Jules Verne

Jül Vern

Macera, yaratıcılık, seyahat, bilim kurgu, heyecan, eğlence… Çocuk romanları yazarı denerek bir nebze hakkı yenen, oysa sadece küçükken değil yaş ilerledikçe de büyük keyifle ve ayrı bir bakış açısıyla okunabilen kitaplar yazan Jules Verne. O kadar iyi biliriz ki onu, isminin doğru okunuşu ile kazınmıştır hepimizin beynine: Jül Vern.

O bir uzaylı mıydı, zaman makinesini icat etmiş ve çaktırmadan çağlar arasında seyahat etmiş ileri zekalı bir mucit miydi, yoksa beyninden yaratıcılık fışkıran bir yazar mıydı tam emin olamıyoruz. "80 Günde Devrialem"i yazdıktan sonra gözünü hırs bürüyüp sahiden dünyanın etrafında bir geziye çıktığı ve tahmin ettiğinden daha erken, 72 günde başladığı noktaya vardığı söyleniyor.

Jules Verne, 1828'de Fransa'da doğmuş. Avukat bir babanın oğluymuş ve beş kardeşin en büyüğüymüş. Loire River üzerinde yer alan bir adanın kıyılarında geçirmiş çocukluk yıllarını. Bu izole edilmiş yerde, hayal gücünü çalıştırmak için ortam çok müsaitmiş.

Verne, macerayı sadece yazmayı değil, yaşamayı da seven bir insan olduğunu daha 11 yaşındayken herkese göstererek, Karayip Adaları'na giden bir yelkenli gemiye kamarot olarak girmiş. Ama bu macera kısa sürmüş, çünkü babasını bir sonraki limanda onu almak üzere beklerken bulmuş. Olsun, önemli olan niyettir…

Okulu bitirince Paris'e giden Verne, yazarlık macerasına önce tiyatro oyunları hazırlayarak başlamış. Onun avukatlıkla ilgisi olmadığını fark eden babası maddi desteğini kesince zorluk çekmeye başlayan Verne, ünlü yazarlar Alexandre Dumas ve Victor Hugo'nun önerilerini dinleyerek ne olursa olsun yazmaya devam etmiş. Bu arada iki çocuklu Honorine de Viane Morel ile evlenmiş ve 1861 yılında oğlu Michel Jean Pierre Verne dünyaya gelmiş.

1860 yılında, sanat fotoğrafçısı Felix Nadar ile tanışmış ve dev bir balon yapmakla uğraşan Nadar için balonlarla ilgili bir yazı yazmaya başlamış. Söz konusu yazıyı inceleyen yayıncı Pierre-Jules Hetzel, ondan bu yazıları öykü haline dönüştürmesini ve daha eğlenceli bir anlatımla kaleme almasını isteyince, ortaya "Balonla 5 Hafta" isimli hikaye çıkmış.

O zamana kadar bilim kurgu türünde böyle sistemli bir şekilde yazan ve eser veren bir sanatçı bulunmadığı için Jules Verne'e büyük bir ilgi gösterilmiş. Ama zamanının adamı olmadığı zamanla ortaya çıkmış; zira henüz fantastik buluşlara alışık olmayan insanlar, onu ve yazdıklarını yadırgamaya, belki de öykülerinde yer verdiği buluşlardan ve coşkulu fikirlerden ürkmeye başlamışlar.

Biraz hayal kırıklığına uğrasa da yazmaktan vazgeçmeyen Verne, büyük bir hızla üretmeye devam etmiş ve ileriki nesillere ortalama 100 cilt eser bırakmış. Hikayeleri 148 dile çevrilmiş.

Sağlığında ünlü ve zengin bir sanatçı olma şansına erişen Verne, 1886 yılında nedenini tam bilemediğimiz talihsiz bir olay yaşamış. Yeğeni tarafından kendisine silahla saldırılmış ve baldırından vurulmuş, tam olarak da hiç iyileşememiş. Bir de annesini ve yayıncısı Hetzel'i kaybedince, yazılarına biraz daha karanlık bir tarz hakim olmaya başlamış. O sıkıntıyla politikaya bile girmiş ve belediye meclisi üyesi seçilerek 15 sene Amiens şehrine hizmet vermiş. 1905 yılında, ağır bir şeker komasından kurtulamayıp ölmüş.