Gravür |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
terapist
Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803 |
Alıntı Cevapla
Konu: Gravür Gönderim Zamanı: 04.Ocak.2009 Saat 23:18 |
Oymalı kabartmalı sanat: Gravür Metalin üzerine resim yapabilir misiniz? Kalemle ya da fırçayla değil; kabartarak, oyarak, kazıyarak. "Çukurbaskı" ya da "özgünbaskı" olarak da adlandırılan gravürü, kabaca tarif edersek böyle bir şey. Başta metal olmak üzere tercihe göre taş hatta ahşap gibi sert bir yüzey üzerine istenen şeklin aktarılması ve daha sonra bu yüzeyin baskı olarak kullanılması. Ortaya son derece büyüleyici görüntüler çıktığını söylemeye gerek yok ama konu hakkında fikri olmayanlar ya da olup da daha fazla şey bilmek isteyenler için bir araştırma yaptık. Tarihi ve ünlü temsilcileri M.Ö. 1. yüzyıldan kalma gravüre benzer bir teknikle oyma – kabartma süslemeler taşıyan takılar bulunmuş olmakla birlikte, asıl olarak 15. yüzyılda ortaya çıktığı kabul edilen ve ismi Fransızca’dan gelen gravür tekniği, sanat çalışmalarında olduğu kadar matbaacılıkta da kullanılagelmiştir. Esas olarak Avrupa'da doğan ve yayılan bu sanatın ilk bilinen örneklerini ağaçlar ve ardından bakır levhalar üzerinde görürüz. Başta Alman Albrecht Durer olmak üzere, İtalyan Marca Antonio, Fransız Jean Duvet, gravür sanatının ilk önemli temsilcilerindendir. Daha bilinen isimlerden Barok Dönemi ressamları, Peter Paul Rybens ve Rembrandt van Jin de yağlıboya tablolarının dışında gravür çalışmaları ile de tanınırlar. Yine Barok Dönemin tanınmış gravür sanatçısı Fransız Claude Mellan'ın, Galileo'dan aldığı teleskop yardımıyla Ay yüzeyini gözleyerek yaptığı Ay gravürü çok ünlüdür. Daha yakın dönemden örnek vermek gerekirse, aklımıza ilk Picasso'nun önemli gravür eserlerinden The Frugal Meal geliyor. Şurada pek çok gravür örneği inceleyebilirsiniz. İçlerinde bildiğiniz eserlere rastlayacaksınız. Fotoğrafın keşfinden itibaren, gravür bazı sanat eserlerinin kopyalanmasında da kullanılır olmuştur. Bu sayede 20. yüzyılda artık kimi kitaplarda hatta gazetelerde gravür örneklerine rastlamak mümkün hale gelmiştir. Teknik Gravürde esas, metal yüzey üzerine "lak" adı verilen balmumu ve katran karışımı zamk benzeri cilayı sürüp kuruduktan sonra onu kazıyarak istenen deseni çizmek, ardından metal yüzeyi asit yardımıyla temizleyip bunu özel bir mürekkep ile baskı malzemesi olarak kullanmaktır. Çinko, bakır gibi az değerli madenlerin yanısıra altın ve gümüşün de gravür yüzeyi olarak kullanıldığı görülür. Kazı gravürü, kuru uç gravür, kalburlama gravür gibi çeşitli teknikleri vardır. Eğer ahşap yüzeye uygulanıyorsa cila ve aside gerek olmadığını tahmin edebilirsiniz. Direkt olarak tahtanın kazınması ve oyulmasıyla istenen desen yüzeye aktarılabilir. Kimi zaman metallerde de bu tekniğin tercih edildiği olur. Yine de epey zor bir süreç olacağı kesin; dolayısıyla yukarıda anlattığımız yöntem geçerlidir. Uç tahta gravür, tümsek gravür gibi farklı teknikler uygulanabilir. Eğer taş yüzey üzerine desen aktarılacaksa tercih edilen yöntem, yağlı kalem ile desen çizimidir. Taş baskının diğer adı "litografi"dir. Bunun tam tersi, tahtadan bile daha yumuşak bir yüzey istendiğinde genellikle muşamba kullanılır. Ülkemizde gravür sanatı Çocukken yaptığınız patates baskılarını hatırlar mısınız? İşte gravürün temelinde de bu yatıyor. Desen olarak yazı seçildiğinde, gravürün matbaacılıkta ne şekilde kullanıldığını tahmin edebilirsiniz. Şimdiki ofset baskı tekniği henüz gelişmemiş olduğu için seri basım yapabilmenin tek yolu buydu. Yine de her "baskı"nın sanat olmadığını, gravür sanatının temizlik, netlik ve detaylarla ilgili olduğunu hatırlatalım. Kopya baskı ile sanat eserlerini bir tutma yanılgısına düşmeyelim diye böyle bir parantez açmak doğru olur sanırız. Gravür sanatının değerinden söz etmişken; böylesine eski bir tekniğin bizim ulusal sanat tarihimizdeki yerinin çok ağır olmadığını söyleyelim hemen. Resim sanatının önemli tekniklerinden biri olan gravür, uzun zaman üvey evlat muamelesi görmüş açıkçası. Son dönemde modern sanatçıların yeniden gündeme getirmesiyle önem kazanan gravür sanatına, Cumhuriyet öncesi döneminin çok önemli ressamlarından Hoca Ali Rıza'nın katkısı büyüktür. Sonrasında yetişen isimler arasında Sabri Berkel, Fethi Karakaş, Nuri İyem, Mustafa Aslıer, Cihat Burak, Mustafa Plevneli, Ergin İnan sayılır. İstanbul Devlet Uygulamalı Güzel Sanatlar Akademisi'nde zengin bir gravür atölyesinin açılması, gravür sanatçılarının artmasını sağlayan önemli bir adım olmuştur. Elbette imkânlar giderek daha da artmıştır. Ülkemizde gravür deyince akla gelen öncelikli bir isim var: Aliye Berger. Köklü bir ailenin yurt dışında uzun zaman kalıp sanatsal gelişmeleri izleme fırsatı bulmuş kızı olan Berger, kendini tamamen gravür sanatına vermiş ve sanatsal akademik eğitimi olmamasına karşın bu konudaki yeteneğiyle öne çıkmıştır. İlerleyen yaşlarında bile metallerle çalışan Berger'in anısına, İstanbul Modern Müzesi'nde özel bir oda düzenlenmiştir. Yolunuz düşerse sanatçının gravür eserlerinden örnekleri görebilirsiniz. Çalışmalarında çoğu zaman İstanbul'dan izler yansıtan Berger, Türkiye'de gravür sanatının varlığına ve gelişmesine katkıda bulunan az sayıda sanatçıdan biridir. Bu özel sanat dalı hakkında başka bilgilere de açığım diyorsanız, buraya ve buraya, çeşitli gravür örnekleri için buraya ve buraya bakabilirsiniz. iştegençeteşekkürler |
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |