Tiyatro yaşamın aynasıdır... Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası >1 - ATATÜRK >ATATÜRK
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kilitli ForumBir Anı

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
terapist Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge

Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 1803
  Alıntı terapist Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Bir Anı
    Gönderim Zamanı: 13.Aralık.2009 Saat 16:40

Bir gün Atatürk'le beraber Abidinpaşa'dan gelip Samanpazarı yoluyla Ulus'a geçiyorduk.

O zamanlar Samanpazarı'nda bulunan üç beş dükkandan birisi Ali Efendi isimli kitapçıya aitti. Kitapçı dükkanının kepenklerinde, nefis bir halı asılmış duruyordu. Harp yıllarının sonu olduğundan hiçbir yerde, hele Ankarada böyle güzel bir şey görmek pek şaşırtıcı olduğu için bu halı Atatürk'ün de dikkatini çekti. Hemen arabayı durdurup indik.

Beraberce dükkana yürüdük. Kitapçı, Ata'yı görünce, buyurun Paşam diyerek heyecanla bir emri olup olmadığını sordu. Paşa da bu halıyı  çok güzel bulduklarını ifade ettiler. Kitapçı;

-Paşam, bu halı bir müşterimin.Paraya ihtiyacı olmuş, satılması için bana bıraktılar. Benimle bir ilgisi yok dedi.

Atatürk, böyle güzel bir halının çok kıymetli olduğunu, bunu halı sahibinin nereden almış olabileceğini öğrenmek istediler. Kitapçı ezile büzüle;

-Paşam, emanet koyan isminin söylenmemesini özellikle rica ettiler, müsaade ederseniz ismini söylemeyeyim dedi.

Bu sefer Atatürk daha çok merak edip;

-Çocuk, belki halıyı almak isteyeceğiz. Kimin ve kaça olduğunu öğrenmek isteriz dediler.

Kitapçı;

-Paşam 40 lira istemişlerdi

deyip yine halı sahibinin ismini vermedi. Atatürk halı sahibini iyice merak edip ısrar edince de, kitapçı istemeyerek ve sıkılarak;

-Abdülhalim Çelebi Hazretlerinin Paşam dedi.

Abdülhalim Efendi, Mevlana sülalesinden gelmiş, Konya milletvekili olarak Mecliste görev yapıyordu. Kapısı herkese daima açık, cömert, gayet güzel konuşan, Mevlevi kalpağı ile gezen, akıllı, sevimli, hoş sohbet, özü sözü doğru bir kişiydi.

Atatürk, bu cevabı alınca çok duygulandı ve bana dönerek dükkana 40 lira bırakmamı emretti.

Hemen parayı bıraktım. Kitapçı halıyı koşarak indirip paket yapmaya koyuldu.

Bu arada Atatürk, Abdülhalim Efendi'nin kişiliğinden övgüyle bahsederek;

-Abdülhalim Efendi, evde halısını satacak kadar parasız kalıyor ama, kapısını kimseye kapamıyor

diyerek onu övdü. Sonra da kitapçıya dönerek;

-Bana bak, halıyı biz alıyoruz. Fakat halıyı Abdülhalim Efendi'nin evine yollayınız, biz oradan aldırırız. Akşamüzeri de kendilerine bir kahve içmek için geleceğimizi söyleyiniz.

Dediler. Kitapçı bu davranışa şaşırmış bize bakarken, arabaya binip uzaklaştık.

Aynı akşam Abdülhalim Efendi'nin evine gittik. Kendisi bizi avlu kapısında karşıladı.

Eve girince baktım halı, kapı arkasında paketli olarak duruyordu. Mütevazı evinde minderlere oturuldu, kahveler içildi.

Abdülhalim Efendi;

-Paşam halıyı almışsınız. Fakat halı evime geri geldi. Müsaade ederseniz, arabanıza koyduralım. Dedi.

Atatürk de;

-Abdülhalim Efendi halı yine bizim olsun. Biz arada sırada sana kahve içmeye geldikçe onun üzerinde kahvemizi içeriz.

Diyerek halıyı açtırdılar ve odaya serdirdiler.

Kahveler içildi ve sohbet edildi. Giderken Abdülhalim Efendi yine bizi kapıya kadar uğurlayarak;

-Paşam eğer müsaadeniz olursa halıyı…..

derken  Atatürk sözünü keserek mütebessim,

-Abdülhalim Efendi, onu sana emaneten bırakıyoruz. Her gelmemizde onu burada görmek ve üzerinde oturmak isteriz.

Diyerek veda edip ayrıldılar.

Böylece Atatürk, Abdülhalim Çelebi Efendi'ye, kitapçıya bile belli etmemeye çalışarak ihtiyacı olan yardımı yapmış, fakat halıyı almamışlardı.   

Bu ibret verici anı; O büyük asker, devlet adamı ve devrimci liderin, en az bu nitelikleri kadar

büyük olan insanlığını anlatmasının yanı sıra O'nun, gerçek dindar ve üstelik bir tarikat mensubu olan Çelebiye saygısını göstermek bakımından da ayrı bir önem taşıyor.

Ayrıca; Herkese açık sofrasını sürdürebilmek için halısını satan bir tarikat ehlinin, dini siyasete  alet ederek para, mevki ve güce ulaşan, yurt içinde ve dışında saf  ve eğitimsiz vatandaşları sömürerek trilyonluk mal varlıklarının sahibi olup sefa süren günümüz din ve tarikat bezirganlarından farklılığını da ortaya koyuyor...

Tabi anlayana ve anlamaktan yana nasibi olanlara !

Reşit ÇAĞIN   
E.Dz.Kur.Alb.
 
(1)Atatürkten Hiç Yayınlanmamış Anılar
-Prof.Yurdakul Yurdakul
__._,_.___

Yukarı Dön
Misafir Açılır Kutu Gör
Misafir
Misafir
  Alıntı Misafir Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 13.Aralık.2009 Saat 17:39
ClapClapClapClapClapClap
Yukarı Dön
hülya Açılır Kutu Gör
Yeni Üye
Yeni Üye


Kayıt Tarihi: 30.Eylül.2008
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 25
  Alıntı hülya Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 06.Ocak.2010 Saat 21:30
öyle güzel bi incelikki okurken duygulanmamak elde değil
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu Sayfa 0,111 Saniyede Yüklendi.