Yazılarımı okuyan dostlarım, “sen de sürekli aynı şeyleri
yazıyorsun…” derse haklıdır, haklısınız da… Bir şeyi kırk kere söylersen
olur mu olmaz mı onu test ediyor olabilirim. Bu da işin esprisi…
Ama bugün hep sohbet şeklinde yazdıklarımı soru olarak yazmak istedim… Haydi, lütfen cevapları siz bana verin.
İnsanlara uygulamayacağını bile bile kural koymak mı? Hiç kural koymamak mı?
Çok kural koymak mı önemli, kuralların uyulup uyulmadığını takip etmek mi?
Kuralsızlık mı daha iyi kuralları uygulamayarak oluşturulan ‘Bana bişey olmaz abiii’ düşüncesini oluşturmak mı?
Cezaları oluşturmak mı yoksa hiç cezasız yaşamayı öğretmek mi?
Ebeveynlerin yaptığı gibi ‘bak yemeğini yemezsen küserim’ demek ama küsmemek istenilenin yapılmasını sağlayabilir mi?
Yani isteğin olması için ebeveynin küsmesi mi gerekli?
Kuralara uymamak alışkanlığımız mı var, zaten kimse bir şey demiyor algısını mı yarattık?
Herkes yapmış bende yapayım alışkanlığı, hatalı park ketmiş arabanın
yanına park ederek önceki hatayı meşrulaştırıp sizi de ortak mı ediyor?
Park edilmez tabelalarını koymak mı park edenlere karışmamak hiç bir şey yapmamak yapamamak mı?
Otobüs duraklarına dünya standartlarında cep ve asla park edilmez
anlamına gelen çizgileri çizmek mi, buraya park edenlere ses çıkarmayıp
kuralsızlığı yaygınlaştırmak mı?
Kurumlar arasında çizgi oluşturup, benim işim park edeni kontrol etmek değil polemiği oluşturmak mı?
Kaldırıma park ederek yolu kapamış araca cezayı belediye mi trafik mi
uygulayacak tartışmasının sonucunu beklerken bin defa söylediğim bebek
arabalı bir annenin yola inmek ve korkunç bir tehlikeyi göze almak
zorunda olması mı?
Bazı sevinçleri, üzüntüleri, sıkıntıları kural ihlal etmek için geçerli neden haline getirmek mi?
Cenazemiz var o halde yolu kapatırız… Düğünümüz var kıyamet
kopartırız… Asker uğurluyoruz silah atar her türlü trafik problemi
oluşturup birçoğu alkollü insanla herkesin hayatını tehlikeye atarız mı?
Gecenin yarısında onlarca havai fişek atmak mı? Dandik arabayla
susturucuyu delip on para etmez ama ‘Ara gazı accayip abii’ tripleri
yapmak mı?
‘Bi ekmek alıp gelcam aaabiii’ lerle yolu felç etmek mi?
Nasıl olsa orada çöp var deyip bahçemi temizleyip belediyeden destek
istediğimde görevli gelene kadar benim çıkardım ot ağaç vs.’ nin yanına
onlarca moloz atığı çöp vs koyup belediyenin hizmet sınırlarının dışına
çıktığından para ödemem gerekmesi mi? Görevliye sadece bahçe atığı deyip
geldiğinde, ‘Beyfendi burada bir kamyon moloz var’la karşılaşıp utanmam
mı?
Terbiyesizce hatalı parkedenler yüzünden Üsküdar’dan Küçüksu’ya 75 dakikada gelmem mi?
Tek şerit gitsek 20 km hızla ama durmadan yürüyecek trafiği aralardan
kafa sokarak yer yer üç şerit haline getirerek hızı beş kilometreye
arada da 0 km ye düşürmek mi?
Sağdan virrrt diye geçen motosikletler mi? Kask vs tüm gerekleri
hiçe sayan, zaman zaman motoru en üst devire çıkartarak hava attığını
sanmak aslında sövdürtmek mi?
İstemediği yere asla yolcu almayan taksiler mi?
Medeni davranıp arabanızı katlı otoparka bırakmak için trafikte yirmi
dakika yol alıp, park tabelasının önünden geçip parkın önüne
geldiğinizde altı katlı otoparkın yıkılmış olduğu ama sizin araya gelene
kadar hiç bir uyarıya rastlamamış oluşunuz mu?
Sonra arabayı bırakacak yer bulmayıp İspark’a yontulmayı! Bile göze
almanıza rağmen orada da yer bulamayışınız, tesadüfen park edip vapura
yaklaşık otuz beş dakika yürümeniz mi? Dönüşte hiç bir taksi almayınca
yine otuz beş dakika yürümeniz mi?
Çok soru sordum değil mi?
Çok soru derken bile soru sordum değil mi?
Keseyim…
Olur.
İyiliklerle Kalınız