Tiyatro yaşamın aynasıdır... Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası >4- SİZE ÖZEL >R.Sinan AKBAŞAK Yazıları
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kilitli ForumYaşlanmış değil ,Yaşamış olmak R. Sinan AKBAŞAK

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
Sinan Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici


Kayıt Tarihi: 22.Eylül.2008
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 98
  Alıntı Sinan Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Yaşlanmış değil ,Yaşamış olmak R. Sinan AKBAŞAK
    Gönderim Zamanı: 27.Mart.2019 Saat 20:44


Yaşlanmış değil ,Yaşamış olmak

   Geçen yıllarla birlikte değişen yaşam koşulları beğenilerimizi alışkanlıklarımızı ve önceliklerimizi değiştirdi . Bunda yadırganacak bir şey elbette yok .Yıllara demir atıp hareketsiz kalınamaz . Hareketsiz kalmak geri gitmektir . Ancak zaman zaman eskiye özlem duyduğumuz , gözlerin hafif nemlenerek dalıp gittiği de olmuyor değil . Her yaşadığımız gün kendine ait bir güzellik barındırıyor , Buna rağmen zaman zaman ‘nerede o eski günler’ , ‘ah o eski bayramlar’ şeklindeki duygu patlamalarımız oluyor . O günlerin özelliğinin hep bizim daha genç olmamızdan kaynaklandığını düşünüyorum . Eski bayramlar derken çocukluğun , gençliğin özleminin  ağır bastığını zannediyorum . Hep eskiyi anarak yaşamak mümkün değil ,
Haydi o günlere dönelim desek hiçbirimizin samimiyetle geri dönmeyi kabul edeceğini de sanmıyorum , ama anmak güzel .

   Geriye dönük andıklarımız , yaşamın başındakilere ; ileriye dönük veya güne uyarlanmış örnekler haline getirilebilir . Yalnız en önemli koşul bunları anlatırken genç insana ‘ben senin yaşındayken ‘diye başlamayacaksınız .. Bu kesinlikle itici hem de ön yargılı bir mukayesedir. Ben senden iyiydim yada sen benden daha iyi şeylere sahipsin şeklinde yargıyla dinleyene mağlubiyet hissi tattırmaya yöneliktir. Ve bence bizim kendi içimizdeki gizli ezikliğin bir ifadesidir.

    Hayatımda çok şey öğrettiğim çocuklarımdan aynı zamanda çok şey de öğrendim ., aksi mümkün mü .? Bizim yaş gurubumuzdaki dostlarımdan hangimiz  bilgisayarda tıkanınca oğluuum.., baksana şuna !  acayip acayip şeyler yazıp ekran sarı oldu yada kızııım şu telefona bir bakıver halanın numarasını kaydetmiştim ama kaybolmuş.. yardım (aslında gizli imdat) talebinde bulunmadık . Otomobil kullanmasını hem de bütün titizliğimle ve birazda eziyet haline getirerek öğrettiğim çocuklarıma kaza yaptığımda telefon edip.., Oğlum çalışıyor ama yürümüyor .. ne yapayım .?  diye sorduğumda ; turbo radyatörünü patlatmışsın baba sakin ol hemen geliyorum ..yada çekici gönderiyorum cevabını duyunca nasıl ooh dediğimi aynı zamanda gururla hatırlıyorum . Halbuki ben evin önünde , karteri açıp motor indirmeden segman atabilirdim ihtiyar ‘Fiat’ıma .. ama  ilerleyen zamanla gelişen teknoloji konu dışında bıraktı.. Ben böyle tek örneğim .., veya tüm yaşdaşlarım böyle anlamına da elbette gelmez.. Ama şunu da unutmayalım ‘çocuğumdan geri , babamdan ileriyim’ şeklinde izah edilebilen bir gelişim süreci doğru bir süreç olacaktır. Bu görüşü doğrulatmak için ‘benden bu kadar’ diye durup , çocuğumuzun geçmesine izin vermek şeklinde yapılan hile onun gelişimine vurulabilecek büyük ve ciddi bir darbedir.. Her zaman iyi örnek olmak ve özellikle zor geçilen bir hedef olmak çocuğumuzun gelişmesine destektir . Ancak geçildiğimiz anda da bunu gururla kabul etmek gelişmişliğin önemli bir ifadesi olacaktır.

    Bir kaç yıl evvel ciddi yağmış bir kardan sonra alt katta kapanan merdivenleri kürekle açmaya çalışan rahmetli babamın sesini duyunca üst kattan  fırlamış , Baba ne yapıyorsun..? düşüp bir yerini kıracaksın ..  endişesi ve ifadesiyle babamın elinden küreği almış kürüyorken çatı katındaki odasının penceresinden oğlum .. Baba ne yapıyorsun ..? diyerek gelip küreği elimden almıştı.. Yaşadığım duyguları tam hala tarif edemiyordum . Hoşuma giden bir şeyler vardı ama neydi:? Bir ara çocuktum , on saniye sonra büyük olmuştum . Ama düşündüğüm için düşünüldüğüm için mutluydum.
    Hatırlananlar hep güzel şeyler değil elbette .. Hatta belki acı verici olanlar da var . Ama biz güzellerini hatırlamayı , diğerlerini unutmaya çalışıyoruz.. Doğrusu da , insanca olanı da bu değil mi.? Ara sıra geriye dönük güzellikleri hatırlamak , anlatıp paylaşmak , o günlere gidip gelmek , bir tür ‘zamanda yolculuk’ değil mi.?  şimdi ilkokula başlamak üzere  olduğum günlere dönüversem iyi olmaz mı ? O anları yeniden yaşasam ., gidenleri ansam ..

Evet evet iyi olur..  Haydi ‘ o günlere’ .. birlikte .

     Büyüdüm .. okullu oluyorum.. Önemli adetlerimizden biride okullar açılmadan önce o günkü adıyla önlük yaka takılıp  büyüklerin ziyaretine gitmek., Eller öpülecek , önceden hazırlanmış mendil alınacak ve hep üst cepte üçgen şeklinde muhafaza edilecek , edildi de.   
 
   Okula başlamanın çok ciddi bir şey olduğu ve paylaşılması gerektiği düşünülüyordu  ki öyleydi . Önlüğüm , yakam ve diğer her türlü giysim , giysilerimiz annem tarafından evde dikilirdi.. Üstelik böylesi bir olay için yeni kumaş alınmıştı . Genelde amacını yitirmiş ama eskimemiş giysiler bozularak yenilenirdi.. Biraz mecburiyet biraz tutumluluk.. Belki de o zamanın önemli göreviydi bir şeyi bozup başka bir şey yapmak..

    Giyindim  yakam takıldı .. Kendimi çok iyi ve önemli hissediyorum . Otobüs durağına indik. Akbabaya Anneanneme ve dayılarıma gideceğiz . Eskiden adliye , bugün Beykoz Vakfının olduğu yerdeki Yalıköy durağında 11’i 20 geçe otobüsünü bekliyoruz .. Oldukça az vasıta geçtiğinden başka şansımız yok . Annem bazen  de teyzem , ağabeyimle beni durağın karşısındaki parka getirir hava aldırırdı . Akbabaya geçen arabalar senin , Beykoz’a geçen arabalar benim olsun diye oyun oynardık .. Bazen birimiz 5 diğerimiz 3 olurdu , bazen de öbür türlüsü ., ama iki saatte geçen araba sayısı sekiz bilemediniz onu geçmezdi . Otobüs iki ,üç tane var ve ağabeyimle hepsini tanıyoruz . Isuzu tonner marka burunlu fener otobüsü geldi ... Zaten kocaman burnunda adı yazıyor ve hareket etmediği zaman hastalıklı gibi hırrn hırrn diye bir ses çıkartıyordu . Genellikle eskiyen kamyonlar Bursa’ya götürülüp otobüs yapılırdı . Bu yüzden otobüs de akşamları Anadolu fenerine giderken yokuşu çok zor ve ağır çıkar , yolcular inip muşmula toplar , sonra yine yoluna devam eden arabaya binerlerdi .. Aslında bunu gördüğümü sanmıyorum . Muhtemelen anlatılanlardan hafızama girmiş olmalı . Şoförü de annemin kuzeni olan Hikmet dayı .. Posbıyıklı biletçi gelirken Hikmet dayı tamam tamam dedi, Annem olmaz öyle .. derken biletçi uzaklaştı . Annem teyzesini sordu , ona ve eniştesine selam yolladı. Hikmet dayı da ;‘enişteme selam söyle’ dedi  . Akbabaya varmamız 20 dakikadan fazla sürüyordu sanırım. Otobüsten inince de yaklaşık 15 dakika yürüyorduk.. Anneannemin evini görünce hep içimi bir sevinç kaplamıştır.. Hele kendisini de uzaktan görünce içim titredi. Dünyanın en iyi insanlarından biriydi.. Bahçeyi süpürürken terlemiş yüzünü yeldirmesinin ucuna kurulayıp “hacım benim” diye sarıldı . Beni hep “hacım” diye severdi . ‘Aman da okula mı gidiyormuş benim kuzum’ derken dalda bir sonbahar kuşu öttü ve anneannem .. bak bak kuş da seni çok sevdi .. ‘ cicibey ’  , ‘cicibey ’ diye sesleniyor sana ..  dedi . Dikkat ettim kuş hakikaten ‘cicibey’  diyordu ve o kuş , kuşlar hala ‘ cicibey ’ diyorlar . İsterseniz rastladığınızda  dikkat edin size de diyecektir muhtemelen .. Anneannem  o gün kuşa tembih etmiş ., Hep böyle öt ., çok yakıştı sana da , oğluma da diye…iyiliğini incelik ,hassasiyet ve yaratıcılıkla süslemişti ... Nur içinde yatsın..

  İşte zaman yolculuğu … sadece ben mi yaptım yoksa birlikte miydik. Belkide bir film seyrettik. Benim filmimde benim tanıdığım insanlar sizin filminizde sizin tanıdığınız insanlar vardı . Ortak duygumuz bir sıcaklık hissi olabilir mi..?

 Anılarınız varsa ‘yaşlanmamış ,yaşamışsınızdır’… anılarınız varsa ‘anılacaksınız’ eminim

  Bıraktığınız ‘sada’  hoş olsun .

Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu Sayfa 0,121 Saniyede Yüklendi.