Tiyatro yaşamın aynasıdır... Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası >4- SİZE ÖZEL >Köşe Yazıları
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kilitli ForumSöylesem tesiri yok sussam gönül razı değil...

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj Tersinden sırala
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
Sinan Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici


Kayıt Tarihi: 22.Eylül.2008
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 98
  Alıntı Sinan Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil...
    Gönderim Zamanı: 18.Mart.2018 Saat 10:14

Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil...



Bazen hiç yazmak istemem, bazen de parmaklarımı tuşlardan alamam. İkisinin ortası bir duyguda gezinirken bir basın toplantısı haberi aldım. E hoş tabii... Ne güzel. Basın toplantısı bilgilendirmek içindir. Neyi derseniz tabii ki iyi bir şey yapılmıştır onun detayları paylaşılır. Beykoz Vakfının basın toplantısında da öyle olmuş... Yapılanlar paylaşılmış Bina yenilenmiş engelliler için asansör yapılmış onlarca çocuk ücretsiz sanat eğitimi almaya başlamış... mış? Ama önceden ücret alınıyormuş... Bu uygun değilmiş...

....... Bunlara cevap vererek bir polemik oluşturmak yerine yapılanlar için Beykoz adına teşekkür edelim ve biraz eskilere gidelim. Beykoz Vakfı kurulurken çok sayıda insan elini taşın altına soktu. Adeta tırım tırım tırmanarak bağışlar toplandı. Kusura bakmayın biraz da ruhsuz olan bina neredeyse yeniden yapıldı. Hevesle pek çok insan çalışmalarda görev aldı.
Sonra... Sonra başladığı hızla devam edemedi. Pek çok nedeni var konumuz o değil.
Bir müddet sonra içinde benim de bulunduğum yönetim kurulu Şaban Tören'e vakfı yürütebileceği düşüncesiyle yönetimde görev almasını teklif ettik. İki toplantı sonrası da kongre ile Şaban Tören başkanlığında yeni bir dönem başladı. Elinden gelen her şeyi yaptı. Yaptı yapmasına da... Dostlarımız önce elinden tutup sonra eleştirmek yerine önce eleştirip karşı çıktı sonra terk edip uzaklaşıldı.

Şaban törenin yanlışları yok muydu?... Varsa uzaktan konuşarak, karşı kaldırımdan geçerek çözülmezdi. Dostlar keşke hakarete varan eleştiriler yerine elden tutup öyle eleştirseydiniz.... Bunlar yanlış demek yerine böyle değil şöyle yapalım deseydiniz... Olmadı... Demediniz.
Sonra gemi karaya oturdu. Daha doğrusu yüzecek yüzdürecek su kalmadı. Kuruş geliri olmayan ancak kira su elektrik bakım vs müthiş gideri olan kurum gırtlağına kadar borca batınca bu günkü oluşum gerçekleşti.

İyi ne güzel her şey yenilendi pırıl pırıl... Çalışmalarınızda da pırıltılar dilerim konu Beykoz'dur. Ancak şu para aldınız lafı kafama takıldı...
Çareler tükenene kadar para mevzuu yoktu. Sonrası?

Sonrasına biraz daha detaylı göz atmak gerek. Ancak ben size sadece tiyatronun durumundan bahsedebilirim.

Vakıfa Belediye başkanları arasında ilk ve ciddi anlamda destek veren Yücel Çelikbilek'tir. Fuaye aslında Adliyenin bahçesi iken ana binaya katılması da onun desteğiyle olmuştur. İlk başkanlığı döneminde yaptığım çocuk oyununa rahmetle andığımız Şahin Köktürk'ün de desteği , başkanın kapıda beklettiği otobüslerle taşıyıp bütün köy okullarının çocuklarına ücretsiz seyrettirdik. Sonra başka başkan, sonra başka başka başkan... Siyasi veya dünya görüşlerine bakmaksızın selam veren olmadı, taa ki Muharrem başkan gelene kadar . O elimden tuttu döneminde sıçrayış yaptık sonra... Sonra her şey yine bitti. Mecbur olduk giderleri paylaşmaya... Parası olan verdi olmayandan kimsenin haberi bile olmadı. Her şey güven ve ahlaki değerlere emanet devam etti.
Peki neleri nasıl yaptık...

Ben, çocuklarım eşim hep birlikteydik. Yaşı sekseni aşmış annem dekorlarımızı dikileceklerimizi dikti. Defalarca koltukları tamir ettik. Tüm badanalarımızı kendimiz yaptık. Kalorifer tesisatını tamamen yeniden yaptık... Ses ve ışık sistemini daha basit de olsa yeniden satın aldık. Ses sitemini yeniledik ama onlarda sonunda tükendi. Babalarla bu işleri yaparken anneler yemeklerimizi yaptı. Soframızdan kek börek kurabiye hiç eksik olmadı. Hiç kimse en ufak bir serzenişte bulunmadan çocuklarımız doyuruldu. Çalışıp mutfağıyla destek olamayan meyve suyu tabak bardak aldı. Hiç kimse incinmedi hiç kimse geri kalmadı. Bütün güzel özel günleri muhteşem kutladık... İkramlarımız hiç eksik olmadı doyasıya yendi. Bir tanesi satın alınmadı, paylaşılıp yapıldı. Cumhuriyet Bayramlarımız muhteşem kutlandı Zafer takları gençler öncesinden yapıldı dev meşalemiz yandı küçük hanımlar elbise giydi küçük beyler kravatıyla bütünleşti Cumhuriyet Valsı yapıldı. Pek çok insan hayatındaki ilk valsını öğretmeniyle veya yardımcı öğretmenleriyle yapmıştır. Bunların herkese hoş gelmediğini de biliyorum. Anneler günü sevinç gözyaşlarıyla çiçeklerle Dünya Tiyatro günü tüm coşkusuyla 23 Nisanlar çocuklara armağan edilmiş dünyadaki tek bayram kıyafet balosuyla süslendi güzelleşti. Bunlar olurken aramızdan yetişmiş yardımcılarım gencecik kızlar erkekler hep yanımızdaydı elbette...

Bunlar bilinen gerçekler umarım daha hep olur. Tüm detaylar sayısı 160 bini,boyutu yedekli 2 tb bulan arşivde mevcut ... Arşiv tutmak çok iyidir disiplindir herkese tavsiye ederim. Gün gelir bazı konularda ispata gerek duyulur, Belge fotoğraf film çıkar ortaya iyi olur. Hatta telefon mesajlarının bile önemi yadsınamaz.

Hiç anlatmaya niyetim yoktu bunları sanki laf lafı açtı derler ya öyle oldu. Bunlar bilinenler ben daha az bilinenleri daha doğrusu bazı insanların bilmek görmek istemediği detayları paylaşmak istiyordum... Müsaadenizle en önemli anlatımı yapayım.
Neredeyse 20 yıl emek verildi... Kime ??

Yöremize yöremiz insanına.

Neredeyse bin genç insanın hayatına dokunduk. 50 yaşındaki de sahneyi tanıdı 6 yaşındaki de... Maksat gözlerdeki gülümsemeydi; Oluşturduk hepsini...
Eğitim adını verdiğimiz paylaşımları yaptık... Maksat tiyatrocu yetiştirmek değil öğrenmeyi öğretmek, neyi yapmayı seçecekse onu en iyi yapmasını sağlamaktı...

Kurslarda tiyatrocu olunmaz ama istiyorsanız üst eğitime yönlendirilirsiniz. Biz sahnenin tadını tattırdık, meslek olarak seçmeyenler iyi seviyeli medeni seyirci oldu. Oyun başladıktan sonra gelmedi, telefonunu kapattı. Aklına her estiğinde değil ışıklar kararınca alkışladı Patlamış mısırı düşünmedi bile. Protokole oturup önüne sürahi bardak soda koymayanları değil koyanları tersledi .
O bahsettiğim arşivde protokolde herkes parlayan gözlerle izlerken matah sınıfa konmuş bir kişinin işi gücü bırakmış telefonuyla oynarken gazetecilerimizden biri tarafından çekilmiş fotoğrafı mevcut. Bazen ayıpları da arşivlemek gerekiyor... Maalesef ki bir hayli var.

Başardık. Tek başımıza mı? Asla... Aramıza gelen gençler sıra dışıydılar çünkü kendilerine bir şeyler eklemenin ihtiyacını hissetmişlerdi... Anne babaları sıra dışı insanlardı çocukları için çaba sarf etmişler yanımızda olmuş her türlü desteği vermişlerdi. Birlikte sevgiden doğan saygıyla beslenen kocaman bir aileydik.

Sayısı bini geçen insandan bir tanesi bile aldığı emeği ziyan etmedi... Çok büyük çoğunluğu yüksek öğretim gördü,Kimi sanatkar kimi sanatçı oldu. Hepsi mükemmele ulaştı. Anne babanın en mükemmeli öğretmenin en iyisi, mühendisin sınır tanımazı sanatçının alkışlananı oldular. Hiç kimse basit insanlarla basit polemiklere girmedi, Güldü geçti.
Her biri ayrı ayrı gurur duyulacak insan, Ama hepsi özellikle İYİ İNSAN oldular.
Gerisi laf-ı güzaftır (Boş laf)

Bu güzelliklerin inşası sırasında tüm emek veren insanlara tekrardan can-ı yürekten teşekkür ediyorum.

Ben en iyisi sözü burada ve güzel bitireyim. Yaradan kimseyi güzelliklerden uzaklaşmak zorunda bırakmasın.

iyiliklerle kalın.
















Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu Sayfa 0,102 Saniyede Yüklendi.