Kendinize Haksızlık
Nereden Yazdırıldığı: Tiyatro yaşamın aynasıdır...
Kategori: 4- SİZE ÖZEL
Forum Adı: R.Sinan AKBAŞAK Yazıları
Forum Tanımlaması: Bakışın Yansımaları...
URL: http://forum.tiyatroterapi.com/forum_posts.asp?TID=1318
Tarih: 29.Mart.2024 Saat 10:12 Program Versiyonu: Web Wiz Forums 9.50 - http://www.webwizforums.com
Konu: Kendinize Haksızlık
Mesajı Yazan: terapist
Konu: Kendinize Haksızlık
Mesaj Tarihi: 19.Ağustos.2009 Saat 12:20
Kendinize Haksızlık
Yazar |
: SİNAN AKBAŞAK |
Yorum Sayısı |
: http://www.gazetebeykoz.com/haber/yazar.asp?yaziID=363#yorum - 0 |
Tarih |
: 19 Ağustos 2009, 11:38 |
Kendinize Haksızlık Genç
insanların arasına karışıp sohbet etmesini sever , çoğunlukla da
yaparım. Sıradan sohbetleri bile bir kültürel alışverişe dönüştürür
birlikte olduğumuz insanlardan almayı ve vermeyi başarmaya çalışırım…
Günümüzde pek makbul bir iletişim yolu olduğunu söylemek sanki çok
doğru değilmiş gibi… Sizi tanımayan insanlar kendilerinin sınava
alındığını düşünerek baştan tavırlı yaklaşıyorlar…Sizi tanıyan genç
dostlarınız ise ‘eyvah yine açık mı vereceğiz’ endişesini yaşıyorlar.
Ama pek çoğu artık sohbetin bir tamamlama olduğunun farkındalar ve
bundan hoşlanıyorlar.. Yazın farklı mekanlarda gençlerle bir araya gelebiliyorum.Bunlardan birinde yanımda ailece katıldığımız gurubun çocukları olan dört öğrencim ve onların da yakınları olan tanımadıklarla bir sohbet başladı…Çağdaş olmak diye başlarken ve güne nasıl
başladıklarını sordum.. Sabah uyanma sebeplerine getireceğim konuyu…
Hepimizin her gün bilgisayar başına oturduğu hep bir ağızdan
söylenirken, Bir genç feyse(!) giriyorum doooru (!) dedi . Bir diğeri
...Ben dondurdum . Çok meyl (!) geliyor. Bıktım açmıyorum , onun yerine
emesen (!) daha hoşuma gidiyor.. dedi. Kaç
kişinin ekli olduğu bir öğünme konusu oldu . Bu arada msn denilen
programı benimde çok severek kullandığımım ama sadece sekiz kişim
olduğunu söylemeye utandım..ne bileyim üç yüzlerden beş yüzlerden
bahsedilince ayıp geldi sekiz kişi… kişi arayışına girmeliyim... Konuyu değiştirmek için internetten hangi gazeteleri
okuyorsunuz..? Dedim en yakınımdaki kızcağız belirli belirsiz bir sesle
vat (!) dedi.. Bu cevabı alınca ki duymazdan gelmeyi yeğledim...
Herhalde iletilerinize bakıp bazılarına geri dönüşler yapıyorsunuzdur
diyordum ki herkes ileti kutusunda ne kadar biriktiğini , açmadıklarını
cevap vermeye kalksalar üç günün yetmeyeceği ben de üç yüz , bende beş
yüz olmuş gelenler... konuşmaları yapıldı...Ben şaşırmam bu tip
cevaplara … Israrla yapmayın çocuklar çağdaş bir genç insan sabah
birkaç dakika haberlere göz atmalı …İletilerine bakıp bazılarına
teşekkür mesajları atmalı, görüşemediği bazı dostlarının küçük notlarla
hatırını sormalı anlatımımı inatla hep sürdürürüm… de bu sefer bana bir
edebiyatçı adı söylesenize . Ama lütfen beğendiğiniz biri olsun ve
beğenme sebebinizi paylaşalım diyecek oldum...Cevap kargaşası
arasında duyduklarım magazine konu olmuş bir eh işte edebiyatçımız ‘ama
gerekçesi söylenemeden’ oldu..en sevdiğiniz şair dedim “o kadar çok var
ki” denildi..son okuduğunuz kitap ...dedim pek okuyamıyorum …favori
filminiz receppp …demediler de huhahauhohuhu şeklinde bir ses
çıkardılar..Hatta kızlardan biri oğlanlardan birinin ensesinin az
üstüne elinin dört parmak ucuyla tokat attı… Hala şaşırmadım… Dedim
ya ben gençlerle beraberim , Birlikteliğimiz bir süre sonra bunları
aşıp kendilerin kendilerini beğendiği seviyeye geliyor ama dışarıdan
bakanlar şaşkın doğrusu.. gençlerden birisi biraz da pırıltılı bir
çocuk ‘peki sizin en beğendiğiniz film hangisi’ dedi..Cevabım, Bizim
sinemamızda çok sevdiğim “Gönül Yarası “ aktörüm Şener Şen
, ama onun dışında mükemmel genç oyuncular olduğunu , filmi de
yönetmenin konu ve oyuncuları çok iyi buluşturup başardığını
düşündüğümü söyledim..Özgü Namal’dan , Dolunay Soysert’e , Okan Yalabıktan Ozan Güven’e mükemmel oyuncularımız var… Yönetmenleri özellikle Çağan Irmak’ı
unutmayalım ..Saymak ne kadar keyifli olur haydi sayalım dedim...Pek
çok genç insan adı geçti . Tabii ki arada ustalar unutulmadı.. Ama bir
iki şey dikkatimi çekti.. Gençler olayı , konuyu , anlatmak istenileni hatırlamaktan ziyade oyuncunun detaylarını
hatırlıyorlar yani kişiyi izliyorlar gibi geldi …Peki yabancı filminiz
sorusu da geldi..Tek bir filme veremem birinciliği dedim..Ruhlar evi’nde (House of Spirits) Meryl Streep oyunculuğunu ve Glenn Close , Jeremy Irons ve genç Winona Ryder le süslenen filmi çok beğendiğimi , Mutlu Noeller’in ( Joyeux Noél ) konusunu çok sevdiğimi.., Sefillerde (Les Misérables) Liam Neeson’u , Müzikallerde “Ray” ve Blues Brothers’i (Her ikisi de müzikal değil aslında..), Klasiklerdeki oyunculardan Richard Burton ve Frank Sinatrayı
çok beğendiğimi anlatırken delikanlılardan birisi “ama bir favoriniz
yok” demek gereğini duydu… açık yakalamışçasına... Hayır dedim ,
Binlerce eserde bir favori haksızlık olabilir . Benim bunlar en çok
aklımda kalanlar ama ilk aklıma gelenler değil… dedim... 16 yaşlarında
bir kızımız ; Ben Frank Sinatra’yı beğenmiyorum dedi.. Olabilir … beğenmeme hakkınız var… Hangi filmini seyrettin?... Hayır filmini seyretmedim ama
öyle dedi. Yani eleştirmenler öyle diyorlarmış. İşte şimdi şaşırdım ...
gerçekten şaşırdım...Hiç filmini seyretmedin ama beğenmiyorsun… Bu
haksızlık..ve hatta zalimlik… Konu hemen beğenilenler ve
beğenilmeyenlere dönüştü..Baktım müthiş uzmanlarla birlikteyim
faydalanayım diye kulak kesildim…Aman efendim o film olmamış , bu kız
şurada oynayamıyormuş… o araba öyle mi patlatılırmış…Bir daha şaşırdım
. Gençleri küçümsemişim galiba.. Neler de öğreniyorum.. Kültürel ve
teknik bilgimi güçlendirirken ; Çocuklar …Bütün bu anlattıklarınızı
dinleyebilirim ... Ama aktarma şekliniz yanlış.. Anlatıda olmamış
dediğiniz her olayı beğenmeme hakkınız var , ama asla olmamış
dememelisiniz... Bu çok yıkıcı olur O yüzden ‘beğenmedim’… hakkınızı
özgürce kullanın ama asla olmamış kelimesini hak olarak görmeyin
...Dedim... Demek zorunda kaldım .Ayrıca pek çok konu uzmanlık
gerektirir. Fikriniz olsa bile bilginiz yetmeyebilir…Zihin fukara olursa fikir ukala olur.Zihninizi zengin tutun. Çok kelimeyi yan yana koyarak fikir savunulmaz..unutmayın “En çok kelimeyi, en küçük fikre sığdırmayı maharet sanıyorsanız… değildir. Az kelimelerle anlatılan büyük olaylar vardır… Bir mürdüm eriğinin buğusunu siliyorum… Bir fırtına açılıyor ( Güven Turan ), Pencerenin dışında ağacın dalı…İncirinde rüzgar saklı. (Tuğrul Tanyol) gibi muhteşem örnekler hafızanızın süsü olsun... Bilgi edinmenin bir amacı toplumsal işlev ise diğer amacıda kendi iç yaşamını zenginleştirmektir.Lütfen bir sanat dalıyla uğraşın Sanat kişiliğin kurtuluşu ve mekanikleşen toplumlarda insana kişiliğini kazandıran , süsleyen bir kavramdır.
İnsanın düşüncesine duyarlılığını , değer ölçülerini ve davranışlarını
sokması zekasının sürekli gelişmesini sağlar ve yaratıcılığını
oluşturur. Bu oluşum sanatın çeşitlilik ve sınırsızlığının nedenlerini
de açıklar. Düşünce sizin benliğinizde , sizin duygularınızla
mayalanmaz ise farklı ; size özel olmaktan
uzaklaşıp , sıradan bir onaylama yada reddetme gibi basitleşir. Bu
yüzden sanat her daldaki öğretimin tamamlayıcısıdır. Fotoğrafla
ilgilenin . Halk ozanlarını dinleyin . Koleksiyon yapın . Size özel bir
şeyleriniz olsun . Yoksa sıradanlaşan hayat sizi içine alıp düz ,
renksiz , köşesiz şekilsiz bir şeylere çevirecek ... Böyle olmasın...
Bu haksızlık ...Kendinize haksızlık… dedim... onayladılar… Başları hıı
işaretini yaparken bakışları ‘yeter be amca amma da uzattın’ diyordu.
Bana mı öyle geldi acaba ...Belki de aslında
doğru söylüyor ama …diye başlayıp pek çok mazeretler sıralıyorlardı
kendilerine…Dedim ya… En çok kendileri kendilerine haksızlık ediyorlar… Kimsenin kimseye haksızlık yapmadığı bir dünyada yaşamak kendinize yaptığınız haksızlıkları engellemenizle mümkün olabilir.. Güzel ve sağlıklı bir yaşam dileklerimle… Sinan Akbaşak http://gazetebeykoz.com -
|
Cevaplar:
Mesajı Yazan: terapist
Mesaj Tarihi: 19.Ağustos.2009 Saat 12:45
Bilginize..
Joyeux Noël (Mutlu Noeller) http://www.imdb.com/title/tt0424205/ - http://www.imdb.com/title/tt0424205/
The House of the Spirits (Ruhlar Evi) http://www.imdb.com/title/tt0107151/ - http://www.imdb.com/title/tt0107151/
Les Misérables (Sefiller) http://www.imdb.com/title/tt0119683/ - http://www.imdb.com/title/tt0119683/
Ray (Ray) http://www.imdb.com/title/tt0350258/ - http://www.imdb.com/title/tt0350258/
The Blues Brothers (Cazcı Kardeşler) http://www.imdb.com/title/tt0080455/ - http://www.imdb.com/title/tt0080455/
Gönül Yarası http://www.sinematurk.com/film_genel/8574/Gonul-Yarasi - http://www.sinematurk.com/film_genel/8574/Gonul-Yarasi
Güven Turan http://%20tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BCven_Turan - http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BCven_Turan http://www.siirpenceresi.com/sairsiir/guventuran.htm - http://www.siirpenceresi.com/sairsiir/guventuran.htm
Tuğrul Tanyol http://%20tr.wikipedia.org/wiki/Tu%C4%9Frul_Tanyol - http://tr.wikipedia.org/wiki/Tu%C4%9Frul_Tanyol http://www.siirpenceresi.com/sairsiir/tugrul_tanyol.htm - http://www.siirpenceresi.com/sairsiir/tugrul_tanyol.htm
Dünya Sineması ( The Internet Movie Database) http://www.imdb.com/ - http://www.imdb.com/
Türk Sineması http://www.sinematurk.com/ - http://www.sinematurk.com/
linklerinden incelenebilir..
|
Mesajı Yazan: Misafir
Mesaj Tarihi: 19.Ağustos.2009 Saat 13:38
Anladıgım kadarıyla haklısın amcacım... Bende bir kac bir sey ekledim alıştım sayılır...
-------------
|
Mesajı Yazan: ilhana
Mesaj Tarihi: 19.Ağustos.2009 Saat 13:41
İnsanın yapacağı en kötü şeylerden bir tanesi "kendine haksızlık". Çünkü kendine haksızlık yapan insanların başkasına haksızlık yapması daha kolay.
Umarım bu güzel yazıyı okuduktan sonra kendine haksızlık yapanlar durup bir kez daha düşünürler.
|
Mesajı Yazan: Misafir
Mesaj Tarihi: 19.Ağustos.2009 Saat 13:53
Hocam yine herzamanki gibi çok iyi gözlemlemisiniz bizleri=) Bu yazıyı okurken kendimi gördüm.Konuşmalarımda düşüncelerimde ne kadar eksiğim olduğunu fark ettim.Gerçekten çok güzel bi yazı olmuş bende bundan sonra bu konularda daha dikkatli olmaya calışıcam
|
Mesajı Yazan: M.Yavrutürk
Mesaj Tarihi: 19.Ağustos.2009 Saat 16:09
Eleştirmenlere uyup Frank Sinatra'yı beğenmeyen gence,belki de tüm zamanların en iyi filmi olan 'İNSANLAR YAŞADIKÇA'yı(Frank Zinneman) görmesini,oradaki kendi küçük,yüreği büyük asiyi(Frank Sinatra) izlemesini tavsiye ederim.
|
Mesajı Yazan: M.Yavrutürk
Mesaj Tarihi: 19.Ağustos.2009 Saat 16:29
Pardon İnsanlar Yaşadıkça'nın yönetmenini yanlış yazmışım; Adı Frank değil ,Fred Zinemann
|
Mesajı Yazan: naturalist
Mesaj Tarihi: 19.Ağustos.2009 Saat 19:57
Yapılan onca güzelliği izledikten sonra birde yazılarınız doğrusu beni şaşırtmadı . Bilgi birikiminizin sunuşunu öylesine sevecen yapıyorsunuz ki bir çırpıda okunuveriyor . Bir nefesde izleniyor.Doğrusu çok keyif aldım . Bulunduğunuz (yazıyı yazmadan önce) toplulukta bence istisnai biriyle karşılaşmışınız . Frank Sinatrayı tanımıyor olabilirler ama sevmiyorum diyebilecek birirnin olacağını düşünmemiştim. Yinede en az bir kişi kendinde açık buldu ve muhtemelen izleyip araştırıp giderecek.(umarım) Yazılarınız akıcı, keyifli ve bence çok faydalı . İlk yazınızdaki "herkes elindeki enstrümanı iyi çalmalı" kavramını da daha 15 dakika evvel okudum. Çok hoşuma gitti . Siz enstrümanınızın virtüözü sünüz. Bu arada size yanıt yazarken dil kurallarına uyma konusunda çok heyecanlanıyorum.özen gösteriyorum. Aynı metni gazeteye de göndereceğim . Umarım hata yapmamışımdır. Sağlıklar diliyorum size,siz "ihtiyaç" sınız.
|
Mesajı Yazan: artrealy
Mesaj Tarihi: 19.Ağustos.2009 Saat 23:53
herkese Merhaba Ben bu yazıya başından sonuna katılıyorum.İlaveten
SinanHocanın yazılarını çok keyifle okuyorum.bana çok akıcı geliyor su
içer gibi okuyorum ellerine sağlık.İşin en iyi tarafı hem insanları
böylesi doğru gözlemleyip bağırıp çağırmadan örnekler vermesi hem her
örneği sanatla sanat eğitimiyle ilişkilendirmesi..ben ulu Ata'mın iki
deyişiyle bitirmek istiyorum
"Sanatkar, toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra alnında ışığı
ilk duyan insandır." ve "Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa
tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu
çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir."
başka söze gerek kaldı mı*
Ellerinize sağlık olsun , ruhunuz zaten sağlıklı.
------------- hayatı iyi insanlar sırtlar
|
Mesajı Yazan: oğuzhan
Mesaj Tarihi: 20.Ağustos.2009 Saat 00:04
Hocam haklı olduğunuz birçok nokta var.Türk gençliği nereye gidiyor? diye bir soru sorsak haftalarca gündemden düşmez.Teknoloji geliştikçe insanlar tembelleşiyor insanlar tembelleştikçe monotonlaşıyor örfümüz kültürümüz töremiz değişiyor.Bakın yine moralim bozuldu.Yine sinirlendim.Hocam elinize,yüreğinize,kaleminize sağlık.
------------- oğuzhan
|
Mesajı Yazan: terapist
Mesaj Tarihi: 20.Ağustos.2009 Saat 10:08
Merhaba Oğuzhan.. Ben bu yazıyı gençleri eleştirmek için yazmadım . Amacım önerilerde bulunmaktır. Herkes özellikle gençleri acımasızca eleştiriyor ama örnekler arasında kendisi olmuyor. Bu da "davranışlar sözcüklerden daha yüksek sesle konuşurlar" ilkesine aykırıdır. Un, şeker ve yağ verince helva yapılabilir ama yağ yerine su olursa tatlı lapaya dönüşür..hala yiyecek sayılabilir ama artık vasattır. Yani aldıkların verdiklerinle bağlantılıdır. Benim çalışmalarda sıklıkla yaptığımın sizleri küçük öğrencilerimle biraraya getirerek onların önlerine iyi örnekler koymak olduğunu ve senin de bu iyi örneklerden olduğunu bilirsin. Kişi kendini geliştirip hep daha iyi örnek olmak durumunda olmalıdır. UNUTMA MORALİ BOZULANLAR ÖNCE KAYBEDENLERDİR.
|
Mesajı Yazan: Misafir
Mesaj Tarihi: 20.Ağustos.2009 Saat 11:42
Hocam sizinle muhabbet etmek ne kadar keyiflidir bilenler bilir. Bizim bildiğimizi sandığımız şeyler, kimi zaman sağdan soldan duyduğumuz, yorumlardan etkilenerek hazırcılık yaptığımız, bildiğimiz sandığımız ve asıl ve yeterli açıklamayı duyunca " hım doğruymuş" sözünü söylemek biraz zor gelebilir insana. İşte bu konuda Kendimize Haksızlık ettiğimiz açıkça görebiliriz. Neden biz araştırıp, öğrenmedikte, hazırcılığa alıştık. Bilgiyi her zaman bizim bulmamız konusundaki çabalarınızı herkes biliyor ve bu sayede sizin öğrencileriniz ( biz çocuklarınız deriz ) Kendilerine Haksızlık etmemeyi öğrenmenin keyfini yaşıyor. Asıl leksiklik Bence İnsanın sizi Tanımamasıdır.
SEVGİ ve SAYGILARIMLA.
-------------
|
Mesajı Yazan: Misafir
Mesaj Tarihi: 20.Ağustos.2009 Saat 17:06
Herkese selam ekim 2008 den beri buralara göz atmamışım.(Mazeret yok) Gazetebeykozda yazınızı okuyunca bende birşeyler yazayım dedim.Aslında yazılacak çok şey var ama .."verdiğiniz kadar alırsınız" Bu doğru. Ben bana pek çok şey verilmesine rağmen elimin tersiyle ittiğimi ancak 20 li yaşların bir ikisini harcayınca anladım. veriliş şeklinde filan problem yoktu ama ben biraz ön yargıyla yaklaştım ailemin verdiklerine .beni kendilerine benzetmeye çalışıyorlar ben farklı kendine has birey olacam diye çaba sarfettim. öyle değilmiş şimdi anladım . iş işten geçmedi tabi şimdi elimden geleni yapıyorum ama arada kapanacak çok şey var zor mu olur imkansızmı bilmiyorum .Bildiğim hata yaptığım Bu yaşıma kadar kimseye iyi örnek olabildiğimi sanmıyorum kötüde olmadım ama bu da beni kurtarmaz. Anne olduğumda verdiklerimin alınabilmesi için bulabildiğim her yolu denemeye kararlıyım.
|
Mesajı Yazan: sekizekim
Mesaj Tarihi: 20.Ağustos.2009 Saat 17:40
Bende buraya gazetebeykozdan geldim.bir dostum iletyle bu yazıyı göndermiş.sinan akbaşak adını google dan bulup bu siteye ulaştım.Üye oldum gazeteye yazıyla ilgili yorum yazmıştım.her kelimesi zamanın ve yaşamın imbiğinden geçmiş süzülmüş ve süslenmiş bir yazı olmuş.okuyan herkesin faydalanacağı ve bir daha okuyp başkalarına göndereceği bir yazı olmuş bu iyi.Sonra sıra siteye geldi doğrusu çok kapsamlı çok özel özenli bir site bukadar amatör ruhla bu kadar ciddi işi başarmak sadece cesurların işidir.ülkemizin cesur insanlara ihtiyacı var..kimler kadar cesur olması gerektiğini söylememe gerek var mı?
|
Mesajı Yazan: yaren
Mesaj Tarihi: 20.Ağustos.2009 Saat 22:51
evet
İnsanlar kendilereine haksızlık yapıyor olabilir ama bunda başkalarının da etkisi olduğu bir gerçek.
Bizim yaşımızdakiler bazen bu kendimize yaptığımız haksızlığı ( kitap okumamayı, kendi kültürümüzden uzaklaşıp kabalığa özenmeyi) havalılık olarak tanımlayıp yüzsüz bir şekilde övüne biliyor.
Dilerim ki sizin bu yazınızı okuyan her genç gerçekleri görür
|
Mesajı Yazan: Misafir
Mesaj Tarihi: 20.Ağustos.2009 Saat 23:23
EN ACISIDA KENDİLERİNE HAKSIZLIK YAPTIKLARININ FARKINDA OLMAMALARI.BUNU BİR TARZ ZANNEDİYOLAR.
-------------
|
Mesajı Yazan: Misafir
Mesaj Tarihi: 24.Ağustos.2009 Saat 21:07
Hocam yazınızı her zamanki gibi okumaktan çok keyif aldım.Ve bir noktaya takıldım kaldım.Frank Sinatra'yı beğenmeyen genç... Takıldım,çünkü bu benim çok yakındığım
bir konudur.
-Bu yazarın en iyi kitabı şudur. -Okudun mu? -Hayır -Nerden vardın bu kanıya -Herkes öyle söylüyor
Birileri izliyor,okuyor,dinliyor,değerlendirmeler yapıyor.Birileri de sadece başkalarının değerlendirmelerini beyninde kopyalayıp yapıştırarak fikir sahibi oluyor.İnsanlar bu şekilde hiç bilmedikleri,görmedikleri,izlemedikleri şeyleri beğeniyorum ya da beğenmiyorum diyebiliyorlar.
Hiç bilmediğimiz konular hakkında sadece başkalarının yorumlarına dayandırarak fikir sahibi olmanın kendimize yapabileceğimiz en büyük haksızlık olduğunu düşünüyorum.
|
Mesajı Yazan: mgerdan
Mesaj Tarihi: 25.Ağustos.2009 Saat 09:41
Belki bir sohbet anı,belki bir köşe yazısı,göz ucuyla gördüğünüz bir isim,kulağınıza çalınıpda araştırdığınız bir müzik,isim...Aslında bambaşka şeylerle ilgilenirken bile insan neler keşfediyor.
Beğenip beğenmemek ayrı konu.Gerçekten o konu türününü en iyi örneğidir ama size hitap etmez ya da o anki ruh halinizle hiç farketmeyebilirsiniz de.Ama genel durum "herkes öyle diyor",kim onlar,herkes öyle diyorsa doğru o mudur tartışılır.
Ama önyargısız her türlü konuya açık olup,tüm lezzetleri tatmanın keyfi sanırım tartışılmaz.
Bir yazıda geçen bir şair adı,birkaç mısra belki size o evrenin kapılarını açacak.Belki hiç duymadığınız bir film,bir müzik sizi derinliklerine sürükleyecek.
Sağlıkla,sanatla iyi haftalar hepinize...
Tüm zenginliklere doğru yolculuğa....
|
Mesajı Yazan: Misafir
Mesaj Tarihi: 29.Temmuz.2011 Saat 23:23
Bir gün elimden tuttular.. Tiyatroya götüreceğiz seni dediler.. Oysa çocuklar bekliyordu mahallede top oynamaya, bir kişi eksik olmamalıydı.. 10 yaşında bir çocuktum, doğrusu ne anlardım tiyatrodan, belkide hakkında çok şey bilmeliydim. Nasıl bilebilrdim? Onca arkadaşım olacağını, nerden bilebilebilridim en insacıl ihtiyacım olan "duygularımı" paylaşacağımı... Nerden bilebilebilrdim aşık olacağımı... Bilemezdim, severek bir parça ezber yapabileceğimi, heyecanla tiyatro çalışmamızın olacağı günü iple çekeceğimi...Belkide sosyalleşeceğimi... Beni affedin bu paylaşımdan dolayı... Başlamıştı Sinan hocamın tiyatro çalışmaları, beni elimden tutup götürdüler, Sinan hocadan rica ettiler tiyatro çalışmalarına başlamam için.... - Çocuklara başlamaları için bir sınav yaptım dedi... Yani ben adaleti bozabilecek biriydim.. Onca istekli varolan öğrenci arasında torpile yer yok demekti.. Ama birini daha tiyatroya katmaktan geri durmadı aksakallı o sevecen insan... Ek konjandan bir yer açtı.. Seyirci olabilirdim çalışmalara.. Eğer ben istersem... O sene başlamadı tiyatro maceram, çocuklarına kefilsiz, imzasız, habersiz verdiği sözünde durdu... "Haklarını" ihlal etmeme izin vermedi. Ama tiyatrodan uzak durmamada izin vermedi.. Seyirciydim ilk başta... En kıymetli, en "gerçek" arkadaşlıklarım oldu.. Yıllardır hiç görmediğim ama yıllardır hissettiğim arkadaşlıklarım... Bugün bu teşekkür yazısını beni tiyatroya dahil ettiği için değil, hak yememeği, dürüstlüğü, kabul ediciliği yaşattığı ve o 10 yaşındaki çocuğu tüm doğruları uğruna dışlamadan ama ödünde vermeden hayata dahil ettiği için yazıyorum... Sonsuz teşekkürler ve saygılarımla...
-------------
|
|