KONSERVATUAR SINAVINA GİRMEYİ DÜŞÜNENLERE ÖNERİLER |
Yanıt Yaz | Sayfa 12> |
Yazar | |
terapist
Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803 |
Alıntı Cevapla
Konu: KONSERVATUAR SINAVINA GİRMEYİ DÜŞÜNENLERE ÖNERİLER Gönderim Zamanı: 15.Eylül.2008 Saat 18:53 |
KONSERVATUAR SINAVINA GİRECEKLERE ÖNERİLER SAYIN İSA KARSLI’NIN TİYATRODÜNYASI.COM..DA YAYIMLANAN YAZISINI YAZARIN iZNiYLE SiZLERE ULAŞTIRMAK İSTEDİM.. R.SiNAN AKBAŞAK Arkadaşlar merhaba, Ülkemizdeki artist olma hayali öyle bir hal aldı ki, büyükler tarafından nasihat olarak verilmeye başladı, benim oğlum artist olsun, kızım manken olsun gibi zihniyetle sanat ve sanatçı kavramı yok olmaya, kalite düşmeye başladı! Dizi-film oyunculuğu hevesleriniz yüzünden konservatuar koridorlarına doluşup ta gerçekten tiyatro yapmak isteyen arkadaşlara engel olmayınız. Cevabınız tiyatroysa eğer bu ülkede sanatın tüm olumsuzluklara rağmen tıpkı bir savaş gibi yapıldığının bilinciyle konservatuar sınavlarına hazırlanın. Öss sınavında başarılı olup puan alındıktan sonra, tercih yapılması gerekir, tercihler belirlenmeli ve bir taslak oluşturulmalı, sınava girilecek olan okulun yayımlamış olduğu koşullara uygun olmak gerekir, yaş sınırı, puan, kontenjan, başvuru sayısı, kabul edilecek öğrenci sayısı, dikkat edilmelidir. Bu koşullara doğrultusunda karar verdikten sonra en önemlisi ‘Tirat, şiir’ seçimlerinin yapılmasıdır. OYUN SEÇİMi HANGi TİRADLAR OYNANMALI/OYNANMAMALI Stella Adler’in tabiriyle OYUNCULUK BİR ‘ÇAP’ MESELESiDiR. Oyun sırasında repliğinizi unuttunuz diyelim. Kesinlikle oyunu kesmeyin doğaç veya ileriki bölümden devam edin, herkesin başına gelebilir, sizi anlayacaklardır ama dağılmanız felaketiniz olabilir. Abartı olmamalı. Kostüm metne, tirada, -bir katkı sağlayacaksa, oyunda kullanılabilecek çok önemli bir aksesuarsa evet ama giysi elbet gri,siyah,koyu renk bir bütünsellik içermeli yazılı resimli, alaca bulaca bir müdahaleciliği olmamalı. - Müzik kulağı var mıdır, yok mudur? Nasıl anlaşılır? Sorularına cevap arayalım. - Öncelikle eğer gerçekten çok yeteneksiz olduğumuzu düşünüyorsak asla bu işi yapamayız. Yani en azından şarkı söyleyebiliyor olmamız gerekir. Ama notasında söyleyebilmeliyiz. Yani kasideyi tutturmak denen şeyi iyi bir şekilde yapabilmeliyiz. Eğer bunu yapamıyorsak gerçekten de müzik kulağımız yoktur ve ne yazık ki müzik kulağı sonradan edinilmez, doğuştan olurmuş!!! - Müzik kulağını geliştirmenin en önemli yolu bir müzik aleti çalmaktır. - İlk çalışma olarak yani çalgı konusunda karar vermeden önce olaya nota yoluyla gireceğin için notayı öğrenebileceğin en kolay çalgı olan “blok flüt'le” çalışmalısın. Solfej yapabilmeli, yazı okur gibi nota okuyarak bunları flüt'le çalabilmelisin. Bu en başlarda zor gelebilir eğer notalarla hiç ilginiz yoksa ama emin olun 2 ay sonra yeni bir dil öğrenmiş gibi hissetmeye başlarsınız. Yani notaları yalayıp yutarsın ve bu iş için bence herhangi bir kursa falan gitmeye gerek yoktur. Tek ihtiyacın olan bir flüt ve basit bir nota kitabıdır. 1) Perfect pitch: buna sahip olanlar, duydukları bir sesin hangi notaya karşılık geldiğini bilebiliyorlar. 2) Relative pitch: bizim müzik kulağı dediğimiz olay. İki nota arasındaki aralığı do?ru olarak algılama ve tekrarlama yetene?i. Bu sonradan geliştirilebilen bir şey.. - Örnek: piyanonun basına oturdun. Sırayla do ve mi notalarını çaldın. Perfect pitch'e sahip adam "do ve mi notalarını çaldın" der. Relative pitch'e sahip adam "iki nota caldın, aralarındaki uzaklık majör uçluydu" der. Mesela, Do ve mi aynı anda basıldığında çok sevinç coşku uyandıran bir armoni bırakır kulakta. Buradan bunun majör aralık olduğu çıkarılabilir. Mi ve sol aynı anda basıldığına ise hüzünlü duygusal bir armoni bırakır. Buradan minör aralık olduğu çıkarılır. Zaten minörün ve majörün nota aralıklarının birer sabiti olduğundan kaç perde aralığı olduğu da direk hesaplanabilir. Asıl iş 4–5 sesli akor basıldığında akor bileşenlerini tek tek ayırmakta. Bunu yapmak müzik kulağının yanında eğitim de ister... - Rölatif denen kulak yapısı başka bir notayı baz alarak bulan kulaktır: mesela sol notası çaldığında, siz daha önceden bildiğiniz bir mi notasından başlayan bir besteyi düşünüp oradan sola kayarak bulmaya gidersiniz. - Absolut kulak ise onun sol oldu?unu bilir. Rölatif kulakları olan herkes bir miktar egzersiz ile nota ayırt edebilir. TEKRAR TEŞEKKÜRLERİMLE… R.SİNAN AKBAŞAK Düzenleyen terapist - 20.Eylül.2015 Saat 16:36 |
|
terapist
Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 08.Ocak.2009 Saat 09:25 |
Arkadaşlar..Bende birşey eklemek istiyorum..En son ilkokul üçüncü sınıfta okula gelen oyunu seyrettim..ama şimdi konservatuar tiyatro bölümünü istiyorum..şeklindeki bir istek eşyanın tabiatına aykırıdır..Olsun ben sahneyi süpürürüm.,yalarım., bütün hamallıkları yaparım orada yatarım ise sadece magazindir.Evet tiyatro tarifsiz özveri gerektirir ama bu sahnede yatmak şeklinde oluşmaz..bilginize..
|
|
smt-gnr
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 23.Ocak.2009 Konum: öğrenci Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 143 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 08.Haziran.2009 Saat 12:48 |
TEŞEKKÜRLER BU BİLGİLERİ BİZİMLE PAYLAŞTIĞINIZ İÇİN İÇİN HOCAM |
|
@@@@ baleva @@@@
+smt-gnr+ |
|
M.Yavrutürk
Yeni Üye Kayıt Tarihi: 12.Haziran.2009 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 34 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 19.Ağustos.2009 Saat 10:49 |
NEDEN TİYATRO
Tiyatro deyince çoğumuzun aklına eğlencelik sahne gösterileri gelir.Oysa
ki tiyatro özellikle Türkçe gibi gerçekten zengin bir dilin en doğru,en geniş
bir şekilde öğrenilip,kullanıldığı alandır.Hatta dilin diğer 'diyalekt'lerininde
tanınmasını sağlayan zemindir.
Dilimizin zenginliği benim yakıştırmam değil.Yazar Selçuk Altun'un bir
romanının adı da 'Senelerce Senelerce Evveldi' dir.Şair Edgar Allan Poe'nin
'Annabel Lee' şiirinden bir dize.Bu şiiri Türkçe'ye Melih Cevdet Anday
çevirmiş.(Şiir çevirisi çok tartışmalı bir konudur)Ancak Selçuk Altun konuyla
ilgili derlediği bir yazıda;'şiirin hem orijinalini hem Türkçesini iyi bilen
gerek Fethi Naci'nin,gerek Cevat Çapan'ın ortak görüşünün Annabel Lee şiirinin
Türkçe çevirisinin İngilizce orijinalinden çok daha güzel olduğudur.Bunun
nedenininse Melih Cevdet'in Edgar Allan Poe 'den daha iyi şair olması
değil,Türkçenin anlatım ve tanımlama gücünün İngilizceden çok daha fazla
olmasıdır'diyor.
Peki tesbit edilmiş yetmiş binin üzerinde kelimeye sahip Türkçe'yi biz
nasıl kullanıyoruz?Üçyüz,bilemedin beşyüz kelimeyle.O da yalan yanlış.
Bir milleti millet yapan açık ara birinci unsur, dilidir.Bugün dil
konusunda çok ciddi sıkıntılarımız var.Malum,her şeyin başı eğitim.Dil eğitimi
önce aileden,sonra okullardan alınıyor.İyi de ne kadar, ne derece doğru?Aileler
konusunu bir kenara bırakacak olursak,okullar da durum ne?İlköğretimden lise
sona kadar Türkçe'ydi, edebiyattı derken neyi,nasıl,ne kadar
öğretebiliyoruz?Bugün bu dersleri verenlerin durumu ne?Kendisi Türkçe konusunda
muhtac-ı himmet olanlar çocuklarımıza ne verebilir?
Bundan kırk küsur yıl önceden bir
örnek vereyim;O zamanki adıyla Beykoz Ortaokulu'nda tarih hocamız
Şaziye Hanım yazılıdaki başarımdan şüphelenmiş olmalı ki beni 'tahtaya'
kaldırıp yazılıdaki sorulardan sözlü yaptı.Hepsine doğru cevap
verince'sana sözlüden on,yazılıdan dokuz veriyorum.Bir notunu imla
kurallarına uymadığıniçin kırıyorum.Dersimiz tarihde olsa Türkçe'yi
doğru düzgün konuşup,yazmak zorundayız'demiş,bu da benim kulağıma küpe
olmuştu.O zamanlar tarih hocası bile imla kurallarına hakim,Türkçe
konusunda hassasdı.Şimdi bırakın tarih hocasını, Türkçe öğretmenlerinin
durumu nedir.... bilemem.
Başa dönecek olursak,bugün Türkçe konusunda çözüm mutlaka amamutlaka
tiyatronun ilköğretimde zorunlu ders olmasıdır.Türkçe'yi gerek dilin
zenginliği,genişliği,vurgulaması(diksion) bakımından en doğru en hızlı ve
çocuklar içinde en eğlenceli öğrenme yolu tiyatrodur.Tiyatro aynı zamanda
çocuklarda gözlem,algılama ve değerlendirme yeteneğini geliştirir.Ufku
genişler.Ufku genişleyen çocuk kendini(gözlem,algılama,değerlendirmelerini)
ifade etmek için Türkçenin imkanlarına başvurur.Sonunda üç beşyüz kelimeyle
değil,en azından üç beşbin kelime ortalamasına çıkan bir ortak dil oluşur.
Unutmamak lazım ki ne kadarçok şey bilirsek bilelim,bunu iletmenin
tek yolu dildir.Yani bilmek yetmez,onu aktaracak dil zenginliğine sahip olmamız
gerekir.Küçük yaşlarda tiyatro eğitimi almış bir çocuk asgari bilgiyle azami
başarıyı yakalayabilir.Çevremizden bir örnek olarak, Beykoz Vakfı Çocuk
Tiyatrosunun öğrencilerine bir bakın,kendi sınıf arkadaşlarıyla bir
karşılaştırın.Aralarında ki farkın temel nedeninin
gözlemleme,algılama,değerlendirme becerilerinin artmasının yanı sıra Türkçeyi
'limitlerinde' kullanabilmeleridir.
Hasılı bütün bildiklerimizi değerlendirip,damıttığımız
imbik,Türkçemizdir.Onu da en doğru,en etkin,en eğlenceli öğrenme yolu
tiyatrodur.Bu -ve daha pekçok nedenle- tiyatro mutlak ama mutlak ilköğretimde
zorunlu ders olmalıdır. |
|
okan_92
Yeni Üye Kayıt Tarihi: 22.Ağustos.2009 Konum: Tekirdağ Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 3 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 23.Ağustos.2009 Saat 12:35 |
Merhaba. Şu anda lise 4 öğrencisiyim. Bu sene sınavlara girmeyi düşünüyorum. Fakat burada kurs imkanım hiç yok. Elimden geldiğince oyunlar okuyarak araştırarak,sorarak bilgiler edinmeye çalışıyorum. İçimdeki bu sevgiyi daha çok aydınlatmak için. Mamafih İstanbul'da oturmuyorum. Tabiki bu bana bir engel değil. Ancak küçük bir zorluk teşkil ediyor. Yeteneğimin farkına varabilmek için arkadaşlarımı toplayıp onlara tek kişilik bir oyun hazırladım ve hepsi çok beğendiler. Bu aşk ilkokuldan beri içimde. Bana yardımcı olmanızı diliyorum... Şimdiden şükran dileklerimi sunarım...
|
|
Tiyatrocu olup sahnede seyircilerle aynı anda nefes almak istiyorum...
|
|
terapist
Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 23.Ağustos.2009 Saat 15:29 |
Merhaba Okan
Arkadaşlarına oynadığın oyunu elbetteki beğenirler çünkü onlar senin arkadaşların yani bu güzel bir şey ama bir ölçü olamaz..zaten tek kişilik oyunlar sınava çok hazırlamazlar..Çok önemli olan bu güne kadar seyrettiğin oyunlardan biriktirebildiklerindir. Bu gün sınava hazırlanmaya çabalayan gerçek bir tutkun bu güne kadar 300 oyun seyretmişse kendini yetersiz saymaktadır..Değerlendirmeni kendin yap.. Tiyatro içinde yer almak ,usta oyuncu olabilmek için..
Çok okumalı ,değerlendirmelisin
Çok izlemeli,doğru gözlemler yapabilmelisin
Sürekli hayata dair malzeme biriktirmeli.bunları benliğinle yoğurmalı,becerilerinle mayalayabilmelisin..
Çok insanla bilgi alışverişinde bulunmalı,insana dair her duyguyu tanımaya çalışmalısın..
Doğayı her koşulda incelemeli,değişim ve gelişimleri dikkatle takip edebilmelisin..
Tüm bilgi dağarcığını kullanabilmeli bilgi parçacıklarında farklı bilgiler yaratabilmelisin.
ve.. bütün bunları yaparken öylesine gelişeceksin ki güvenle
baktığın yaşam ve yarın senin için bir yaşama sanatına dönüşecek..seni
çok mutlu ettiği için yaşarken eğleniyorum diyebileceksin.. bana tekrar yaz lütfenBaşarılar.. |
|
okan_92
Yeni Üye Kayıt Tarihi: 22.Ağustos.2009 Konum: Tekirdağ Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 3 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 23.Ağustos.2009 Saat 16:23 |
Kesinlikle bu bir ölçü değil. Bunun bilincindeyim. Şu aralar kafamın karışık olmasının sebebi bu sene Öss'ye girme zorunluluğum. Ya üniversitede bir bölüm kazanırsam tiyatro tutkumu nasıl devam ettirebilirim? Bunu çözebilmek için birçok kişiye bu soruyu ilettim fakat tam anlamıyla açığa kavuşturamadım. Seneye mutlaka İstanbul'da bulunacağım. Kalmayı düşünüyorum bana yardımcı olmanızı bekliyorum. Çünkü; TİYATRO BENİM ZEVKİM,TUTKUM...
|
|
Tiyatrocu olup sahnede seyircilerle aynı anda nefes almak istiyorum...
|
|
terapist
Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 23.Ağustos.2009 Saat 18:42 |
Okan.. Ya ..diye başlayan korkun yani üniversiteyi kazanman tam tersine seni tiyatro ile en sağlıklı şekliyle buluşturacak. Benim yıllardır yakınlarıma öğrencilerime söylediğim bir şey vardır.Tiyatro mesleğiniz olmasın...yani yaşamınızı sağlayacak bir işiniz olsun ki tiyatroyu yaşama zevkiniz,bağlılılığnız.tutkunuz olarak devam ettirebilin..Bunun en iyi yolu bir iş sahibi olmak ve yanında tiyatro yapabilmektir.Bu ünüiversitede gerçekleşir..pek çok usta üniversite tiyatro kulüplerinde bu tutkuyu ölçmüş ve değerlendirmiştir.Bu yüzden önce üniversiteyi kazanmaya bak sonrası çok kolay olacaktır..İster istanbul ister anadolu bütün üniversitelerde bu olur. istanbula yolun düşerse kesinlikle ben buradayım ve yardıma hazırım.
Bir önceki mesajdaki önerilerimi uygulamaya başla ve başarılar.. |
|
okan_92
Yeni Üye Kayıt Tarihi: 22.Ağustos.2009 Konum: Tekirdağ Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 3 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 23.Ağustos.2009 Saat 23:22 |
Önerilerinizi mutlaka değerlendiricem. Çok sağolun. İstanbul'a yolum düşerse elbette uğrarım. Yerinizi öğrenebilirsem :D
|
|
Tiyatrocu olup sahnede seyircilerle aynı anda nefes almak istiyorum...
|
|
terapist
Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 24.Ağustos.2009 Saat 00:03 |
HERHALDE YERİMİZİ SORMAYACAKSIN...
ana sayfada iletişim kutusu var |
|
Yanıt Yaz | Sayfa 12> |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |