Yeni nesil Türk sineması: Fatih Akın |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
terapist
Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803 |
Alıntı Cevapla
Konu: Yeni nesil Türk sineması: Fatih Akın Gönderim Zamanı: 18.Aralık.2008 Saat 11:32 |
Yeni nesil Türk sineması: Fatih Akın Fatih Akın, Trabzon’un Sürmene ilçesinden Almanya’ya göç etmiş ailelerden birinin Hamburg’da 1973 yılında doğan çocuğudur. Bugün filmlerinde ağırlıklı olarak bahsettiği göçmenlik kavramı, kendi hayatının da en baskın özelliğidir. Bir röportajda bu “arada kalmışlığı” şöyle tanımlar: “Gurbetlikten doğan bir sürü eksiklik var. Türk toplumu kendini yeterince ifade edemiyordu, hala durumlar biraz karışık. Bana her iki taraf da sahip çıkıyor; çünkü başarılıyım. Almanlar beni Alman, buradaki Türklerse Türk olarak görüyorlar; ama ben işsiz olsam ne Almanya ne de Türkiye beni kabullenir. Türkler Almancı, Almanlar yabancı derler. Sahiplenilmek güzel. Yaptığınız işin doğruluğundan emin oluyorsunuz.” Gençlik döneminde sinemaya merak salan Fatih Akın, Wim Wenders, Rainer Werner Fassbinder, Yılmaz Güney gibi yönetmenleri yakın takibe alır. Bununla alakalı olarak akademik kariyeri de başlamıştır. 1994 yılında girdiği Hamburg Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Görsel İletişim Bölümü’nden 2000 yılında mezun olur. Daha eğitimi sürerken Wüste Film ile çalışmaya başlar. 1995 yılında çektiği ilk kısa filmi You Are The One! (O sensin!) aynı zamanda ona ilk ödülünü kazandırır: Hamburg Uluslararası Kısa Film Festivali, İzleyici Ödülü. Getürkt isimli 1996 tarihli ikinci kısa filmi de birçok festivalden ödülle döner. 1998 yılında çektiği ilk uzun metrajlı filmi Kısa ve Acısız ile sektöre hızlı bir giriş yapan yönetmenin bu çalışması da film festivallerinde ilgi görür. Film, Almanya’da yaşayan ve hapisten yeni çıkmış genç bir Türk göçmen Cebrail’in yolunun Yunan Costa ve Arnavut Bobby ile kesişmesinden doğan sürükleyici bir aksiyon filmidir. Bu aksiyon devam ederken yönetmen bir an olsun seyirciyi sıkmadan Almanya’da ya da dünyanın neresinde olursa olsun bir toplumda itilmiş bir göçmen olmanın ne demek olduğunu izleyiciye anlatmaya çalışır. Diğer bir uzun metrajlı filmi Im Juli (Temmuz’da) 2000’de vizyona girer ve bu filmden sonra geniş bütçeli bir film olan ve göçmen kültürünün anlatıldığı Solino’yu 2002 yılında çeker. Yönetmene sık sık sorulan “Neden filmlerinde hep göçmen temasını işliyorsunuz?” sorusuna “O iki kültürü, o iki sosyal hayatı tanıyorum. Tabii ki tanıdığım şeyleri anlatıyorum, tanımadığım şeyleri anlatırsam sinemam o kadar güçlü olmaz.” şeklinde yanıt verir. Fatih Akın’ın 2005 yılı filmi Duvara Karşı (Gegen Die Wand) ise hem gişe hem de ödülleriyle yönetmeni “Avrupa’nın en parlak genç yönetmenlerinden biri” yapar. Filmin üzerine sayısız yazı ve güzel eleştiri çıkar. Akın bu filmiyle, Metin Erksan’ın Susuz Yaz’ından 40 yıl sonra Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü kazanan ikinci Türk yönetmen olur. Meltem Cumbul, Güven Kıraç, Sibel Kekilli ve Birol Ünel’i başrolde gördüğümüz filmin senaryosu da kendisine aittir. Yine 2005 yılında Cannes Film Festivali’nde Salma Hayek, Tom Morrison, Javier Bardem ve Emir Kusturica ile birlikte jüride yer alır. Festivalde yönetmenin Crossing the Bridge: The Sound of Istanbul / İstanbul Hatırası belgeseli de görücüye çıkar. Belgesel filmde Sezen Aksu, Orhan Gencebay, Erkin Koray gibi popüler müzisyenlerin yanı sıra Replikas ve Siyasiyabend gibi İstanbul alternatif müzik sahnesinden grupları görmek mümkündür. Belgeselin anlatımını ise Einstürzende Neubauten’ın bas gitaristi Alexander Hacke’nin yaptığını hatırlatalım. Fatih Akın son olarak Yaşamın Kıyısında isimli filmle karşımıza çıktı. Filmin Cannes Film Festivali’nde ödül alması, filmin gösteriminin ardından on dakika ayakta alkışlanması pek de şaşırtıcı bir gelişme değildi yönetmen için. Almanya, İstanbul ve Karadeniz kıyılarında set kuran film ayrıca Almanya adına En İyi Yabancı Film dalında Oscar’a aday gösterildi. Fatih Akın’ın sinemasını özel kılan şeylerin başında hayatını şekillendiren farklı kültürel etkiler ve kaç kuşaktır Almanya’da yaşayan ve hala o ülkede sorunlar yaşayan göçmenlerin hayatlarını hem senarist hem de yönetmen olarak başarılı bir şekilde beyaz perdeye taşıyabilmesi geliyor. Filmlerindeki dozu iyi ayarlanmış aksiyon öğeleri de onu sinema salonunda canı çabuk sıkılan seyircilere bile yakın kılıyor. Fatih Akın, şimdilik Avrupa’nın en parlak genç yönetmenlerinden biri. Belki gelecekte en iyisi olacak. Neden olmasın? kaynakiştegençsinema |
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |