İklim değişikliğinden korkma nedenlerimiz.. |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
terapist
Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803 |
Alıntı Cevapla
Konu: İklim değişikliğinden korkma nedenlerimiz.. Gönderim Zamanı: 22.Şubat.2009 Saat 22:15 |
İklim değişikliğinden korkma nedenlerimiz.. “251 milyon yıl önce gezegende birdenbire öyle bir şey olmuş ki, canlıların yüzde 90’ı yok olup gitmiş. Sebebi, küresel ısınma. Belki büyük volkanik patlamalar, belki okyanuslardaki metan patlaması yüzünden... Bu değişiklik ve çöküş belki 20 yıl içinde olup bitmiş! Peki bu büyük kitle yok oluşu, kaç derecelik ısı artımıyla olmuştur sizce? Sadece altı derece! Ve birkaç on yılda olmuş! Kyoto Protokolü’nü de hazırlayan Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nde çalışan iki binden fazla bilim insanının, bu yüzyılın sonuna kadar dünya ısısının ne kadar artacağı ile ilgili tahminini biliyor musunuz peki? Altı derece! Üstelik, felaket tarihi yeni bilgilerle sürekli öne çekiliyor ve başka bilim kuruluşlarından, mesela Oxford Üniversitesi merkezinden, yüzyıl sonuna dek dünyanın on bir derece ısınabileceği tahmini de geliyor! Durum bu. Geri dönüşü olmayan noktaya hızla yaklaşıyoruz.” Ömer Madra Küresel ısınma, son yıllarda neredeyse her gün duyduğumuz ve kullandığımız bir terim haline geldi. Fakat küresel ısınmanın ne olduğu, nelere yol açabileceği ve nasıl engellenebileceği hakkında pek azımız bilgi sahibiyiz. Küresel ısınma, daha geniş bir kavram olan “iklim değişikliği”nin alt kollarından biri. Bugünkü kullanımında, dünya atmosferi ve okyanuslarının ortalama sıcaklıklarında, yakın zamanda ve kısa süre içerisinde görülen artışı ifade ettiği gibi, bu artışın insan etkinlikleriyle olan bağlantısını da belirtiyor. Son 50 yıldır ciddi biçimde saptanabilir hale gelip önem kazanan küresel ısınmanın temel nedeni, özellikle sanayileşen ülkeler tarafından atmosfere salınan çeşitli gazların sera etkisi yaratması olarak kabul ediliyor. Dünya iklimi, çeşitli dönemlerde doğal etkenlere bağlı olarak ısınma ve soğuma döngülerine girer. 20. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanan küresel ısınma etkisinin bu döngülerden biri olduğuna dair kimi görüşler olsa da, bu fikirlere pek itibar edilmiyor; çünkü görülen ısınmanın boyutları ve meydana geldiği süre kendiliğinden gerçekleşebilecek bir durumun hayli ötesinde. Dünyanın ısınma sistemi şu şekilde işler: Güneş ışınları yeryüzüne ulaşır ve bu ışınlar atmosfere yansır; fakat bazı ışınlar su buharı, karbondioksit ve metan gazının dünya üzerinde oluşturduğu doğal bir örtü tarafından tutulur. Böylece dünya yüzeyinin sıcaklığı dengede kalarak insan yaşamı için yeterli sıcaklık sağlanmış olur. Bu enerji dengesi baz alınarak yapılan hesaplamalara göre, dünyamızın atmosferi olmasaydı ortalama yüzey sıcaklığı –19 °C civarında olacak ve bütün yeryüzeyi buzullarla kaplı olacaktı. Hâlbuki yapılan ölçümler dünyanın ortalama yüzey sıcaklığının yaklaşık 15 °C düzeyinde olduğunu gösteriyor. İşte dünyayı insan yaşamına uygun hale getiren bu 34 derecelik sıcaklık artışı, atmosferde başta su buharı olmak üzere, karbondioksit ve metan gibi gazların meydana getirdiği “sera etkisi” sayesinde gerçekleşiyor. Ancak bu sıcaklık dengesini korunamaz hale getirme sürecine girdik bile. Peki, nasıl oldu da bu dengeyi bozmaya başladık? Özellikle sanayileşmeyle birlikte, insan faaliyetleri, sera etkisi yaratan gazların yoğun salınımına sebep oluyor ve bu gazların atmosferdeki yoğunluğu belirgin ve düzenli bir şekilde artıyor. Buna ek olarak fosil yakıt kullanımı, ormansızlaşma, şehirleşme, hızlı nüfus artışı ve toplumların tüketim eğilimlerindeki yükseliş gibi nedenler de bu “ek sera etkisi”ni tetikliyor. 1860 yılından bu yana tutulan kayıtlar, ortalama küresel sıcaklığın 0.7-0.8 °C civarında arttığını gösteriyor. Özellikle son 50 yıldaki sıcaklık artışı, insan hayatı üzerindeki fark edilebilir etkilerini göstermeye başladı. Önlem alınmadığı takdirde, 1990-2100 yılları arasında küresel sıcaklığın 1.4 - 5.8 santigrat derece kadar artacağı tahmin ediliyor. Bu artış dışarıdan bakıldığında bazılarımıza çok önemli görünmüyor olabilir. Ancak 2 °C’lik bir artış bile dünya nüfusunun yaklaşık yarısının susuz kalmasına neden olabilecek kadar tehlikeli. Küresel ısınma; iklim değişikliği, doğal canlı türlerinin yok olması, kitlesel göçler, susuzluk, ekonomik felaket gibi tehditleri bünyesinde barındırıyor iştegençeteşekkürler |
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |