Tiyatro yaşamın aynasıdır... Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası >4- SİZE ÖZEL >R.Sinan AKBAŞAK Yazıları
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kilitli ForumSENİ BANA GÖSTER

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
terapist Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge

Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 1803
  Alıntı terapist Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: SENİ BANA GÖSTER
    Gönderim Zamanı: 09.Ağustos.2009 Saat 17:13

"SENİ BANA GÖSTER"

Okunma  Yazar : SİNAN AKBAŞAK
Yorumlar  Yorum Sayısı : 0
Tarih  Tarih : 08 Ağustos 2009, 00:01

12%20Punto 14%20Punto 16%20Punto 18%20Punto

SENİ BANA GÖSTER

 

Merhabalar..

Yaz tatilinin bir kısmının kullandık ve yeni eğitim dönemi yaklaşıyor.İçinde pek çok zorlayıcı unsur barındıran eğitim sistemini konular,işleyiş gibi pek çok konuda sürekli değiştiren bu konuda iyiyi bulmak için uğraşan ama bir süre sonra ilk bulduğunu …  bu olmadı en iyisi bu deyip başka bir programa geçen sistemin görevlileri anlamayı kolaylaştıracak,sevdirecek ve geliştirecek uygulamalar içerisine bir türlü giremiyor.Her kolaylaşan biraz daha zorlaşıyor..Ben de bu yüzden genç insana yardım edebilmek ,hayata daha iyi tutunabilmesine destek olabilmek amacıyla bu konuda enstrümanım olan drama ve tiyatroyu işleyiş ve gereklilik konusunda bir kez daha anlatayım dedim. İsterseniz drama ve tiyatro ayırtının nasıl yapıldığını olabildiğince teknik tarif dışında anlatamaya çalışayım.. çünkü aynı şeyin farklı söylemi gibi algılanıyor.

 

Drama başlangıcı bile olmayabilen bir konuyu hiçbir yönlendirmeye girmeksizin canlandırmak ve bu yönde hayal gücünü ve üreticiliği geliştirmektir.Çocuğun özgür davranış biçimlerinden karakter tahlili, hatta davranış problemleri varsa bunların  tespiti bile yapılabilmektedir.Çocuk gelişiminde , öğrenme ve anlama güçlüğünün çözümünde, iletişim ve özgüven sorunlarının giderilmesinde gerçek bir destektir. Drama bir gösteri sanatı değildir. Tiyatro ise dramanın özellikleriyle başlayıp özgürce şekillendirilebilen ama şekil oluşuktan sonra çizgileri ve sınırları belirlenen , kuramı ve teknikleri ve eğitimi olan  sanat dalıdır .Orta oyununun ,köy seyirlik oyunlarının , meydan tiyatrosunun serbest gibi görünse de kuralları vardır.

 

Yani anaokulunda drama lisede tiyatro diye bir tarif olmamalıdır...Drama çalışmalarından ortaya çıkan güzellikler bir izleyici gurubuyla paylaşıldığında bunun adı drama gösterisi olamaz ..piyes, oyun , müsamere ,  gösteri denilebilir..Aynı şekilde doğaçlama yapılan gösterilerin sunumuna da drama gösterisi denilemez.

  

Dramayı kurallara bağlayan.. öyle değil böyle olmalıydı diyebilen kişiler olduğu gibi tiyatronun bütün kurallarını kaldırıp.,katılımcı tiyatro konferans tiyatrosu yada benim bile her gün bir başkasını duyduğum çeşitli tanımlar da olmaktadır..

Adı ya da tanımı ne olursa olsun özünde kişisel gelişimin kapılarını açan bir kavramdır da konu çocuklar olunca her zamankinden daha fazla düşünmeli insan..Öyle ya gelişmekte olan beden , beyin .,karakter yapısı..Bunların hepsi nehirde giden uzun bir gemiye benzer . Bazen  küçük bir müdahale büyük bir hareket oluşturur ve  bu büyük hareketler her zaman olumlu olmayabilir..,yani bazen geminin karaya çarpmasına sebep olabiliriz.o halde hep ve çok dikkatli olmalıyız.

 

Çocukların öncelikle vaktini iyi geçirmesini sağlamalı, iyi geçirilen vakti aynı zamanda,gerek paylaşılmış bir an olarak,gerekse öğrenilmiş kavram olarak değerli kılmalıyız.

 

Günümüz olanakları çocuklara tek “tık”la ulaşabilecekleri inanılmaz bir dünya sunmuş ancak sınırsızca ve kolay  ulaşılan her şey gibi bu olay da çok çabuk heyecanını yitirmiştir. Artık çocuklar belki de biraz geriye dönerek daha katılımcı,daha somut ve birebir onu ifade eden çalışmaları arzulamaktadır.

       

O halde drama yine ve her zamanki gibi en etkin iyi vakit geçirme ve gelişim aracı olarak ele alınmalıdır.Tabii ki gelişen ve değişen dünyaya drama yöntemleri ayak uydurmalı hatta bence adını “Seni bana göster” ya da “usta sensen çırak da ben” gibi günümüz isteklerini ve aynı zamanda  geçmişi de kapsayan bir yapıya ulaşmalıdır.Bilindiği gibi klasik orta oyunu ve meddah çocuk oyunlarının sınırsız ilham ve başvuru kaynağıdır

        

Anlatmaya çalıştığım.. küçük yönlendirmelerden sonra serbest bırakılan genç insan bilinçaltında biriktirdiklerinden oluşan hayal denizinde paylaşım ve yaratıcılıklara yelken açmalı,Farklı görüşlerin fırtınalarıyla boğuşmalı ama sakin limanlara dingin,çözümlemiş ve dinlenmiş ulaşmalıdır.

       

Drama eğitiminde  her eğitici temelde aynı ama detayda bazı farklılıkları olan çalışmaları hazırlar ve öğrencileriyle birlikte gelişim okyanusuna yelken açar.Yaşamın varlığından beri oluşan insanoğlunun hareketi farklı kültürlerde ve farklı yaşam koşullarıyla yoğrulmuş ve bazı sıra dışı olaylarla mayalanarak gerek tapınma gerekse eğlence belki de eğitim amaçlı şekillenmiştir.O halde dünyanın varlığından beri yapılan bu çalışmaları benim diye sahiplenmek çok da doğru değildir .Bunu bazı dostlarımızın “şu hareket bana ait”,” şu çalışmanın aslı benim” söylemlerine karşı söylemeliyim diye düşündüm.Bazen çok yıllardır yapa geldiğimiz bir çalışma sıra dışı bir öğrencinin küçük bir müdahalesiyle çok daha etkin yada keyifli olabilmektedir.Bu yüzden sunduğumuz çalışmalara yapan , yaptıran yada yazan şeklinde başlık atmak yerine araştıran,hazırlayan şeklinde yaklaşmamız daha doğru olur.Çünkü öğrencisine yorumlayıp mayalayabileceği malzeme sunan eğiticinin kendisi de görüşlerini şartlarla mayalayıp yeni açılımlara ulaşmaktadır.

     

Bazen bu konudaki bir yazı; ekte örnekleyebileceğimiz pek çok çalışma vardır.Bu dosyayı elinize alın açın okuyun uygulayın işte size drama yada kişisel gelişim çalışması…şeklide bitebilir. Böyle  olamaz elbette.İyi eğitici katılımcının nefesini ve gözbebeğindeki kıvılcımın voltajını ölçerek heyecanını katılım isteğini ve kişisel taleplerini bir çırpıda yakalayıp anında programını yapabilendir.Bir çalışma öncesinin programı bir sonraki çalışmadan çok farklı olabilir.  Genç katılımcı “seni bana göster” isteğinizi sizin gözlerinizden okuyarak anlatmaya başlar.Bu sessiz anlatım çalışmanın başlangıç noktasıdır. İşte tüm eğitim stratejisi ve becerisi burada başlar.Gözlerinizde buluştuğunuz çocuk yada genç insan ömür boyu sizin ve kendinin dostu olacaktır.

 

...Zaten tüm başlangıçları bakışlar şekillendirmiyor mu.. Gözlerine baktığınız insanın sizden sevgiyi esirgemesi, sevinç yada hüznünü gizlemesi pek de mümkün olamaz..iyi eğitimci ve ebeveyn çocuklarıyla konuşurken göz seviyesine inmesi tarifsiz bir iletişimin başlamasını sağlayacaktır.

O halde drama eğitimi güvenin,yaratıcılığın, gelişimin yani yaşamın olmazsa olmazıdır..

        

Ne güzel ki çocuklar için çaba sarf edenlere..Çünkü onlar her şey için çalışıyorlar…

 

                                                                                                           

R.Sinan Akbaşak

Yukarı Dön
Misafir Açılır Kutu Gör
Misafir
Misafir
  Alıntı Misafir Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 10.Ağustos.2009 Saat 17:37

Hocamız sayesinde bizde olan, bilmediğimiz yönlerimizi buluyoruz. ClapClapClapClapClap Teşekkürler Hocam.

Yukarı Dön
hazal_c Açılır Kutu Gör
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 16.Eylül.2008
Konum: Istanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 127
  Alıntı hazal_c Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 11.Ağustos.2009 Saat 11:09
Dediğiniz gibi hocam biz de sizin gözlerinizdeki sevgiyi hissettik ve yaratıcılığımız da bu güvenle ortaya çıktı ve sizin bizlere kazandırdığınız herşey, hep olduğu gibi bu sene de bizlere(özellikle bana) çok yardımcı olacak. Ne mutlu size ki bizim her başarımızın mimarı sizsiniz ve ne mutlu bize ki sizin gibi bir mimarımız var SmileClap
Yukarı Dön
M.Yavrutürk Açılır Kutu Gör
Yeni Üye
Yeni Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 12.Haziran.2009
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 34
  Alıntı M.Yavrutürk Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 11.Ağustos.2009 Saat 15:40
                   NEDEN TİYATRO
   Tiyatro deyince çoğumuzun aklına eğlencelik sahne gösterileri gelir.Oysa ki tiyatro özellikle Türkçe gibi gerçekten zengin bir dilin en doğru,en geniş bir şekilde öğrenilip,kullanıldığı alandır.Hatta dilin diğer 'diyalekt'lerininde tanınmasını sağlayan zemindir.
    Dilimizin zenginliği benim yakıştırmam değil.Yazar Selçuk Altun'un bir romanının adı da 'Senelerce Senelerce Evveldi' dir.Şair Edgar Allan Poe'nin 'Annabel Lee' şiirinden bir dize.Bu şiiri Türkçe'ye Melih Cevdet Anday çevirmiş.(Şiir çevirisi çok tartışmalı bir konudur)Ancak Selçuk Altun konuyla ilgili derlediği bir yazıda;'şiirin hem orijinalini hem Türkçesini iyi bilen gerek Fethi Naci'nin,gerek Cevat Çapan'ın ortak görüşünün Annabel Lee şiirinin Türkçe çevirisinin İngilizce orijinalinden çok daha güzel olduğudur.Bunun nedenininse Melih Cevdet'in Edgar Allan Poe 'den daha iyi şair olması değil,Türkçenin anlatım ve tanımlama gücünün İngilizceden çok daha fazla olmasıdır'diyor.
     Peki tesbit edilmiş yetmiş binin üzerinde kelimeye sahip Türkçe'yi biz nasıl kullanıyoruz?Üçyüz,bilemedin beşyüz kelimeyle.O da yalan yanlış.
     Bir milleti millet yapan açık ara birinci unsur, dilidir.Bugün  dil konusunda çok ciddi sıkıntılarımız var.Malum,her şeyin başı eğitim.Dil eğitimi önce aileden,sonra okullardan alınıyor.İyi de ne kadar, ne derece doğru?Aileler konusunu bir kenara bırakacak olursak,okullar da durum ne?İlköğretimden lise sona kadar Türkçe'ydi, edebiyattı derken neyi,nasıl,ne kadar öğretebiliyoruz?Bugün bu dersleri verenlerin durumu ne?Kendisi Türkçe konusunda muhtac-ı himmet olanlar çocuklarımıza ne verebilir?
      Bundan kırk küsur yıl önceden bir örnek vereyim;O zamanki adıyla Beykoz Ortaokulu'nda tarih hocamız Şaziye Hanım yazılıdaki başarımdan şüphelenmiş olmalı ki beni 'tahtaya' kaldırıp yazılıdaki sorulardan sözlü yaptı.Hepsine doğru cevap verince'sana sözlüden on,yazılıdan dokuz veriyorum.Bir notunu imla kurallarına uymadığıniçin kırıyorum.Dersimiz tarihde olsa Türkçe'yi doğru düzgün konuşup,yazmak zorundayız'demiş,bu da benim kulağıma küpe olmuştu.O zamanlar tarih hocası bile imla kurallarına hakim,Türkçe konusunda hassasdı.Şimdi bırakın tarih hocasını, Türkçe öğretmenlerinin durumu nedir.... bilemem.
      Başa dönecek olursak,bugün Türkçe konusunda çözüm mutlaka amamutlaka tiyatronun ilköğretimde zorunlu ders olmasıdır.Türkçe'yi gerek dilin zenginliği,genişliği,vurgulaması(diksion) bakımından en doğru en hızlı ve çocuklar içinde en eğlenceli öğrenme yolu tiyatrodur.Tiyatro aynı zamanda çocuklarda gözlem,algılama ve değerlendirme yeteneğini geliştirir.Ufku genişler.Ufku genişleyen çocuk kendini(gözlem,algılama,değerlendirmelerini) ifade etmek için Türkçenin imkanlarına başvurur.Sonunda  üç beşyüz kelimeyle değil,en azından üç beşbin kelime ortalamasına çıkan bir ortak dil oluşur.
      Unutmamak lazım ki ne kadarçok şey bilirsek bilelim,bunu iletmenin tek yolu dildir.Yani bilmek yetmez,onu aktaracak dil zenginliğine sahip olmamız gerekir.Küçük yaşlarda tiyatro eğitimi almış bir çocuk asgari bilgiyle azami başarıyı yakalayabilir.Çevremizden bir örnek olarak, Beykoz Vakfı Çocuk Tiyatrosunun öğrencilerine bir bakın,kendi sınıf arkadaşlarıyla bir karşılaştırın.Aralarında ki farkın temel nedeninin gözlemleme,algılama,değerlendirme becerilerinin artmasının yanı sıra Türkçeyi 'limitlerinde' kullanabilmeleridir.
      Hasılı bütün bildiklerimizi değerlendirip,damıttığımız imbik,Türkçemizdir.Onu da en doğru,en etkin,en eğlenceli öğrenme yolu tiyatrodur.Bu -ve daha pekçok nedenle- tiyatro mutlak ama mutlak ilköğretimde zorunlu ders olmalıdır.


Düzenleyen M.Yavrutürk - 11.Ağustos.2009 Saat 15:43
Yukarı Dön
piyanist Açılır Kutu Gör
Yeni Üye
Yeni Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 12.Aralık.2008
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 31
  Alıntı piyanist Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 12.Ağustos.2009 Saat 13:19

 İnsanın kendini en iyi ifade edebildiği yollardan biri de tiyatrodur. Sinan Hocam, bizim için yararlı olan bu yazıyı paylaştığınız için size çok teşekkür ederim.Smile

Yukarı Dön
smt-gnr Açılır Kutu Gör
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 23.Ocak.2009
Konum: öğrenci
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 143
  Alıntı smt-gnr Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 13.Ağustos.2009 Saat 11:25
Hocam "bazen insan öğrenirken anlamıyor öğrendiğini" derlerdi ben karşı çıkardım . Öğrendiğimizi anlamıyorsak öğrenemeyiz derdim ... Ama! anlamadan insan çok şey öğrenebiliyormuş ... kendini keşvederken insan farkında olmuyormuş ....
 
Tiyatro insana kendini anlayabilmesinin kapılarını açıyormuş...  TEŞEKKÜRLER HOCAM .. herşey için ...
    @@@@ baleva @@@@
        +smt-gnr+
Yukarı Dön
ilhana Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge

Kayıt Tarihi: 17.Eylül.2008
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 21
  Alıntı ilhana Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 02.Eylül.2009 Saat 13:51
Çok güzel bir yazı, teşekkür ederim paylaşım için
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu Sayfa 0,148 Saniyede Yüklendi.