsun... Masalların, hikâyelerin, filmlerin hatta bilimsel kuramların bile temelinde mitolojik kahramanların öykülerinin ve karakterlerinin baskın olduğunu biliyor ve seviyoruz. En popülerlerinden Akhilleus ve annesi Tethis adına yapılmış deniz yaratıklarıyla süslü bir mozaik burada da var. Maalesef Amazonlara dair sadece efsaneleriyle yetinmek zorunda kalıyoruz, ileride yapılacak kazılardan ne gibi hazineler bulunacak elbette bilinmez!
Sumela Manastırı - Trabzon
Değil Türkiye'nin belki de dünyanın en görkemli yapılarından Sumela Manastırı güzelliğin tehlike ve dehşetle karıştığı bir şaheser. Rivayete göre M.S 4.yüzyılda Atina'dan gelen iki keşiş kurmuş. Hayal güçleri sınırlı insanların tahrip ettiği freskler, büyük bölümü yıkılan su kemeri bile manastırın güzelliğini gölgelemeyi başaramamış. Dağ yamacına kurulmasının nedeni o dönemde manastırların şehir dışında kurulmasının bir gelenek olması. Sumela ayrıca siyah anlamına gelen "melas" sözcüğünden geliyormuş. Sadece zamanda yolculuk değil etraftaki doğal güzellikleriyle görsel bir karnaval Sumela Manastırı, umarız ona uzanan eller tutulur kalır...
Bereketli Topraklar : Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Van Müzesi
Doğu Anadolu'nun savaşçı uygarlığı Urartularda takıların soyluluk sembolü olduğunu öğrendiğimzde doğrusu biz de sizin gibi çok şaşırmıştık. Gümüş kemerleri, mutfak kaplarını, kazanları, hatta dünyanın en eski ulaşım olanağı olan Urartu Karayollarını şimdikilerle karşılaştırsak acaba hangilerini daha çok beğeniriz?
Mardin Müzesi
Gözyaşı şişesi nedir bilmiyor musunuz? Biz de bilmiyorduk, ta ki Mardin Müzesi'nde onlara rastlayana dek. Eskiden ölülere ne kadar değer verildiği arkalarından ağlandığında gözyaşlarının bir şişede biriktirilmesiyle anlaşılırmış, bunlara da gözyaşı şişeleri denirmiş. Mardin Müzesi'nde neredeyse tüm Anadolu uygarlıklarına ait eserleri bulmak mümkün: Asur,Urartu, Roma, Bizans, Selçuklular...
Roma İmparatorluğu ve Osmanlılar : Marmara
İstanbul Kariye Müzesi
Eski Yunanca'da kent dışı anlamna gelen "Khora"dan türetilmiş Kariye, gerçekten de İstabul'un suriçi diye anılan kısmının dşındadır. Roma İmparatoru İustinianus tarafından şapelken (küçük kilise) manastır eklenerek ve onarımlarla bir kiliseye çevrilmiş Kariye yani bin altı yüzlere dek bir ibadet yeriymiş. Kariye'de Bizans İmparatorluğu'na ait gizemli freskler ve Hristiyanlığa dair mozaikler gözlemlemek yine bizleri başka zamanlara götürüyor.
Topkapı Sarayı Müzesi
Eyy, İştegenç ahalisi, devletlu padişahımızın emridir; her kim ki Topkapı Sarayı'nda Osmanlı Hanedanı'na ait ipek halıların, som altından 48 kiloluk şamdanların, içinde org bulunan bir saatin, sultan portrelerinin, Kaşıkçı Elması’nın, kutsal emanetlerin, sultan zırhlarının sergilendiğini bilmeye, tiz tutulup buraya getirile, profiline de hemen izlenimlerini aktara! Hey, bir an bu zamana geri dönemeyeceğiz sandık!
Çanakkale Müzesi
Sıra Truva Savaşları efsanesinin geçtiği yerlere geldi; Truva antik kentinin katmanlarının bulunduğu müze panosu bu konuda çok aydınlatıcı, kafa da karıştırmıyor. Truva seramiklerinin, fildişi ve kristal aslanbaşlarının segilendiği salonda günlük hayatlara dair bilgiler de bulunuyor. İnsan kendini acaba onlar da zamanda yolculuğu hayal etmişler miydi diye düşünmekten alamıyor. Aşk tanrıçası Afrodit ve Eros heykelcikleri Truva'nın mistik havasını tamamlıyor bizce (diyoruz yeni bir zamana doğru tekrar yola koyuluyoruz, azimliyiz
Açıkhava Müzeleri, Antik Kentler : Ege
Agora
Müze denince itiraf edelim ki hepimizin kafasında asık suratlı, "ona dokunma, buna dokunma"lı bir ortam canlanıyordur. Ama hiç de böyle olmadıklarını, tarih içinde çok da eğlenceli bir yolculuk yaptırdıklarını artık gördük. Sıradaki önyargı, müzelerin dört duvar arasındaki mekânlar oldukları. Böyle düşünenlerimiz yine yanıldılar! İzmir'deki, şehir meydanı anlamına gelen "Agora"da sanatsal, ticari, dini faaliyetler yapılırmış. Mitoloji tanrılarından Hermes, Zeus, Dionysos, Eros sunaklarının arasında dolaşırken acaba bir İyonyalı önümüze fırlar mı bir yerlerden demekten alamıyoruz kendimizi...
Bodrum Kalesi
Hem etrafını çevreleyen zakkum, sardunyalarla doğal güzelliğinin hem de amforaları, armaları, hamamları ve şapeliyle tarihsel zenginliğinin göz kamaştırdığı bir yer Bodrum Kalesi. Rodos ve Datça'dan üzerlerinde kanatlı çocuk figürleri, Medusalar, Eroslar bulunan amforalar burada sergileniyor. Eski zamanlardaki bir şarapçı dükkanının nasıl olduğunu da anlatan resimler de Kale müzeye çevrildikten sonra yapılmış. Parayı ilk Lidyalıların bulup bulmadığı sorusuna sikke ve mücevher koleksiyonunun vitrinleri cevap veriyor.
Maalesef yolculuğumuz da burada bitiyor, çok isterdik bütün müzeleri anlatıp gezebilmeyi ve bugüne hiç dönmemeyi. Ama hem yerimiz sınırlı hem de Anadolu tarihsel açıdan o kadar zengin ki müze sayılarının çokluğuna biz de hayret ettik. Aklınıza gelen eksiklerimiz olursa bizlerle paylaşın. Unutmadan, zaman yolculuğuna çıkarken yanınıza mutlaka fotoğraf makinenizi alın ki eve döndüğünüzde de canınız her sıkıldığında hangi zamana istiyorsanız oraya ışınlanın.
iştegençeteşekkürler