Franz Kafka |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
terapist
Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803 |
Alıntı Cevapla
Konu: Franz Kafka Gönderim Zamanı: 23.Kasım.2008 Saat 12:33 |
Kafka; onun derdi kendiyle Franz Kafka, kafasını suçluluk, hiç doğmamış olmayı istemek, karamsarlık ve babasına takmış bir adam. Yazarken bir sonuca ulaşmaya çalışmaması (üstelik bundan kastımız sadece giriş-gelişme-sonuç klasiğini kullanmaması da değil!) ve çoğu kişi tarafından anlaşılmaması fena bir şey gibi görünebilir. Lakin bilmeniz gereken şey şu ki kendisi hiçbir zaman anlaşılmak için yazmamış. Hatta okunmak için bile yazmamış. Hatta okunacağından haberi bile yokmuş. Franz Kafka, işçilikten tüccarlığa terfi etmiş Çek Hermann Kafka ile zengin Alman Yahudisi Julie Löwy'nin çocuğu olarak 3 Temmuz 1883'te Prag'da doğmuş. Ondan büyük iki erkek kardeşinin ölmesi ve üç kız kardeşinin abisi olma sorumluluğu kendisine pek iyi gelmemiş. Prag'daki Almanlarla kaynaşmaya çalışan ailesinin çabaları sonuçsuz kalıp dışlandıkça, üstelik annesi ile yakın olamaması da buna eklenince, büyüdükçe çevresine yabancılaşan, içe kapanık bir çocuk olmuş genç Franz Kafka. Yani entelektüel üstünlüğü, tuhaflığı, melankolik mizacı, çıtkırıldım bedeni ve ruhu, bir nevi çocukluk travması sonrası deformasyonundan kaynaklanıyormuş. Genç Franz, doymak bilmeyen bir okur, boş zamanlarında kız kardeşlerinin rol alacağı oyunlar yazan amatör bir yazarmış. 1901'de Altstädter Gymnasium'dan mezun olmuş ve Charles Ferdinand University'ye başlamış. Kimya okuma tutkusu iki hafta içinde baygınlık verince önce babasının zoruyla hukuka, yarım dönem sonra da Alman edebiyatına merak sarmış. Akademik edebiyat anlayışı ile kendisininki pek de paralel gitmiyormuş, Franz tekrar hukuka dönüş yapmış. 1906'da okul bitmiş ve bir sigorta şirketinde işe başlamış ancak okulda tanıştığı Max Brod ile samimiyeti ilerliyormuş. Max, kendi çapında bir çevreye sahip bir yazarmış. 15 yaşından beri yazan Franz, Max sayesinde bir miktar edebiyat çevresine dahil olmuş, sigorta işi sayesinde de yabancılaşma sürecini tam gaz sürdürmüş. Max ile hayat boyu o kadar yakın olmuşlar ki zaman zaman Franz Kafka'nın, Max Brod'un kurgusal yazar personası olduğu, hatta fotoğraflarının da Gregor Samsa adlı bir adama ait olduğu dahi iddia edilmiş. Evet, böcek olan Gregor Samsa. Max tarafından dünyayı gezmeye zorlanan Franz, babası tarafından da son derece sıkıcı işlerde çalışmaya zorlanıyormuş. Sıkıntıdan ilk işinden ayrılınca, önce dayısının asbest fabrikasının müdürlüğünü yapmış. Fabrika kapanınca başka bir sigorta şirketine girmiş. Ancak burada işler yavaşmış, yazmaya, düşünmeye ve hatta Max ile dünyayı dolaşmaya, istediği kadar vakit ayırabiliyormuş. Bu sayede hem nefret ettiği ama bir türlü kopamadığı evinden uzaklaşmış hem de evlenmeye hiç niyeti olmadığı halde iki kez nişanlandığı Felice Bauer ile tanışmış. Ancak babası Franz'ın durumunu hiç beğenmiyormuş, 30 yaşında hala 15 gösteren, sessiz ve vejetaryen oğlu ile hiç gurur duymuyormuş. Hele yazdıklarını okusaydı gurur duymayı boşverin, oğlundan nefret bile edebilirdi. Franz Kafka, en bilinen öykülerinden ikisini 1912 yılında yazmış. Bir gecede yazdığı "Yargı"da (Dos Urteil) düğününden önce babası tarafından öldürülmeyi kabul eden bir adamı, "Değişim"de (Die Venvandlung) ise uyandığında kendini bir böcek olarak bulan Gregor Samsa'yı anlatır. "Değişim" de basbayağı aile hakkında bir hikayedir. Ailenin güçlü figürü Gregor Samsa, böcek olunca haliyle tüm otoritesini kaybeder, ailenin başına da baba geçer. Kimse bir böcek ile muhatap olacak değildir, haliyle zavallı Gregor dışlandıkça dışlanır. Dışlandıkça ailesine tekrar kendini kabul ettirme çabası azalır, zaten sonunda babası tarafından yaralanarak ölür Görüldüğü gibi absürd olmasına rağmen söylemek istediğini pek de sakınmayan ve aslında yazarın dönüşümünü anlatan bir hikaye bu. Resmen, Hristiyanlar içinde Yahudi, Almanca konuşmaya zorlanmış bir Çek, sanattan nefret eden bir babanın sanatsever oğlu olmanın acısını çıkardığını görebilirsiniz "Değişim"de. Bu roman, Kafka'nın gerçeküstü gerçekçiliğini gözünüze gözünüze ittirdiği, önemli bir eserdir. Bu arada 1912, Amerikan hikayesi "Yitik" (Der Verschollene) için hazırlanmaya başladığı yıldır. 1914'te, en tanınmış romanı "Dava"yı (Der Prozess) yazmaya başlar. Yazımı 11 yıl sürecek hikaye, hiçbir sebebi yokken tutuklanan bankacı Josef K.'yı anlatır. Elbette romanın kahramanı sonunda ölecektir. "Dava", aslında sağlam bir sistem eleştirisi, bu kez ailenin değil, modern devletin insanları nasıl yabancılaştırdığını anlatan karamsar bir romandır. Ancak devlet otoritesinin, mikro baba otoritesinin makro versiyonu olduğu düşünülürse, yine tam da kendisinden beklenecek bir sonuca ulaşıyoruz. 1914, "Ceza Sömürgesi" (In der Strafkolonie) ve insana dönüşen bir maymunu anlattığı "Bir Akademiye Rapor"un (Bericht für eine Akademie) yazıldığı yıl ayrıca. Kafka'nın en ciddi otobiyografik denemesi, 1919'da yazdığı "Babaya Mektup" idi(Brief an den Vater). Sahibine hiç ulaşmayan bu denemede, yaşamda ne kadar başarısızlığı varsa hepsi için babasını suçluyordu. Edebiyata sığınmasının, ailesinden kopmasının sebebi, kendi başarısızlığının acısını oğlundan çıkaran, aşırı taleplerde bulunan babasıydı. Kafka'nın yaptığı işler ve bütün hayatı, babasının gölgesi altında kalmıştı. Bu baskın, başarıdan ve sosyal hayattaki seviyesinden başka hiçbir şey umursamayan zorba adam, belki de bir abartı, Kafka'nın en başarılı karakteriydi. 1917'de tüberküloz teşhisi konulan Kafka'nın sağlığı gittikçe kötüleşti, sıkça alınmaya başlanan izinler, 1922'de yerini zorunlu emekliliğe bıraktı. Bu bir sorun değildi, patronunun sağ kolu olmasına ve tüm iş arkadaşlarınca sevilmesine rağmen işini sıkıcı ve anlamsız bulduğunu söylerdi. Söylediği kişi, 1920'de, eserlerini Çekçe'ye çevirmek istediği için tanıştığı Milena Jesenka idi. Milena, Kafka'dan 12 yaş küçük ve evliydi, yine de Felice Bauer gibi onunla da yıllarca mektuplaştılar. 1923'te "Şah" (Das Schloss) üzerinde çalışmak için Berlin'e gitti. Yaşamının son yıllarını Dora Dymant ile mutlu geçirdi, romanını tamamlayamadan, 3 Haziran 1924'te Viyana'da öldü. Son aylarını, "Açlık Cambazı" (Ein Hungerkünstler) adlı öykü kitabı üzerinde çalışarak geçirmişti. Öldüğü zaman sadece ufak bir çevre tarafından tanınıyordu. Max Brod'a vasiyeti, yayımlanmamış kitaplarının yakılması, yayımlanmış olanların da bir daha asla basılmaması idi. Brod ise tam tersini yaptı, böylece Kafka ismi dünyaca duyuldu. 1935'deki ilk basım sonrası İngilizce konuşulan ülkelerde ve Fransa'da büyük coşkuyla karşılanan Kafka kitapları, Almanya'da yasaklıydı. 1945'te bu yasak da kalktı ve Kafka, bir dönem "Cehennemde yansın" dediği Alman edebiyatı tarafından keşfedildi. kaynak iştegenç |
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |