Tiyatro yaşamın aynasıdır... Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası >4- SİZE ÖZEL >Köşe Yazıları
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kilitli ForumBeykoz’un iyi insanları… Unutulmamalı

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
terapist Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge

Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 1803
  Alıntı terapist Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Beykoz’un iyi insanları… Unutulmamalı
    Gönderim Zamanı: 13.Eylül.2016 Saat 22:27

Beykoz’un iyi insanları… Unutulmamalı

Kısa bir süre sonra önümüzde seçim var…  Herşeye razıyım  da canımız yanmasa… Maalesef bu güne kadar yaşadıklarımız içinde  hayli sıkıntılı durumlar oldu. Ancak, en önemli görev oy kullanmak… Yoksa kendimize karşı da hiç söz hakkımız kalmayacak.

Bu konuda yazmak benim tarzım da değil isteğim de... Ben, bazısı arkasında hüzün barındırsa da anılarımda gezinip güzel şeyleri, güzel insanları hatırlamak, anlatmak  istedim.

Ne güzel… aklıma pek çok insan geliyor… Elbetteki en iyisi diye bir sıralama yapılamaz  ama Beykoz’un iyi insanlarından bahsetsem… Aslında  konu Ağababam’dan (Annemin babası, dedem) başlıyor.

Alman harbi de  denilen İkinci dünya savaşı ilerlemiş, ülkede her şey idareli kullanılıyor… Ülkemiz savaş dışı kalmak için inanılmaz çaba sarfederken bir akşam yatsı namazı çıkışında bir bey ağababama yanaşıp ‘hocam bir sıkıntım var’ derken ağababam, bir dakika… Sanırım şahsi bir konu… Öyleyse cami odasına geçelim… Diyiyor. Gaz lambaları ve ortada yanana lüx lambasını söndürüp geçiyorlar, ağababam buranın ‘idare’ lambasını yakarak sorunu dinliyor.

Nedenini merak ettiniz mi? Caminin gaz yağı halkın ve ancak ibadet sırasında kullanılıyor, cami odası sohbet mekanı, zaman zaman çok uzaktan gelip günü birlik yatıya kalanları da oluyor. Oranın gaz yağı kendi tasarrufu. Yani onu cebinden alıyor… Çok çocuklu evde anneannem idare ediyor, ağababam kitaplarını olabildiğince ateş ışığında okuyup bir miktar arttırıyorlar ve  o da cami odasında kullanıyor. Zaten gaz lambasının küçüğüne de muhtemelen bu yüzden ‘İdare’ adı verilmiş.
Peki bu ‘halka ait’ gaz yağı ayrıca minarede yanan kandillerin yağı nereden geliyor…

 

Benim hayal meyal bildiğim detayları netleştirmek adına gecenin saat 11 30’unda 92 yaşındaki dayım Abdüsemi Yavrutürk’ün muhteşem hafızasına başvurdum.

Yalıköy’deki büyük esnaflardan Bakkal Ziya efendi belli zamanlarda dayıma haber ederek caminin kandilleri için halis zeytin yağını ve gaz lambaları için gazı hazırlar verirmiş… Dayım miktarlarını değilse de zor taşıdığını hatırlıyor... Dayım taşıyor, 10 yaşındaki annem her gün bir hayli kandil fitili örüyor. Bakkal Eşref bey’de bu desteğin bir parçası, her zaman  payı var ve Eşref beyin yadigarları hala Yalıköy’deler. Bakkal Ziya efendi sonraları damadı Mustafa bey’devrediyor… Mustafa beye herkes Mustaa bey diyor, fransız bereli, gömlek ve kravatının üzerine bakkal önlüğü takan yumurtayı satmadan once lamba ışığında kontrol eden bir İstanbul beyefendisi… Eşi haza hanımefendi. Dükkan bu gün baharatçı sokağın bitiminin tam karşısı. Kışın Beykoz’lunun yokuşta on kişi merdivenle kayma macerasının son bulduğu nokta… Kırılan cam çerçeve, kol bacak…Hasar çok ama  kavga gürültü yok.

Başka bir konu… Cami boya yapılacak ihtiyaç ileri atılamaz durumda. Dayım boya almaya  bay Niko’ya gidiyor, Nalbur Niko Yeniköy’de oturan bir rum, dükkanı Beykoz’da… Ah kuzum diyor hazır boyalar çok pahalı, ben sana boyayı kendim yapayım, yarı fiyatından da ucuza malederiz…Yazık, cami Allahın evi işin içine ticaret girmesin. Sen bana rengini söyle ben bir iki güne yaparım diyor. Hakikaten oldukça ekonomik bir şekilde üretiyor ve boya sürüldüğü yerde yıllarca görevini yapıyor. Sonra malum olaylar… Bay Niko doğduğu toprakları terkediyor, polis bir kaç gün sonra dükkanının kapısını kırınca bir mektup buluyor. Şöyle yazıyor mektupta… Benim Beykoz’umda dükkana ilk sizin gireceğinizi biliyordum… Ülkemi terketmek zorunda kaldım, ancak dileğim dükkanımdaki tüm mallarımın satılarak parasının ‘Türk Kızılay’ına verilmesidir. Böyle olacağına eminim. Beykoz’u unutmayacağım… Mektup böyle bitiyor.

Anılar… 

Güzel olanlar anlatılarak yaşatılmalı , diğerleri…

Ona da siz karar verin.

İyi insanlar arasında bulunmanın huzurunu herkesin yaşaması dileklerimle…


                                                                                 R.Sinan AKBAŞAK


Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu Sayfa 0,085 Saniyede Yüklendi.