Tiyatroya dair"BİR DERS" |
Yanıt Yaz | Sayfa <1234 10> |
Yazar | |
qkce
Yeni Üye Kayıt Tarihi: 04.Aralık.2008 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 2 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 04.Aralık.2008 Saat 22:59 |
Ben 27/11/2008 tarihinde aranıza katıldım.. Bu benim için çok büyük bir heycan ve sevinç oldu. İkinci haftam olmasına rağmen hayata farklı açılardan bakmayı denedim ve n gördüm ki herşey benim gözlemlediğimdem dahda farlıyımış hayata farklı yönlerden bana bakmyı öğreten ve gerçekten düşlerimin üzerini örttünü fark ettirdiği için hocama çok teşkkür etmek istedim. |
|
=)
|
|
mutuu3194
Yeni Üye Kayıt Tarihi: 08.Kasım.2008 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 33 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 05.Aralık.2008 Saat 00:32 |
ewt hocam eve yeni geldim baktım internetimiz gelmiş(uzun zamandır yoktu) dedim en iyisi ben bir alımdakileri yazayım. Dikkatimi çeken sizinde vurguladığınız sık sık düş konusu.Neredeyse kimsenin bu konu üzerinde bir şeyler söylememesi.Bana sorduğunuzda bende biraz saçmaladım düşün dışına çıkıp biraz fantezi yaptım ama gariptir aklıma geln ilk şey oydu:)Artık eski çalışmalara göre daha fazla zevk alıyorum perşembe günlerinden. Sizi, arkadaşları tanıdıkça daha da güzelleşiyor. Arkadaşların isimlerinide artık öğrendim siz falan kişi şöyle böyle dediğinizde o kim diye düşünmüyorum en azından:)Birde hocam siz beni sahneye çıkartıyorsnuz sürekli alışırsam hiç inmek istemeyebilirim ki her çıktığımda biraz daha güzel, başka geliyor:)
|
|
hazal_c
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 16.Eylül.2008 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 127 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 05.Aralık.2008 Saat 14:36 |
ben dün akşam ilk defa bir yetişkin çalışmasına katıldım ve tekrar beykoz vakfı'nda olmaktan dolayı çok mutluyum
Konuştuğumuz konular gerçekten çok anlamlıydı birincisi o metinde anlatılmak istenenler, oyun esnasında rol arkadaşlarımızla ilişkilerimiz, sadece oyunda da değil aslında perde arkasındaki ilişkilerimiz de çok önemli bunları hocamızın verdiği örneklerle daha da iyi kavradık.Söyleyip geçmekle olmuyor işte, gözümüzde canlandırdığımızda asıl doğru ve yanlışı görebildik. İkincisi sahne disiplinimiz ve sorumluluklarımız üzerine konuştuklarımız ve üçüncüsü düşler.. Dediğiniz siteye yani Düş Hekimi'ne baktım resimlerdeki mutlu yüz herşeyi anlatıyor aslında , adam en büyük düşlerini gerçekleştirmiş. Peki biz neden düş kurmayalım? Aslında birşeyleri başaran insanlar hep hayalle başlamadılar mı? Bilim adamı olsun ya da sadece sıradan bir insan.. Bence çok güzel bir çalışmaydı yorgun bir güne,güzel bir son oldu benim için. Tekrar görüşmek üzere ..
(ayrıca bu çalışmada ne kadar hamladığımı da görmüş oldum )
|
|
Misafir
Misafir |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 06.Aralık.2008 Saat 08:48 |
04/12/2008 Çalışmamız. O gün tam zamanında tiyatroya gelmiştim. Tiyatroya erken gelmek, Hocamızla muhabbet etmenin ayrı bir keyfi var. Çalışmamızda '' İLKELERİ '' adlı yazı okudum bir sayfa kadar. Bu okuduklarımı tartıştık. Sahnede nasıl olmamız gerektiğini, bir oyuncunun arkadaşları, sahne ve seyirci ile bir bütün olması gerektiğini öğrendik. Düşlerimizin olmadığını ( ya da orada söylemek istemedik benim düşüncem bu ) gördük. Olan düş dediklerimiz ise biz düş olarak görsekte, aslında bir istekten başka bir şey değil. İstedikten sonra yapılmayacak şey yoktur. Bir de bahane uydurmadan, sorunları çözmeyi, alternatif bulmayı öğrendik.
TİRAD : Kendi içine kapalı, uzun replik. Tirad, karşılıklı hızlı söz alışverişinin yani diyalogun tam karşıtıdır.
REPLİK : 1) Oyunda kendisine söylenen söze, verilen sözlü karşılık.
2) Oyuncunun sözü karşısındakine bırakırken söylediği son. Düzenleyen bekir - 06.Aralık.2008 Saat 08:51 |
|
Misafir
Misafir |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 19.Aralık.2008 Saat 17:07 |
18/12/2008 tarihli çalışmamız. Çalışmamız öncesi hocamızla sohbet ettik biraz. Hep beraber gittiğimiz ( bazı arkadaşlarımız gelemediler ) '' KENDİ GÖK KUBBEMİZ '' tiyatro oyunu hakkında konuştuk. Aslında hocamız konuştu, biz sustuk ve söylediklerini anlayarak onayladık. Bizden beklediği bence bunun tam tersiydi. Bizim oyun hakkında konuşmamız ve hocamızın söylediklerimizi onaylaması gerekiyordu. ( Doğruları tabi ) Bunu kendi adıma söylüyorum tabi, bu benim düşüncem. Öğrenmenin en iyi yolu cevabı kendimizin bulması. Hocamız bize bilgiyi altın tepside sunuyor, biz onu almasını ve kullanmasını henüz tam kavrayamadık sanırım. ( Bu da benim düşüncem ). Bize çok güzel bir hikaye anlattı. '' Karga hikayesi '' dedi adına. Buradan size onu anlatmayacağım şimdi ama eminim yakında burada bulabileceksiniz. Oradan aldığım ders yetti bana. Sonra doğaçlamanın önemini, hayatımızdaki vazgeçilmezliğini konuştuk. Uygulamasını sahnede yapmaya çalıştık. Öğreneceğimiz çok şey var daha, bizimle birlikte sizinde tabi.
|
|
Misafir
Misafir |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 25.Aralık.2008 Saat 08:34 |
24/12/2008 tarihli gezimiz. Keşanlı Ali Destanı' nı izlemeye gidiyoruz. Herkes kalınca giyinmiş, gideceğimiz saati bekliyoruz. Nihayet yola çıktık. Akşamın karanlığında birer mum edasıyla yoldayız. Oyun İBB Şehir Tiyatroları Kağıthane Sadabat Sahnesi'nde. çok güzel bir oyundu. Oyuncuların sesleri tam olarak herkese ulaştı mı bilmiyorum, bana biraz az geldi. Keşanlı ali ise zaman zaman şive sorunu yaşadı. bunlar benim düşüncelerim tabi. şu an bu kadar yazabiliyorum. Tekrar yazacağım. Ayrıca bu organizasyonlarda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
|
|
hazal_c
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 16.Eylül.2008 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 127 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 25.Aralık.2008 Saat 13:47 |
Dün akşam seyrettiğimiz Keşanlı Ali Destanı mükemmel bir oyundu. Oyunculuklar muhteşemdi. Ses bana da az gibi geldi daha doğrusu orkestra oyuncuların sesini pek çok kez kapattı şarkıların bazı sözlerini anlayamadım ama yine de çok keyif aldım. Her silah patladığında istemeden havaya sıçradım. Niyeyse çok fazla tepki verdim. Savaş Barutçu'nun başrolde olduğunu zannediyodum ama değilmiş Engin Alkan'ı tanıyordum oyuncuların resimleri arasında görünce çok sevindim ve şaşırdım hiç kabadayı gibi canlandıramadım gözümde ama Keşanlı Ali'yi çok iyi canlandırdı bir ara ışıkçı ve orkestrayla konuşması güzel bir değişiklikti oyunun orjinali mi bilmiyorum tabii. (Bu arada Savaş Barutçu - çıkartamayanlar için - kirli sakallı, uzun kahverengi cübbeli ve Ali'ye kumpas kuran sarhoş adamdı.) Arda Aydın genç yeteneklerden en sevdiğimdir. O da muhteşemdi. Pek çok rolde oynadı ama hepsinde de çok başarılıydı. Ve tabii sesi... Ayrıca Zilha'yı oynayan Meriç(soyadını bilmiyorum) de genç bir oyuncu olmasına rağmen çok başarılıydı. Şerife Abla'nın oyunun başındaki diyafram gösterisi(öyle diyorum çünkü çok güçlü bir diyafram kullandı gerçekten) gerçekten süperdi. Ve diğerleri.. özellikle Ali'nin diğer arkadaşları ki oyunun en büyük komedi unsurları onlardı Adını hatırlayamadığım bütün oyuncuları can-ı gönülden kutlar, sinan hocacıma tekrardan teşekkür etmeyi kendime bir borç bilirim efendim
|
|
terapist
Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 25.Aralık.2008 Saat 14:37 |
Oyun Bilgilerini "Gezilerimiz" kategosinde oluşturdum.inceleyebilirsiniz
|
|
Misafir
Misafir |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 27.Aralık.2008 Saat 09:56 |
25/12/2008 tarihli çalışmamız. Bugün bütün arkadaşlarımız tam olarak katıldılar. ( İşlerinden dolayı mecburen katılamayan arkadaşlarımız vardı. ) Keşanlı Ali Destanı adlı tiyatro oyununu konuştuk, yorum yaptık, eleştirdik. Kendi düşüncelerimizi, fikirlerimizi dile getirdik. Hocamız bizden sahnede sesimizi kullanmamızı ve bunu küçük bir oyun, şiir, tirad veya yazı ile beden dilimizi kullanarak göstermemizi istedi. Daha önceden de istemişti. Biz biraz çekindik veya ilgilenmedik. Sadece iki arkadaşımız küçük bir şiir ve bir tirad okudu. Bu hocamızı biraz kırdı. Sonra hocamız kendi çalışma şartlarını anlattı. Zamanında nasıl uğraştıklarını. Daha sonra sahnede telefon konuşmaları hakkında doğaçlama yaptık. Sinir etme ve edilme hakkında. Çok güzel geçti. Hocamızı kırmaya hakkımızın olmadığını düşünüyorum ve bundan sonra elimden gelenin fazlasını yapacağıma eminim. ( Tüm arkadaşlarım böyle düşünüyordur bence. ) Evet artık tiyatro da yırtık olmanın yollarını daha iyi kavramalı ve uygulamalıyız. Yapmamız gerekenler için yırtınmalı, uğraşmalı, görmeli, uygulamalı, bilmeliyiz. ( Yırtınma kelimesinin tiyatro da ki anlamı Hocamız tarafından bize açıklanmışıtr. ) Şimdilik bu kadar.
Düzenleyen bekir - 27.Aralık.2008 Saat 10:00 |
|
hazal_c
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 16.Eylül.2008 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 127 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 29.Aralık.2008 Saat 13:45 |
Geçtiğimiz hafta, Çarşamba akşamı birlikte seyrettiğimiz Keşanlı Ali Destanı hakkında konuştuk. Zaten amacımız buydu, oyunu izleyip, hakkında fikir alışverişinde bulunmak. Bizler yine fazla konuşmadık sanırım Bekir Abi haklı, Sinan Hocamızı daha fazla üzmeyelim, biraz daha gayret edelim. Yarın akşamki çalışmada görüşmek üzere..
|
|
Yanıt Yaz | Sayfa <1234 10> |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |