Dinlemenin büyüsü |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
smt-gnr
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 23.Ocak.2009 Konum: öğrenci Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 143 |
Alıntı Cevapla
Konu: Dinlemenin büyüsü Gönderim Zamanı: 17.Ağustos.2010 Saat 14:36 |
Dİnlerken işitmekle yetinmemek... öğrenmeyi öğrenmenin püf noktası :d siz sadece bizlere dinlemeyi değil öğrenmeyi öğrettiniz hocam :D teşekkürler
|
|
@@@@ baleva @@@@
+smt-gnr+ |
|
Misafir
Misafir |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 05.Eylül.2009 Saat 09:21 |
Ben ilk olarak Dinlemenin büyüsünü Katıldığım İlk dersinizde algılamaya başladım Hocam. Sizin de bize ilk söylediğiniz şey, " iyi dinleme olmadıkça iyi konuşmaya olanak yoktur " sözünüz olmuştu. Bu sözünde sizin Hocalarınızdan biri olan Toron Hoca zamanında sizlere söylediğini aktarmıştınız bize. Konuşan kişinin konuşması bitene kadar dinlemeyi, can kulağıyla dinleyip, anlatmak istediğinin tam olarak ne olduğunu bildikten sonra cevap veya görüşlerimizi sunmak, hem bizim için hem de karşımızdaki insan için Sevgi ve Saygı işaretidir bence. Zaten bizi Hayvanlardan farklı kılanda, Konuşarak anlaşmamız değil mi?
Elinize, Yüreğinize Sağlık Hocam.
|
|
artrealy
Yeni Üye Kayıt Tarihi: 21.Eylül.2008 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 2 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 02.Eylül.2009 Saat 23:00 |
Tekrar
merhaba Sinan hocamın yazılarını dört gözle bekler oldum.okumayı seven
biri olarak değil yazılar kendisini okutturduğu için.Tamamen
söylenilenlerede katılıyorum.Konuşmak sanatsa dinlemek dinleyebilmek de
sanattır.Anlayan arif gerek diyen atalarımız anlatan da arif olmalı ki
tarif gerekmesin demek istediklerine eminim.Her söylediğinize
katılıyorum.Anlatmak konusunda en çok eğlendiğim şekil ise dil bilmeyen
birisinin kendi dilinde birşeyler anlatmaya çalışırken sesini
yükseltmesidir.Anlamayla kulak özürü karışıyor herhalde..ancak
anlamamakla beyin özürü arasında ilişki olabilir tabii anlatan
gerçekten art niyetsiz bir şekilde anlatma görevini yapıyorsa..o halde
'usta' gibi bitirelim sözü arife tarif gerekmesin ammaa anlatan işin
bilsin.sevgi ve saygıyla
gazetebeykoz'a yazarın ileti adresini koymanız şık olmuş teşekkürler.Zaten herşeyiniz şık her davranışınız zarif Bu yazımı önce gazetebeykoza yazdım oradan kopyaladım. soyadıma da fazladan bir 'a ' eklemişim. |
|
hayatı iyi insanlar sırtlar
|
|
terapist
Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 02.Eylül.2009 Saat 18:59 |
Dinlemeyi Bilebilmek Konuşma karşılıklı yapılan bir eylemdir.Başka bir deyişle konuşma
eyleminde bir konuşan bir de dinleyen kavramı vardır.Genellikle konuşan
daha etkin konumda gibi gözükür,ancak konuşmacı uygun yada ilgili
dinleyici bulamadığında konuşma eylemi taraflarından birini kaybederek eylem olmaktan çıkar. Yıllar evvel konuşma eğitimi derslerimize giren hocam Toron Karacaoğlu ilk konuşmasına “ iyi dinleme olmadıkça iyi konuşmaya olanak yoktur”
sözleriyle başlamış ve daha bu ilk sözleriyle beni müthiş
etkilemişti..Derslerimizin neredeyse tamamında Toron hocam konuştu
bizler dinledik, dinledikçe ustaya ulaşmanın yolunun önce dinlemek ve
ayrıcada onu çok iyi gözlemlemek olduğunu anlamıştık
çünkü,kelimelerdeki ustalığının yanında gözlerini ellerini ve tüm
bedensel devinimlerini de malzeme olarak kullanıp dinleyeni etkisi altına alıp tüm aktardıklarının kaydedilmesini sağlayan bir sistem oluşturmuştu. Yapılan
incelemeler sonucunda insanların pek çoğunun daha az konuşma daha çok
dinleme durumunda bulunduğunu ortaya çıkmıştır.Eğitim ve öğretim
süresince geçen yıllar bu gerçeği yeterince
belirtir. Eğitim ve öğretimin başlıca iki yolu okumak ve dinlemek ise
de pek çoğumuz okumayı da dinlemeyi de hiçbir zaman gereği kadar
öğrenmediğimiz bir gerçektir.Sınavlardaki başarısızlıklarımız okumada
ve dinlemedeki yetersizliklerimizin acı yansımalarıdır.Okuma
becerilerinin geliştirilmesi konunun uzmanlarınca ve dinleme becerisi kazandırmayı da kapsayan kurslarla verilmelidir.Hocamı saygıyla anarken bir kez daha söylemek
istiyorum:iyi dinleme olmadıkça iyi konuşmaya olanak yoktur.Bu nedenle
iyi dinlemeyi öğrenmek hepimizi çok yakından ilgilendirmektedir. Hayatımızdan
örneklerle sürdürelim sohbetimizi..Konuşuyoruz.., anlatıyoruz..
kelimemiz yetmediğinden , konuya çok vakıf yada hakim olamadığımızdan..
“şimdi ben şunu demek istiyorum “ , ”sen beni yanlış anladın” türünden bir açıklamayla aslında kendi dilimizi yine kendi dilimize tercüme etmeye çalışıyoruz.
İnanın yetmiyor , örnek veriyoruz hatta bir de fıkra anlatıyoruz. Oldu
mu..? hayır… sesimizi yükseltiyoruz.. veya ..’sen de bir şey
anlamıyorsun ‘diyerek sertleşiyoruz..Şu meşhur sözü yineleyelim .Siz ne kadar
anlatırsanız anlatın karşınızdakinin anlama becerisiyle
sınırlısınız..Ama konuşmacı dinleyenlerin sınırını kavrayıp , ilgiyi
yakalayınca anlama sınırını biraz yukarı doğru çekmelidir.Her iyi
dinleme dağarcığa yollanmış bilgi , görgü parçacıklarıdır. Her
minik yukarı çekiş bir ilerlemedir. Kolay anlaşılsın diye basite
indirmek., düşündürmeden güldüren sinema , tiyatro eseri sunmak topluma
saygısızlık , haksızlık ve hatta ihanettir. Her sunucu konusu ne olursa
olsun iyi şey sunmakla yükümlüdür. İletişim
her zaman konuşanla dinleyen arasında bilgi beceri tutum ve davranış
yönünden bir etkileşimi gerektirir . Tüm iyi niyetli çabaya rağmen
konuşanla dinleyenden birinde bir eksiklik bir yetersizlik gözükürse
etkileşim sağlanamaz .Böyle bir durum yaşandığında dostluklar
zayıflar,sevdalar tükenir, öğrenme ,öğretme kavramları
kaybolur,gözlerdeki pırıltı ,yaşamdaki keyif,tendeki can yok olur.
Kavgalar çıkar savaşlara dönüşür,şiir yazan şarkı söyleyen,resim
yapan.. ya silah yapan olur ...ya da silahın yok ettiklerinden.... neden ? anlatamadığımızdan yada anlayamadığımızdan. Aslında bu konuda hiç bir
ön yargı taşıdığımızı düşünmüyorum.Yani elimizden gelen her şeyi
yapıyoruz anlaşılmak yada anlatmak uğruna da neden sonuç pek parlak
değil.belki de kendi kendimizle bile yeteri kadar konuşmayıp kendimizi bile yeteri kadar dinlemeyip ,dinlermiş gibi yapmayı daha çok sevdiğimizdendir kim bilir .. Bir
de birbirimizin gözlerine çok bakmadığımızın farkında mısınız..Halbuki
göz teması iletişimin en önemli ve başlangıç unsurudur.Yazın misafirim
olan Polonya asıllı İngiliz dostum Cesary hiç dil bilmeyen dostlarıma.:
‘bana bakarak konuş.. seni anlamam için bana şans ver ‘ diyerek pek çok
kavramı duygu yoluyla anlamış ve anlatmıştı..Anlatmak istediğim beden
dilinden ziyade bakışın gücüdür. Tiyatro eğitiminin temel taşlarından bir bölüm de konuşabilme ve dinleme eğitimidir.Beykoz vakfı tiyatro bölümü öğrencileri her sınıfta bu eğitimi sürekli olarak alırlar.Ve neticede
konuşabilen, konuştuğunu anlatabilen , dinleyebilen , dinlerken
dinlediğini , ilgilendiğini , anladığını yada anlamadığını
belirtebilen,konuşanın görsel ve işitsel dilini dikkatle
izleyen uyanık ve zeki bir dinleyici , değerlendiren ama
yönlendirilmeyen , kısacası öğrenen ama hiçbir art niyete köle
olmayacak kadar çok bilgisini kullanabilen sağlıklı bireyler
olmaktadırlar. Sevgili dostlar hepinizin bildiği bir gerçeği tekrarlayarak sözlerimi bitireyim.Lütfen unutmayınız ”İşitmek dinlemek değildir” Kulağımızla işitiyor olabiliriz ama gerçekte zihnimizle hatta gönlümüzle dinleyelim.. Dinleyen , dinlenen dost olmanız, dostlarınız olması dileklerimle. TÜM
YAZILARIM ; BANA EMEK HARCAYAN HOCALARIMIN İZLERİNİ TAŞIR..TEK TEK
SAYMAYA KALKSAM KAZARA ATLADIĞIM BİR ‘’USTA’’ MA HAKSIZLIK OLUR. ANCAK
ASLA ALDIKLARIMI ZİYAN ETMEDİM ..YOĞRULDUM GELİŞTİM YOĞURMAYA
ÇALIŞTIM.. ÇALIŞIYORUM … YAŞAYANLARA SAYGILAR KAYBETTİKLERİME RAHMET
OLSUN R.Sinan AKBAŞAK sinan@tiyatroterapi.com gazetebeykoz.com Düzenleyen terapist - 02.Eylül.2009 Saat 20:08 |
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |