Semiha Berksoy -"Ben Yaşardım Aşk ve Sanatla" |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
mgerdan
Yönetici Kayıt Tarihi: 15.Eylül.2008 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 267 |
Alıntı Cevapla
Konu: Semiha Berksoy -"Ben Yaşardım Aşk ve Sanatla" Gönderim Zamanı: 23.Şubat.2010 Saat 16:05 |
İlklerin kadını Semiha Berksoy sergisiEklenme tarihi: 03.02.2010 15:59:07 | Kaynak: Haber7Berksoy’un yaşamına, sanatına pencereler açacak sergide sanatçının yaptığı resimler, otoportreler ve desenlerin yanı sıra kıyafetleri, fotoğrafları; Nâzım Hikmet, Fikret Mualla ve Celal Esad’ın kendisine hediye ettiği eserler ve arşiv değeri olan objeler sergilenecek. Ziyaretçiler, sanatçının video kayıtlarını izleyip aryalarını ve şiirlerini de dinleyebilecekler. Resim Heykel Müzesi koleksiyonuna ait olan ve sanatçının kendisini en iyi anlatan yapıtı ünlü “Semiha Berksoy Odası” Sermet Çifter Salonu’nda yeniden canlandırılacak. Berksoy’un birebir yatak odasını aktaran bu alanda sanatçının başyapıtları, sanatçının bir zamanlar aşk yaşadığı Nâzım Hikmet anısına hazırladığı köşe, piyanosu gibi pek çok eser ve obje sergilenecek. Sergiyle eş zamanlı olarak yayımlanacak sergi kitabında; sanatçının eserlerinin yanı sıra sanatçının kızı Zeliha Berksoy, serginin küratörü ve tasarımcısı M. Melih Güneş, Prof. Dr. İlber Ortaylı, tiyatro yönetmeni ve sanatçı Robert Wilson ve küratör Rosa Martinez’in yazıları yer alıyor. Semiha Berksoy (24 Mayıs 1910 – 14 Ağustos 2004) Türkiye’nin ilk profesyonel kadın opera sanatçısı olan Semiha Berksoy, 1910 yılında İstanbul’da doğdu. 1928’de burslu olarak İstanbul Belediyesi Konservatuarı’na girdi. 1929 – 1930 yılları arasında Güzel Sanatlar Akademisi Namık İsmail Atölyesi’ne kabul edildi. 1931’deMuhsin Ertuğrul’un çektiği ilk sesli Türk filmi olan “İstanbul Sokakları”nda oynadı. 1934’de Atatürk tarafından takdir edilerek ilk Türk opera temsili olan “Özsoy” operasında oynadı. 1936’da Berlin Devlet Yüksek Müzik Akademisi Opera Bölümü’nü birincilikle bitirdi. 1941’de Karl Ebert tarafından kurulan ilk opera stüdyosunda Nurullah Taşkıran ile birlikte ilk profesyonel opera sanatçısı olarak yer aldı. 1950’de Ankara Devlet Operası’na solist olarak kabul edildi. 1961’de “Bursa’da Fatih’in Doğduğu Ev” ve “Yeşil Camii” tablolarıyla Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi resim sergisinde ödül aldı. 1966’da Başartist (Primadonna) unvanını aldı. 1984’te TBMM Başkanlığı tarafından ilk kadın opera sanatçısı unvanıyla “Atatürk Ödülü” olarak nitelediği ödülünü aldı. 1992’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda “Semiha Berksoy’a Saygı” töreniyle birlikte resim ve çarşaf resimlerinden oluşan bir sergi açtı. Paris, Münih, Venedik, İstanbul ve Ankara dâhil birçok şehirde eserleri sergilendi. Semiha Berksoy’un kızı ünlü tiyatro oyuncusu, sanatçı, konservatuar hocası Zeliha Berksoy yazısında annesinin sanatını yakın tanıklıkla anlatıyor: “1999 yılında Semiha’nın konukları vardı. “Millenium 2000” projesi için Bonn Güzel Sanatlar Müzesi ve Viyana Güzel Sanatlar Müzesi bir yıl sürecek büyük bir sergi hazırlamaktaydılar. Walter Smerling ve Dieter Ronte Ayazpaşa’daki apartmana Semiha’yı ziyarete geldiler. Semiha kendi diktiği, en şık eflatun tül elbisesi ve boncukları, yüzükleriyle, ünlü makyajı, pırıl pırıl saçlarıyla büyük bir neşe içinde onları karşıladı. Oturuldu ve yağlıboyalar seyredilmeye başlandı. Smerling ve Ronte hem hayran hem şaşkındılar. Eserlerin 1957-67-71-72 gibi yapılış tarihleri onları hayrete düşürüyordu. O tarihlerdeki Avrupa resmine karşılık Semiha’nın bu özgür kavramsal konseptine şaşkınlıklarını ifade ediyorlardı. Derken söz filme geldi ve ben filmdeki odanın, yani annemin yatak odasının halen burada olduğunu söyledim. Heyecan dolu bir şekilde uzun koridoru geçtik. Odanın kapısını açtığım zaman iki sanat adamı neredeyse küçük dillerini yuttular. Walter Smerling hemen fotoğraf makinesini çıkardı ve yüzlerce fotoğraf çekti. “Bu odayı kesin götürmeliyiz” dediler. Odanın bütün planı, ölçüleri alındı, Bonn Müzesi’nde yeniden, kapısı, pencereleri ve duvarlarıyla birlikte birebir inşası için parkelerinin ölçüsüne varan bir rölöve çalışması yapıldı. 1999 Aralık ayının ortalarında Semiha’yla Bonn’a gittiğimizde müze binasının girişindeki büyük holden sola dönüp girilen büyük galeri alanında odanın aynen inşa edilmiş olduğunu ve her şeyiyle inceden inceye yerleştirilmiş olduğunu gördük. Galerinin yan duvarlarındaysa büyük “çarşaf resimler” asılmıştı. Bir tanesi Fidelio operasına atfen yaptığı Beethoven’la birlikte kurguladığı resim, diğer çarşaf resim ise Richard Wagner’in “Tristan ve İzolde” operasından İzolde rolünde kendisiydi. M. Melih Güneş, sanatçının önde gelen eserlerinden “Oda”sı hakkında şunları yazıyor: “Çağının aradığı” Semiha Berksoy Bonn Kuntsmuseum ve Viyana Kunstmuseum’da “Zeitwenden-Outlook Into The Next Millennium” sergisinde milenyumu karşılayan sanatçılar arasında “oda”sıyla yerini aldı ve yeni binyılla kucaklaştı. Semiha Berksoy, Cihangir’deki müze-evini boşaltıp, yatak odasına sığdırmıştı. “Bütün dünya odamın içinde!” demişti evini odasına yerleştirdiğinde. Zaman içinde bu odaya pek çok şey girdi, odadan hiçbir şey çıkmadı. Moskova’dan getirdiğim Nâzım’ın şapkası, kravatı, kabrinden toprak; ahşap halk el sanatları gibi ürünler ya da kehribar-kemik takılar ve Semiha Berksoy’un yeni yıllar sürecinde yaptığı onlarca resim; hepsi bir köşede yerini aldı ve bu köşelerin hepsini birer başköşeye dönüştürdü odasında... Müze-evde “sahne” ya da “annesinin mezarı” olan “karyola”sı “oda”sında yatağı da oldu, uyudu, rüyalar görüp resmetti, bu odada yaşadı, konuklarını bu odada ağırladı, her gün piyanosunun başında “ses” verip “Bak hâlâ sesim çıkıyor, demek hâlâ yaşıyorum.” diyerek yaşadığına ve yaşamaya şükretti.” 2003 yılında İstanbul Resim Heykel Müzesi Koleksiyonu’na alınan “Semiha Berksoy’un Yatak Odası”, 100. yıl sergisi kapsamında, kapısıyla-penceresiyle “Bütün dünya odamın içinde!” başlığı altında Sermet Çifter Salonu’na taşındı.” Sergi ve sergi kitabı için dünyaca ünlü oyun yönetmeni ve sanatçı Robert Wilson özel bir iş üretti: Wilson’un Semiha Berksoy’a adadığı bu görsel-işitsel çalışma sergi dâhilinde de izlenebilecek: “For a Woman Who”, metin ve ses kaydı, 6’12”, 2010. Wilson bu işini “Semiha Berksoy – ‘Ben Yaşardım Aşk ve Sanatla’” sergisi vesilesiyle Semiha Berksoy için üretti. Metin, görüntü ve ses kaydının kelimelerle birebir çevrilmesi mümkün olmadığı için iş şöyle özetlenebilir: “For a Woman Who”da metnin yazılışı, sesin kullanımı hem Berksoy’un opera, sahne, performans sanatçılığına, hem Wilson’un sanatına gönderme yapmaktadır. Wilson; Semiha bir ressamdı, anka kuşuydu, hayatı sahnesiydi, hiçbir zaman emekli olmadı, 90 yaşında Wilson’un Lincoln Center’da sahnelenen eserinde Tristan ve Isolde’den Liebestod aryasını söyledi, duyguları çok derindi, devrimci bir karakterdi, Türktü, özgür ruhtu, öncü kadındı, hayatı oynadı diye ses vermektedir. Kaynak:http://www.porttakal.com/haber-ilklerin-kadini-semiha-berksoy-sergisi-652556.html
***************
İlber Ortaylı .
Kuşağının en yaratıcı sanatçılarından biriydi21 Şubat Pazar 2010 Milliyet-Pazar
Kaynak:http://www.milliyet.com.tr/kusaginin-en-yaratici-sanatcilarindan-biriydi/ilber-ortayli/pazar/yazardetay/21.02.2010/1201783/default.htm?ver=13
**************************************
Sergide pek çok eskiz,yağlıboya resim,Semiha Berksoy a ait bir çok yazı yazı,fotoğraf,takdir,eşyalar ve sanki birazdan odasına gelecekmiş hazır yatak odası karşılıyor sizleri.Yine karanlık odada bir video sunumu gösterilmekte.Ben Sermet Çifter Sergi Salonu'ndan başlamıştım gezmeye,bir alt kattan Kazım Taşkent Sanat Galerisi'ne geçip (giriş ve bir kat) gezimi bitirdim ama sanırım gene gideceğim.
Sermet Çifter Salonuna girişte Semiha Berksoy Opera Vakfı'nın standı var.Sergi Kataloğu(Yky Yayını,60 TL),'Nazım Hikmet ve "Tosca"sı Semiha Berksoy Mektuplar' (YKY Yayını,11 TL) adlı kitap ve Semiha Berksoy eserlerinin basıldığı afişler(... TL),kitap ayraçları ve kartpostallar(5 TL)...
Ben yaşardım aşk ve sanatla...Bir divanın hayatına yolculuk yapmak isteyenler için güzel bir sergi.Hatta bazı günler kızı Zeliha Berksoy ile sergiyi gezme şansı da var,keşke saat uysa:((
Etkinlikleri bu adresten takip edebilirsiniz ille size uyan bir dal çıkacaktır.
Hatta gelmişken Lidya sergisini de gezmeyi unutmayın.Onu da yarın gezerim artık:)) Düzenleyen mgerdan - 23.Şubat.2010 Saat 16:12 |
|
mgerdan
Yönetici Kayıt Tarihi: 15.Eylül.2008 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 267 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 23.Şubat.2010 Saat 16:08 |
Hatta yağlıboya tabloların çoğu portrelerden oluşmakta.Devrin ileri gelenleri,sanatçılar,kızı,otoportresi...İlber Ortaylı için Kırım Prensi Portresi yapmış.
Devrim ve Atatürk için duvar panoları,pek çok eser sizleri bekliyor....
|
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |