Tiyatro yaşamın aynasıdır... Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası >7 - DİĞER KÜLTÜR VE SANAT DALLARI > Sinema
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kilitli ForumUsta Yönetmenler - Steven Spielberg

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
terapist Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge

Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 1803
  Alıntı terapist Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Usta Yönetmenler - Steven Spielberg
    Gönderim Zamanı: 18.Aralık.2008 Saat 11:08

Sinemanın Klasik İsimleri – Steven Spielberg

Sinemanın%20Klasik%20İsimleri%20–%20Steven%20SpielbergFilm âleminin en tantanalı filmlerinden bazılarına imza atmış olan, belki de sinema dünyasının en tanınmış yönetmeni ile klasik isimler serimize devam edelim: Steven Spielberg. Çocukluk çağlarından beri film çeken, herhangi bir filmini vasat olarak nitelemeye kimsenin pek yanaşmadığı, fanteziden dramaya kadar her türe hakim bir usta o. Akademi onu boş yere iki Oscar ve bir de Ömür Boyu Başarı Ödülüne layık görmemiş…

1946 Ohio doğumlu Steven Allan Spielberg, soy ağacının dallarının Avusturya ve Macaristan’a uzanmasından dolayı Alman kökenli bir soyadına sahip. George Lucas, Martin Scorsese, Brian De Palma ve Francis Ford Coppola gibi büyük yönetmen arkadaşları gibi o da 1970’li yılların film okulu döneminde kendini geliştirmiş. Çok genç yaşlarında eline geçirdiği bir 8 mm kamera ile amatör macera filmleri çektiği yıllar çok geride kalmış ama bu hatıralardan bir kısmı “Er Ryan’ı Kurtarmak” filminin original DVD’sine eklenmiş olarak sinemaseverlere ulaşmış durumda.

21 yaşındayken çektiği kısa filmi “Amblin’” onu sinema dünyasına hafiften tanıtır gibi olduysa da asıl çıkışını Robert Altman’ın yardımı ile yapmış. Çeşitli TV şovlarında çalıştıktan sonra TV filmlerine geçiş yapmış. “Duel” bunların en ünlü olanı. Bu arada Brown Üniversitesi’ndeki İngiliz edebiyatı bölümünden üstün dereceyle 1999 yılında mezun olmuş. Çok önceleri kayıt olduğu ama bitiremediği California Devlet Üniversitesi’ndeki film prodüksiyon ve elektronik sanatlar eğitimini de tamamlamış.

Spielberg’in adamakıllı bir yönetmen olarak tanınmasını sağlayan ilk film, 1974 tarihli “The Sugarland Express” olmuş. Gişede çok ciddi bir başarıya imza atamasa da yapımcıların gözünde Spielberg’in değerini ve potansiyelini iyice artırması yeterli olmuş. Zaten şeytanın bacağını, belki de bu durumda kuyruğunu kırması için sadece bir sene geçmiş ve “Jaws”ı çekmiş. Büyük beyaz köpekbalığının sahillerde acımasızca kol ve bacak koparması üzerine kurulu bu dehşetli film, gişede de büyük başarı sağlamış ve yönetmenine sınıf atlatmış. Spielberg, aradan geçen bunca zamandan sonra Jaws’ın çekmekte en çok zorlandığı film olduğunu söylüyor.

Sinemanın%20Klasik%20İsimleri%20–%20Steven%20Spielberg“Jaws 2” ve “Superman” filmlerini yönetmesi tekliflerini reddeden Spielberg, 1977 tarihli “Close Encounters of the Third Kind”ı çekmek için kolları sıvamış. Küçüklüğünden beri aklında olan dünya dışı yaratıklarla ilgili bir film çekme hayalini böylece gerçeğe dönüştürürken, alanında kült olmuş bir filmi de kazandırmış sinema dünyasına. Ayrıca bu film ile ilk kez Oscar’a aday olmuş.

1979 tarihli “1941”, sinema eleştirmenlerinin daha hoşuna gidecek, entelektüel düzeyi yüksek bir film olma kapasitesine sahipken, beklediği tepkileri alamamış Spielberg. Yine de bu yüksek bütçeli savaş komedisi, sadık izleyicisinin çok sevdiği filmlerinden biri olmuş.

1981 tarihli, yine Oscar adaylığı bulunan “Raiders of the Lost Ark”ta George Lucas ile birlikte çalıştıktan sonra, 1982’de tüm zamanların en önemli filmlerinden biri olan “E.T”yi çekmiş. Yine uzaylı bir ziyaretçiden bahsettiği bu filmle kalpleri çalan yönetmen, Oscar adaylıkları bir yana, belki de dünyada en fazla hayranı bulunan 10 filmden biri haline gelmiş. Spielberg, en sevdiği filmlerinin başına “E.T”yi koyuyor.

 

Sinemanın%20Klasik%20İsimleri%20–%20Steven%20Spielberg1987 tarihli “Empire of the Sun”, eleştirmenlerin de yüzünü güldürmüş, savaş karşıtı yapısıyla en ciddi filmlerinden biri olmuş usta yönetmenin. Aralarda çektiği “Indiana Jones” filmleri ile macera ve aksiyon anlamında tatmin sağlıyormuş ne de olsa. Ama 1989 tarihli “Always” ile romantik sulara da geçiş yapmış bir ara.

90’lara gelindiğinde haliyle daha olgunlaşmış bir tarzın ürünleri ortaya dökülmeye başlamış. Ama yanlış anlamayın, iç karartıcı filmler çeker oldu demek istemiyoruz. Örneğin 1991’de “Hook”u çekerek Peter Pan’lı bir masala imzasını atmış. Zaten iki yıl sonra çektiği “Jurassic Park” ile de hayal dünyasının kapılarını ne kadar açtığını görebiliyoruz. Ama dinozorlar arasında dolaşmaktan biraz yorulmuş olacak ki bütün zamanların en etkileyici dramalarından birini çekmek için zaman kaybetmemiş. Yine 1993 tarihli “Schindler’s List”, Nazi zulmünü siyah-beyaz bir atmosfer ve insanı sarsan bir derinlik ile anlatarak yönetmene ilk Oscar ödülünü de kazandırmış. Ara verdiği dinozorlar alemine dönmekte gecikmeyen Spielberg, 1997’de “Jurassic Park”ın devam filmini yapmış.

Afrikalı kölelerin acılarına eğilen 1997 tarihli “Amistad”dan sonra, 1998’de çektiği “Saving Private Ryan” ile ortalığı birbirine katmış Spielberg. Fazla gerçekçi savaş sahnelerinin yoğunluğu ile mide sağlığını tehdit eder bir yapısı olmasına rağmen büyük bir savaş destanı olarak hak ettiği saygıyı görmüş ve yönetmenine ikinci Oscar’ını da kazandırmış film.

2000’li yıllara deneysel bir çalışmaya giriş yapan yönetmen, “A.I.: Artificial Intelligence”ta çocuklarını kaybeden aileye yapay zekaya sahip bir robot çocuğun iç paralayıcı öyküsünü etkileyici bir şekilde anlatmış. Bir başyapıt mı yoksa gereksiz bir çalışma mı olduğu konusunda farklı iki görüşe yol açan film, ne olursa olsun mutlaka görülmesi gereken önemli bir yapıt.

Sinemanın%20Klasik%20İsimleri%20–%20Steven%20SpielbergBunlara fazla kafasını takmayan yönetmen, hemen sonraki sene “Minority Report”u çekerek bu tarz işlere ne kadar hakim olduğunu bir kez daha göstermiş. 2002 tarihli “Catch Me If You Can” ve 2004 yapımı “The Terminal” ile komedi unsurunu filmlerine çok başarılı şekilde yediren yönetmen, 2005’te de “War of the Worlds” ile dünyaları birbirine düşürmüştü. Bu çok pahalı film ile gişeyi altüst ettikten sonra hiç dinlenmeden çalışmaya devam eden yönetmen, bu kez gerçek bir olaydan alınma öyküsüyle tüyleri diken diken eden “Munich” ile çıktı izleyici karşısına.

O kadar çok filmi var ki hangisini anlatsak bilemiyoruz. Ama aralarından bazıları kalbimizi çalmıştır: “Back to the Future” serisi başta olmak üzere “Men in Black”, “Gremlins”, “Twister” bunlardan birkaçı. Tamamı ise burada. Dört tanesi biyolojik olmak üzere yedi de çocuğu olan Spielberg, 1980 yapımı “Blues Brothers”da bir cameo rolüyle beyazperdede gözükmüş.

kaynakiştegenç

Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu Sayfa 0,082 Saniyede Yüklendi.