Tiyatro yaşamın aynasıdır... Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası >7 - DİĞER KÜLTÜR VE SANAT DALLARI >Edebiyat Üzerine Yazılar
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kilitli ForumAgatha Christie

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
terapist Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge

Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 1803
  Alıntı terapist Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Agatha Christie
    Gönderim Zamanı: 23.Kasım.2008 Saat 13:05

Christie: Cinayetin kraliçesi

Christie:%20Cinayetin%20kraliçesiBir cinayet için neler gerekir? Öncelikle bir kurban tabii ki, yoksa cesetsiz cinayet, haliyle pek bir şeye benzemeyecektir. Peki sonra? Bir ya da daha fazla katil. Ve temel öğeler: Fırsat, silah ve neden. Peki ya cinayetin anlatılmasını istersek? Bu sorunun da yanıtı kolay aslında, tabii ki Agatha Christie. Kitapları 45 ayrı dile çevrilen ve yazdığı 79 kitapla 2 milyardan fazla satan bir yazar Agatha Christie (yazının kalanında kendisine Agatha Teyze demeye karar verdik). Konu rakamlara geldiğinde onu geçen iki isim var: Biri vatandaşı Shakespeare’in eserleri, diğeriyse İncil. Peki onu özel kılan nedir? Kitaplarını aratmayacak bir yaşam öyküsüne sahip oluşu mu? Cinayeti aynı anda hem olağan, hem de tüyler ürpertici gösterebilmesi mi? Yoksa onun hakkında anlatılan garip öyküler mi?

Agatha Teyze kuşkusuz ki edebiyat dünyasının birkaç yılda bir karşılaştığı, sadece bir kereliğine dünyayı kasıp kavuran sıradan bir best-seller yazarı değil. Kitapları filmlere uyarlanan, 10 Küçük Zenci, Ve Perde İndi, Doğu Ekspresinde Cinayet gibi klasiklerin altında imzası bulunan bir yazar kendisi. Onu tanıtabilmek ve anlamak için önce hayatını, sonra hikayelerinde kullandığı dedektifleri ve son olarak da önemli kitaplarını gözden geçireceğiz, yazının sonunda bu üçünden hangisinin daha ilginç olduğuna karar vermek de size düşecek.

Agatha Christie (Christie ilk kocasının soyadıdır bu arada, oraya da geleceğiz birazdan, merak etmeyin) 15 Eylül 1890’da Devon’un bir kasabası olan Torquay’da ve İngiltere’nin en kötü dönemi olarak anılan Victoria çağında dünyaya geldi. Gerçi Kraliçe Victoria’nın ve onun kadınları süs eşyası olarak kabul eden anlayışının son demleri de gelmişti artık. İyi ki de böyle olmuştu demeliyiz aslında, yoksa Agatha Teyze bütün Victoria dönemi kızlarının yaptığı gibi erken yaşta evlenir ve bir an önce çocuk doğurmaya bakardı, kitaplar da yalan olurdu tabii.

Christie:%20Cinayetin%20kraliçesiAgatha Teyze’nin gençlik çağlarının en önemli olayı, o dönemde yaşayan herkesi derinden etkileyen 1. Dünya Savaşı’ydı. Dünya gazaba gelmişken ve büyük güçler birbirlerini öldürmek için yarışırken bu duruma kayıtsız kalmak pek de mümkün olmasa gerek. Dediğimiz gibi, savaş, dönemin bütün insanlarını etkilemişti etkilemesine, ama bir Kızıl Haç hastanesinde eczacılık yapan Agatha Miller için çok daha önemli olacaktı. Agatha Teyze, eczacılık yaparken, yazı kariyerini bir destana çevirmesini sağlayan iki ayrı şeyle karşılaştı: Ölüm ve zehirler. Bu iki öğe, yazdığı hemen her kitabın temeli oldu ve birkaç nesil onun sayesinde ‘Siyanür’ün acıbadem gibi koktuğunu ya da ‘Striknin’in en takip edilemez zehirlerden biri olduğunu öğrendi. Savaş sırasında Kraliyet Hava Kuvvetleri’nden bir subay olan Archibald Christie’yle evlenen Agatha Teyze, kendisinden 1928’de ayrılmasına rağmen soyadını bırakmadı ve ömrünün sonuna kadar kitaplarını Agatha Christie adıyla imzaladı.

Christie: Cinayetin kraliçesi

Christie, ilk kitabı olan “Styles’da Esrarengiz Cinayet”i 1920’de yazdı. Kitabın bir başka özelliği ise, adı Christie’yle beraber anılacak olan ‘ufak tefek Belçikalı dedektif’ Hercule Poirot’nun bu hikayeyle birlikte doğmasıydı.

Poirot’ya geçmeden önce, Agatha Teyze ve evliliği hakkında garip bir hikaye anlatalım, ne de olsa esrarengiz hikayeler anlatmaya söz vermiştik yazının başında.

Archibald ve Agatha Christie’nin 1928’de ayrıldığını söylemiştik yukarıda, yalnız bu ayrılık pek de anlaşarak olmamıştı. Archibald’ın kendisinden oldukça genç olan Nancy Neele ile bir ilişkisi vardı ve kiminle dans ettiğinin pek de farkında değildi. Bu ilişkinin farkına varan Agatha Teyze, kocasına bu konuyla ilgili hiçbir şey söylemedi. Yaptığı tek şey, çifti gittikleri her yerde takip etmek oldu; takibi o kadar sistematik bir şekilde yaptı ki bir akşam yemeğe çıkmaya karar veren Archibald ve Nancy gittikleri restoranda bir sürprizle karşılaştılar: Masalarında biri oturmuş mönüyü inceliyordu ve o biri, Agatha Christie idi (Agatha Christie’nin zehirler konusundaki engin bilgisini dikkate alındığında, bu hikaye çok daha tüyler ürpertici olabilirmiş doğrusu).

Hercule Poirot

Hercule%20PoirotTarih kitaplarının da size söyleyeceği gibi (gerçi biz o kitaplardan daha eğlenceliyiz herhalde), ‘Polisiye’ türü Agatha Teyze’den önce de vardı ve Sir Arthur Conan Doyle’un yoğun çabalarıyla meşruluğunu kazanmak üzereydi. Doyle ve kahramanı Sherlock Holmes, pek farkında olmasalar da, her yeni kitapla bu türün ana kurallarını da belirlemiş oluyorlardı. Agatha Teyze, kitaplarının önemli bir kısmında, Doyle’un yarattığı ekole bağlı kaldığından birkaçını açıklamak uygun olabilir gibi geliyor bize.

Sherlock Holmes ile ilgili bir şeyler bilen herkes, Holmes’un fena halde saf ortağı Dr. Watson’dan da haberdardır herhalde. Holmes’un bütün maceraları, bilindiği üzere (işte yine kural dışı şarj, haha, yarın öbür gün böyle bir şey yazarsanız lütfen siz de kullanın bu kalıbı, gerçekten çok zevkli) Dr. Watson’un ağzından anlatılır. Watson’un bir başka görevi ise, Holmes’un fena halde zeki olan açıklamalarından gücenebilecek okur kitlesini sakinleştirmektir. Sherlock Holmes zekasıyla okurdan uzaklaşırken, Watson saflığıyla aynı mesafeyi korur ve okura ortalarda bir yerde olduğu izlenimini verir.

Agatha Teyze de, son derece zeki olan dedektif Hercule Poirot’nun (“Poyro” olarak okunmalı) yanına Yüzbaşı Hastings’i koyarak aynı tonu tutturur. Hastings iyi ve sadıktır, ama gizem çözme konusunda herhangi bir penguen yavrusundan daha yetenekli değildir ne yazık ki. Poirot ise gizemler için yaratılmıştır, Hastings, Poirot’yu ilk görüşünü şöyle anlatır:

“Bir buçuk metreden az uzun olmasına rağmen hareketlerinden büyük bir özgüven yansıyordu. Kafası bir yumurta şeklindeydi ve bir tarafa eğik duruyordu. Bıyıkları gür ve ordu stiliydi. Kıyafetlerindeki temizlik ve titizlikse görülmeye değerdi, bence birazcık toz, onu birçok kurşundan daha fazla incitebilirdi.”

Gerçi bu sadece Poirot’nun dış görünüşü; kendisinin gerçek gizemi ise sürpriz yumurta misali içinde saklı (ve bunun için de yazının sonunda birkaç Poirotlu kitap önereceğiz size).

Yazı kariyeri boyunca, Poirot’nun, Agatha Teyze’nin en sevdiği karakter olduğu su götürmez bir gerçek gibi. Küçük Belçikalı, Christie’nin yazdığı 79 kitabın 40’ında boy gösterdi ve 1975’de piyasaya çıkan “Ve Perde İndi” romanında öldüğünde, The New York Times gazetesinin ilk sayfasına konulan bir ölüm ilanıyla uğurlandı. 1.50’lik Hercule, bu ilan sayesinde bir kere daha tarihe geçti ve adına ölüm ilanı yazılan tek roman kahramanı oldu.

 

Miss Marple

Miss%20MarpleAgatha Teyze’nin bir başka unutulmaz dedektifi de, hayatı boyunca St. Mary Mead kasabasında yaşamış olan Miss Marple tabii ki. Miss Marple, yakın zamana kadar İngiltere’de sık sık rastlanabilecek bir karakterin genelleştirilmiş hali aslında. 60-70 yaşları arasında ve hayatı boyunca hiç evlenmemiş yaşlı bir kız kendisi. Ama en büyük yeteneği insanların iç dünyasına girebilmek olan ve cinayetler karşısında soğuk kanlılığını kaybetmeyen biri aynı zamanda Miss Marple. Bunun da onu iyi bir dedektif yaptığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

İşin bir başka ilginç yönü ise, Miss Marple’ın, 40 yıllık bir süreçte 12 roman ve 20 kadar kısa öyküde boy göstermiş olması. İlk kitaptaki yaşına 65 desek, öldüğünde 105 yaşında olduğunu çıkartabiliriz gibi. Cinayetleri çözmeye adanmış uzunca bir ömür, tam da Agatha Christie’ye göre.

Peki Ne okuyalım?

İşin en önemli kısmına geldik şimdi. Çünkü eğer okumak istemezseniz, sabaha kadar da anlatsak, bir manası kalmayabilir Christie külliyatının. Bu arada gurur verici bir gerçekten de bahsedelim hemen, ülkemizde istediğiniz her Agatha Christie kitabını bulmanız mümkün. Altın Kitaplar Yayınevi, 30 yıllık bir süreçte elinden gelenin en iyisini yaparak Christie serisini eksiksiz hale getirdi bizim için. Geçelim kitaplara.

Christie:%20Cinayetin%20kraliçesiYeni başlayanlara Poirotlu kitapları tavsiye etmemiz gerektiğini düşünüyoruz, böylece konuya biraz ısınmış olursunuz. “Doğu Ekspresinde Cinayet” ya da “Nil’de Ölüm” giriş için oldukça yeterli olabilir, “Roger Ackroyd Cinayeti” de Poirot’nun iyi kitaplarından biridir, unutulmamalıdır. Poirotsuz kitapların en öne çıkanı ve bizce Agatha Teyze’nin yazı kariyerinin doruk noktası “10 Küçük Zenci”dir. “10 Küçük Zenci” tüyler ürperten bir hikayeye, muhteşem bir kurguya ve incelikli ayrıntılara sahip olduğundan bir polisiye klasiği olarak nitelenmesi de yanlış olmayacaktır.

Christie’nin, Mary Westmacott adı altında yazdığı birkaç tane aşk romanı da vardır ve aramızdaki romantiklere önerilebilir.

Ve Perde İniyor

Deyim yerindeyse, “ha” deyince anlatılamayacak bir yazar Agatha Teyze, yine de elimizden geleni yaptığımıza inanıyor, kendisiyle ilgili birkaç garip hikaye daha anlatarak veda ediyoruz.

Archibald Christie’den ayrılmasından hemen sonra ortadan kaybolan Agatha Christie’ye uzun bir süre boyunca hiç kimse ulaşamadı. Öldüğüne dair söylentiler alıp yürümüştü haliyle, ama Agatha Teyze hayattaydı ve Harrowgate otelinde Mrs. Neele adı altında kalıyordu (dikkatli okuyucular Mrs. Neele adını ilginç bulacaktır, dikkatsiz olanlardan ricamız CTRL ve F tuşlarına aynı anda basmaları ve Neele kelimesini aratmaları). Christie’nin “kaybolduğu” bu dönemi anlatan bir film de çekildi. İzlemek isteyenler için, yönetmen Michael Apted, filmin adıysa “Agatha”.

Agatha Teyze 12 Ocak 1976’da resmi olarak öldü, ancak kimseye haber vermeden ortadan kaybolmak gibi bir adeti olduğundan, gerçekten öldüğüne uzun bir süre boyunca ihtimal verilmedi. Biliyorsunuz, insanlar dünyanın hemen hemen her yerinde Elvis Presley’i veya Marilyn Monroe’yu gördüklerini iddia ediyorlar, Christie de bir süre boyunca ve yüksek ihtimalle Elvis/Marilyn görenlere benzer insanlar tarafından değişik yerlerde görüldü, ama neyse ki bu ‘görüşmeler’ fazla uzun sürmedi.

kaynakiştegenç

Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu Sayfa 0,070 Saniyede Yüklendi.