Işıklar, tapınaklar ve sushi |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
Misafir
Misafir |
Alıntı Cevapla
Konu: Işıklar, tapınaklar ve sushi Gönderim Zamanı: 01.Ocak.2010 Saat 19:53 |
Yemeklerine uyum sağlamak biraz zor olacak . Teşekkürler Paylaşım için
|
|
ilhana
Yönetici Kayıt Tarihi: 17.Eylül.2008 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 21 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 02.Eylül.2009 Saat 13:43 |
Gerçekten çok güzel bir şehir.
Paylaşım için teşekkür ederim. |
|
terapist
Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 22.Aralık.2008 Saat 11:03 |
Işıklar, tapınaklar ve sushi "Şu çocuğu bir yerden tanıyorum sanki" lafını sarf edemeyeceğiniz, "bu balık tam pişmemiş mi ne" sorusunun pek bir manasız kaçacağı ve "bu renk eteğin üstüne bu üst oldu mu acaba" diye düşünmenize hiç gerek kalmayacak bir yere, Japonya'ya, hoşgeldiniz. Giysilerden sokaklara kadar her yerin rengârenk olduğu çekik gözlüler diyarına öyle sırt çantamızı takıp gidelim havasına girmeyeceğiz ama hem gitmeyi düşünenler hem de sadece merak edenler için Osaka-Kyoto-Kobe üçlüsünü inceledik. Gönül isterdi ki ülkeyi doğudan batıya, kuzeyden güneye adım adım gezip size "yöre yöre Japonya" adı altında takdim edelim. Ama elimizdeki imkânlar dahilinde şimdilik sizi ülkenin üçüncü büyük şehri Osaka ve yanındaki iki küçük şehir olan Kyoto ile Kobe’ye davet ediyoruz. Aç kollarını Japonya! Kartal bakışlarımızı doğuya döndürüp, Asya kıtasını aşınca karşılaşacağımız bir adet ada formatındaki bu ülkeye ulaşmak insanın gözünde büyüyor. Kolay değil tabii buradan kalkıp Hindistan'ı, Çin'i, Kore'yi aşıp Japonya'ya varmak ama İpek Yolu'nda kervanla yol almadığımıza göre "ay çok uzak nasıl gideceğiz oraya" nidalarına da hiç gerek yok. Ulaşım aracımız uçak, evet o konuda alternatif sunamayacağız ama ne kadar çok aktarma ile giderseniz o kadar az para ödersiniz gibi ters bir orantı söz konusu. Doğrudan gitmek istiyorsanız, İstanbul-Osaka arası yol ortalama 11 saat sürüyor ve bunun büyük bir bölümü dev ülke Çin'in üzerinde uçmakla geçiyor. En sonunda Kansai Havalanı'na vardığınızda fark edilecek ilk şey: Bu insanların suratları birbirine mi benziyor ne! Gezelim, görelim Osaka-Kyoto-Kobe üçlüsü Osaka Prefecture adı verilen bölgenin kalbini oluşturuyor ve gün içinde neredeyse 19 milyon kişiye ulaşan nüfusuyla Tokyo'dan sonra en kalabalık bölge olma unvanını elde ediyor. Kyoto ve Kobe, Osaka'nın bitişiğindeki iki küçük şehir ve her ne kadar üçü bir arada "metropol"ü oluştursa da üç şehrin de tarzı birbirinden çok farklı. Japonya'nın örümcek ağına benzeyen tren yolları sayesinde birinden diğerine ulaşımın çok kolay olduğu bu şehirleri tek tek bir gözden geçirelim. Kansai Havaalanı'na indikten sonra eğer doğru treni ya da otobüsü bulabilirseniz yaklaşık bir saat içinde Osaka'ya ulaşıyorsunuz. En önemli nokta elinizde detaylı bir haritanın, hatta mümkünse Japonca bilen bir rehberin olması. Sorun sadece İngilizce bilen bir insana rastlamak için şehirde dört dönmeniz değil. Bir de kibar, şirin ve utangaç Japonların, biliyorlarsa bile çekinmeden sizinle İngilizce konuşmalarını sağlamanız gerekiyor. Yoksa karşılıklı eğilmek ve gülümsemekten başka bir şey gelmiyor elden. Az yere çok şey sığdırmaya meraklı Japonların, dönme dolapları bile binaların tepesine kondurduğu Osaka'nın en dikkat çeken yanı her yerin ışıl ışıl olması. Gece olmasıyla birlikte yanan rengârenk ışıklar, ortamda "dört mevsim yılbaşı yaşıyoruz" havası yaratıyor. Neredeyse her sokakta bulunan ve ışıklı-sesli makineleri ile yollara taşan oyun salonları var ki ülkenin bütün vatandaşları sürekli oyun oynamakla meşgulken nasıl oluyor da bu kadar ilerleyebiliyorlar diye düşündürüyor. Oyuncak ve elektronik alet çeşitleri ile insanın gözünü döndüren alışveriş merkezleri, Hip Hop'tan Latin'e kadar dünya listelerine hakim barları ile tam bir büyük şehir özelliğini taşıyan şehrin mutlaka görülmesi gereken mekânlarından bazılarını da kısaca sıralamadan geçmek olmaz: Osaka Kalesi, dünyanın en büyük akvaryumlarından biri olan Osaka Akvaryumu Kaiyukan, Universal Stüdyoları, ve meraklılarına Hard Rock Cafe Osaka. Gelelim ikinci şehrimiz, Kyoto'ya. İmparatorluk Dönemi’nde Japonya'nın başkenti olan Kyoto, tapınaklar ve eski tarz yapılar ile dolu. Osaka'dan tren ile sadece 20 dakika uzaklıkta olan şehir, Osaka'nın aksine çok düzenli ve sade bir havaya sahip. Tapınakların mimari yapısı ve muhteşem bahçeleri insana "ben bunların güneşte, karda, yağmurda, çamurda, her halini görmeliyim, her hali ayrı güzeldir" dedirterek fotoğraf makinenizin hafızasına yüklenmenize sebep oluyor. Yine bir dizi örnekle pekiştirelim: Dağ yamacındaki Kiyomizu-dera Tapınağı, altın kaplamalı Kinkaku-ji Tapınağı, taşlı bahçesi ile Ryoan-ji Tapınağı, Filozof Yolu adı verilen 2 km'lik vişne ağacı kaplı yol ve tabii ki İmparatorluk Sarayı. Ve süper üçlümüzün son üyesi, Kobe... Liman şehri olan Kobe, yüz yıldan fazla süredir Japonya'nın batıyla olan deniz ticaretinde önemli rol oynuyor. 1995 yılında 6433 kişinin ölümüne sebep olan büyük depremde limanları ciddi hasar görse de şehir bunu tamamen atlatmış. Hatta o zamanlardan aklımızda kalan haberler olmasa burada bir deprem olduğunu hatırlatacak bir ipucu bile yok. Şehrin en önemli yapısı kırmızı Liman Kulesi. Üst katından tüm sahilin görülebildiği harika manzaraya sahip kulenin hemen yanındaki dev dönme dolap da yine es geçilmemesi gerekenlerden. Yeme içme Japonya'da yemek içmek deyince ilk aklımıza gelenler sushi ve yeşil çay. Japonya'da en çok karşınıza çıkanlar da yine bunlar. Kenarına sıralandığınız tezgâhın üzerinde yürüyen banttan geçen çeşit çeşit sushi’lerden istediğinizi kapmak ve sonrasında tabak sayısına göre ödeme yapmak gibi kolaylıkları olması, yeşil çayın masaya monte edilen sıcak su muslukları ile sonu gelmez şekilde tüketilebilmesi ve sushi retoranlarının birçoğunun sabah 4'e kadar açık olması, olayı daha da pratik hale getiriyor. Ama sushi hakkında hepimiz bir şeyler biliyoruz. Bir de daha önce duymadığımız yemekler var ki hepsinin ortak noktası çubuklarla yemek zorunda olmanız. Yakuniku: Açık büfeden aldığınız deniz ürünleri, et, tavuk ve sebzeleri masanın ortasına yerleştirilmiş olan ızgarada pişiriyorsunuz. Bizim "kendin pişir kendin ye" mangallarımızın bir ileri versiyonu da diyebiliriz. Okonomiaki: Hamurlu, üzerinde çeşitli deniz ürünleri ya da et veya tavuk olan omletimsi bir karışımın bu sefer de masanın ortasına yerleştirilmiş düz metal zemin üzerinde pişirilmesi ile elde edilen yemek. Özel sosları da mevcut. Tempura: Hamur ununa bulanarak kızartılan deniz ürünleri ve sebzeler. Genelde noodle veya pirinç üzerinde yeniliyor. Bunların dışında sokakta satılan kızarmış ahtapot çörekleri, içinde teşhiş etmeyi başaramadığımız malzemeler olan tatlı krepler ve her sokakta yaklaşık iki adet bulunan McDonald's'ları da unutmamak lazım. Daha da egzotikleşmek isterseniz özel hazırlanan geleneksel Japon yemekleri de var. Balık, kalamar, karides gibi deniz ürünlerinin çiğ olarak buzlu bir tabakta servis edildiği, lapa kıvamında bir kase pirincin önünüze konduğu, yeşil çay olduğu iddia edilse de kahverengi görüntüsüyle insanı kuşkuya sürükleyen bir içeceğin ikram edildiği bu yemekleri de kendinizi kaptırıp yemeye kalkışsanız da yutmanız pek kolay olmayabilir. Yine de denemeden dönmek olmaz. Eve dönme vakti Bir adet çizgi roman, çizgi filmlerden fırlamış bir adet oyuncak anime kızı, tapınaklardan alınan hediyelikler ya da dilek tutma malzemeleri, "madem artık kullanabiliyorum" diyerek çatal yerine geçecek bir kaç çift çubuk ve bol miktarda fotoğraf. Bunları bavula koyduysak eve dönmeye hazırız demektir. Yine uzun bir uçak yolculuğu ve bu sefer iniş noktası İstanbul Atatürk Havalimanı. "Ya, Amerika'ya falan gitse insan bu kadar ilginç gelmez her şey, düşünsene adamların tavırlarını bile anlamıyorsun. Hani ne bileyim bari yüz ifadesinden, ses tonundan falan bir şey çıkarırsın diycem ama o bile yok" diye başlayan tatil anılarını anlatma telaşı... Üç şehirden yola çıkarak tüm bir ülke ne kadar anlatılır kestirmek kolay değil, bizim bilmediğimiz ya da gözümüzden kaçan kim bilir neler var. Neyse ki böyle anlar için yardıma çağırılabilecek destek birimler hali hazırda internet köşelerini süslemekte. Eh o zaman buraya ve buraya bakınız.
kaynakiştegenç |
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |