Düşünen Heykeltıraş: Rodin

   Düşünen Heykeltıraş: Rodin
Onu sadece “Düşünen Adam” heykeli ile tanıyanları kimsenin kınamaya hakkı yok. Belki de dünyanın en tanınan eserlerinden biri olan bu heykel karikatürlerde bile o kadar çok kullanılır ki yaratıcısını bu vesileyle tanımak çok normal. 
Kendisini aynı zamanda çizer olarak da tanımlayan Fransız heykeltıraş François-Auguste-René Rodin, 1840 yılının 12 Kasım günü doğmuş. 14 yaşındayken, çizim ve matematik eğitiminin ağırlıklı olduğu bir okula yazılmış. 17 yaşındayken heykele merak sarmış. Yeteneği herkesin malumu olmakla birlikte, meşhur Beaux Arts Akademisi’ne olan başvurusu tam üç kez geri çevrilmiş. Onun yerine, dekoratif heykel ve süsleme eğitimi veren bir okula girmiş ve Belçika’da bu tip işler yapan bir stüdyoda asistan olarak çalışmaya başlamış. Rodin’in sanat yıllarının ilk döneminde verdiği eserler, Belçika’daki çalışmalarının ürünüdür. Bu eserler son derece gerçekçi görünümleriyle ünlüdürler. Hatta kimi zaman bu kadar sahici görünmeleri eleştirilere bile yol açmıştır.
Rodin, Paris’e geri döndüğünde çeşitli iş teklifleri alsa da tekrar Belçika’ya dönerek oradaki ünlü heykeltıraşlar ile ortak çalışmalar yapmış. Bir süre sonra, 20 yaşındayken tanıştığı ve ortak bir oğulları da olan Rose Beuret de ona eşlik etmek üzere yanına gitmiş. Burada çok uzun süre kalmamışlar ve yeniden sanatın merkezi konumunda olan Paris’e 1873 yılında geri dönmüşler. Bir süre sonra Rodin, Michelangelo’nun eserleri ile ilgili çalışmalar yapmak için İtalya’ya gitmiş. 1879 yılında da Brüksel’deki Cercle Artistique et Littéraire’de, “Bronz Çağı” isimli ünlü heykelini sergilemiş. Bu yılın sonbaharında ise Fransa’daki katedralleri dolaşacağı bir sanat turuna katılmış. 
Rodin, 1880 yılında, yapılması tasarlanan Dekoratif Sanatlar Müzesi’nin hazırlık komisyonunda yer alması yolunda bir teklif almış. “Bronz Çağı” Fransız Hükümeti tarafından satın alınan Rodin, bu müzenin anıt kapısına süslemeler yapmak üzere görevlendirilmiş. Bu proje hiçbir zaman nihayete erememiş olsa da Rodin tam 37 yıl boyunca “The Gates of Hell” (Cehennem Kapıları) adını verdiği bu iş üzerinde çalışmış. Bu eser, Dante’nin ünlü eseri “Inferno”dan bir sahneyi betimler. 
İngiltere’ye giderek oyma teknikleri üzerine bilgisini genişleten Rodin, 1883 yılında Adem ve Havva figürlerini, sonra da ünlü “The Thinker” (Düşünen Adam) heykelini yapmış. 1887 yılında ise bir diğer ünlü eseri “The Kiss”i (Öpücük) tamamlamış.
Giderek ünü yayılan ve saygın sanatçılarla ortak işler yapmaya başlayan Rodin, 1892’de Claude Monet ile birlikte bir sergiye katılmış. Burada başlayan dostlukları, aralarına Paul Cézanne’ın da katılması ile devam etmiş. Bu arada Victor Hugo ve Balzac’ın birer anı heykelini yapmak nasip olmuş kendisine. Bu heykeller yaygın olan geleneksel sanat anlayışının bir parça dışına çıktığı için kimileri tarafından eleştirilmiş.
Rodin’in hayatı ile ilgili bir şeyler okuduğunuzda ismini sık sık göreceğiniz bir kadından bahsetmeden de geçemeyiz: Camille Claudel. Rodin, kendisi gibi heykeltıraş olan Claudel ile çok uzun zaman birlikte yaşamış ve ikisi birbirlerinden sanatsal anlamda çok etkilenmişler. Rodin’in pek çok eserine Claudel’in ilham vermiş olduğu söylenir. 1899 yılında bu ilişki sona ermiş.

Glasgow ve Oxford Üniversiteleri tarafından onursal doktora unvanı ile ödüllendirilen Rodin, pek çok suluboya resme de imzasını atmış. Viyana, Tokyo, Paris, Londra, Kopenhag, Prag gibi pek çok büyük şehirde sergiler açmış, Roma’da Papa XV. Benedict için bir büst tasarlamak gibi özel işler yapmış olan Rodin için 1913 yılında Metropolitan Museum of New York’ta özel bir oda açılmış.
1917 yılında sağlığı çok bozulan Rodin’in eserleri, devlete bağışlanmış. Bunlardan büyük çoğunluğu bugün Rodin Müzesi’nde sergilenmektedir. Çocuğunun annesi olan Rose’a dönen ve onunla evlenen Rodin, ne yazık ki düğünden iki hafta sonra eşini kaybetmiş, aynı yılın sonunda, 17 Kasım 1917’de de kendisi ölmüş. İkisi yanyana Rodin’in 1893’ten beri yaşadığı Meudon’da toprağa verilmiş. “Düşünen Adam” heykeli ise onların anısına başuçlarına yerleştirilmiş.
Rodin’in yukarıda saydıklarımızdan başka diğer çok bilinen eserlerine örnek olarak “Walking Man”, “The Three Shades”, “The Sirens”, “Polyphem”, “Fugitive Love”, “John The Baptist”, “Danaide”, “Iris” ve “The Burghers of Calais” isimli çalışmalarını verebiliriz.
Akademik çalışma tarzına alternatifler getiren Rodin, heykellerini yaparken hep amatör modeller, sokak dansçıları, akrobatlar kullanmış. Zaten Rodin her zaman dansa ve sokak performanslarına olan hayranlığını dile getirmiş. Özellikle yaşamının son yıllarında küçük bir dans stüdyosuna kapanmış ve dans figürlerinden ilham alarak pek çok resim çalışması yapmış.
Fransa’nın yetiştirdiği en büyük sanatçılardan biri olan Rodin, pek çok öğrenci yetiştirmiş, zanaatkârlar ve taş oymacılarla birlikte çalışmış. Koleksiyonerler için özel çalışmalar ve büstler de yapmış. “Düşünen Adam” heykeli, Roma’nın simgesi ünlü Pantheon yapısı önünde sergilenmiş. Devlet tarafından onur madalyası ile ödüllendirilmiş.
Gençlik yıllarının başında kız kardeşini kaybeden ve bu acıyla rahip olma hevesine kapılan Rodin, hayatını neyse ki sanata adamış ve bizleri eserlerini izleme zevkinden mahrum bırakmamış.

iştegençeteşekkürler

Yazar	Mesaj Konu Arama Konu Seçenekleri Yanıt Yaz Yeni Konu Oluştur Konuyu Yazdır
terapist Üye Profili Üyenin Mesajlarını Bul Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803	Alıntı Cevapla Konu: Düşünen Heykeltıraş: Rodin Gönderim Zamanı: 14.Ocak.2009 Saat 13:13
	Düşünen Heykeltıraş: Rodin Onu sadece “Düşünen Adam” heykeli ile tanıyanları kimsenin kınamaya hakkı yok. Belki de dünyanın en tanınan eserlerinden biri olan bu heykel karikatürlerde bile o kadar çok kullanılır ki yaratıcısını bu vesileyle tanımak çok normal. Kendisini aynı zamanda çizer olarak da tanımlayan Fransız heykeltıraş François-Auguste-René Rodin, 1840 yılının 12 Kasım günü doğmuş. 14 yaşındayken, çizim ve matematik eğitiminin ağırlıklı olduğu bir okula yazılmış. 17 yaşındayken heykele merak sarmış. Yeteneği herkesin malumu olmakla birlikte, meşhur Beaux Arts Akademisi’ne olan başvurusu tam üç kez geri çevrilmiş. Onun yerine, dekoratif heykel ve süsleme eğitimi veren bir okula girmiş ve Belçika’da bu tip işler yapan bir stüdyoda asistan olarak çalışmaya başlamış. Rodin’in sanat yıllarının ilk döneminde verdiği eserler, Belçika’daki çalışmalarının ürünüdür. Bu eserler son derece gerçekçi görünümleriyle ünlüdürler. Hatta kimi zaman bu kadar sahici görünmeleri eleştirilere bile yol açmıştır. Rodin, Paris’e geri döndüğünde çeşitli iş teklifleri alsa da tekrar Belçika’ya dönerek oradaki ünlü heykeltıraşlar ile ortak çalışmalar yapmış. Bir süre sonra, 20 yaşındayken tanıştığı ve ortak bir oğulları da olan Rose Beuret de ona eşlik etmek üzere yanına gitmiş. Burada çok uzun süre kalmamışlar ve yeniden sanatın merkezi konumunda olan Paris’e 1873 yılında geri dönmüşler. Bir süre sonra Rodin, Michelangelo’nun eserleri ile ilgili çalışmalar yapmak için İtalya’ya gitmiş. 1879 yılında da Brüksel’deki Cercle Artistique et Littéraire’de, “Bronz Çağı” isimli ünlü heykelini sergilemiş. Bu yılın sonbaharında ise Fransa’daki katedralleri dolaşacağı bir sanat turuna katılmış. Rodin, 1880 yılında, yapılması tasarlanan Dekoratif Sanatlar Müzesi’nin hazırlık komisyonunda yer alması yolunda bir teklif almış. “Bronz Çağı” Fransız Hükümeti tarafından satın alınan Rodin, bu müzenin anıt kapısına süslemeler yapmak üzere görevlendirilmiş. Bu proje hiçbir zaman nihayete erememiş olsa da Rodin tam 37 yıl boyunca “The Gates of Hell” (Cehennem Kapıları) adını verdiği bu iş üzerinde çalışmış. Bu eser, Dante’nin ünlü eseri “Inferno”dan bir sahneyi betimler. İngiltere’ye giderek oyma teknikleri üzerine bilgisini genişleten Rodin, 1883 yılında Adem ve Havva figürlerini, sonra da ünlü “The Thinker” (Düşünen Adam) heykelini yapmış. 1887 yılında ise bir diğer ünlü eseri “The Kiss”i (Öpücük) tamamlamış. Giderek ünü yayılan ve saygın sanatçılarla ortak işler yapmaya başlayan Rodin, 1892’de Claude Monet ile birlikte bir sergiye katılmış. Burada başlayan dostlukları, aralarına Paul Cézanne’ın da katılması ile devam etmiş. Bu arada Victor Hugo ve Balzac’ın birer anı heykelini yapmak nasip olmuş kendisine. Bu heykeller yaygın olan geleneksel sanat anlayışının bir parça dışına çıktığı için kimileri tarafından eleştirilmiş. Rodin’in hayatı ile ilgili bir şeyler okuduğunuzda ismini sık sık göreceğiniz bir kadından bahsetmeden de geçemeyiz: Camille Claudel. Rodin, kendisi gibi heykeltıraş olan Claudel ile çok uzun zaman birlikte yaşamış ve ikisi birbirlerinden sanatsal anlamda çok etkilenmişler. Rodin’in pek çok eserine Claudel’in ilham vermiş olduğu söylenir. 1899 yılında bu ilişki sona ermiş. Glasgow ve Oxford Üniversiteleri tarafından onursal doktora unvanı ile ödüllendirilen Rodin, pek çok suluboya resme de imzasını atmış. Viyana, Tokyo, Paris, Londra, Kopenhag, Prag gibi pek çok büyük şehirde sergiler açmış, Roma’da Papa XV. Benedict için bir büst tasarlamak gibi özel işler yapmış olan Rodin için 1913 yılında Metropolitan Museum of New York’ta özel bir oda açılmış. 1917 yılında sağlığı çok bozulan Rodin’in eserleri, devlete bağışlanmış. Bunlardan büyük çoğunluğu bugün Rodin Müzesi’nde sergilenmektedir. Çocuğunun annesi olan Rose’a dönen ve onunla evlenen Rodin, ne yazık ki düğünden iki hafta sonra eşini kaybetmiş, aynı yılın sonunda, 17 Kasım 1917’de de kendisi ölmüş. İkisi yanyana Rodin’in 1893’ten beri yaşadığı Meudon’da toprağa verilmiş. “Düşünen Adam” heykeli ise onların anısına başuçlarına yerleştirilmiş. Rodin’in yukarıda saydıklarımızdan başka diğer çok bilinen eserlerine örnek olarak “Walking Man”, “The Three Shades”, “The Sirens”, “Polyphem”, “Fugitive Love”, “John The Baptist”, “Danaide”, “Iris” ve “The Burghers of Calais” isimli çalışmalarını verebiliriz. Akademik çalışma tarzına alternatifler getiren Rodin, heykellerini yaparken hep amatör modeller, sokak dansçıları, akrobatlar kullanmış. Zaten Rodin her zaman dansa ve sokak performanslarına olan hayranlığını dile getirmiş. Özellikle yaşamının son yıllarında küçük bir dans stüdyosuna kapanmış ve dans figürlerinden ilham alarak pek çok resim çalışması yapmış. Fransa’nın yetiştirdiği en büyük sanatçılardan biri olan Rodin, pek çok öğrenci yetiştirmiş, zanaatkârlar ve taş oymacılarla birlikte çalışmış. Koleksiyonerler için özel çalışmalar ve büstler de yapmış. “Düşünen Adam” heykeli, Roma’nın simgesi ünlü Pantheon yapısı önünde sergilenmiş. Devlet tarafından onur madalyası ile ödüllendirilmiş. Gençlik yıllarının başında kız kardeşini kaybeden ve bu acıyla rahip olma hevesine kapılan Rodin, hayatını neyse ki sanata adamış ve bizleri eserlerini izleme zevkinden mahrum bırakmamış. iştegençeteşekkürler