Öğrenci evi
meselesi
Üniversite deyince akla dershaneler,
çözülen binlerce sorular, çimenlere yatmalar ve tabii ki öğrenci evi gibi
kelimeler geliyor (final, vize, ders gibi sözcükler nedense aklımıza gelmedi).
Tek tek düşündüğümüzde, yukarıdaki durum ve kavramların hepsi önemli olsa da
aralarından sıyrılan ve üniversite yaşamına damga vuran birisi var ki nice
muhabbetlere konu olmuş, hakkında şiirler yazılmış, şarkılar söylenmiştir. Evet,
konumuz öğrenci evleri.
Kurulum
Öğrenci evlerinin kurulumu için üç seçenek vardır. Bunlardan ilki, aynı okulu
veya birbirlerine yakın olan okulları kazanıp eve çıkan arkadaşlar tarafından
kurulanlardır. İkincisi aynı okulda okuyan ve yarı yılda ya da ilk yılın sonunda
beraber eve çıkmanın eğlenceli olacağını düşünerek bir ev tutan arkadaşlar
tarafından kurulur. Üçüncü seçenek ise internete ilan vererek ya da duvara bir
ilan asarak bulunan bir veya daha çok ev arkadaşıyla kurulan modeldir. Bu
modellerden ilki en uygunu gibi görünse de (“Uzun süreden beri arkadaşız,
birbirimizi tanıyoruz, iyi anlaşıyoruz” vs) bazen öğrenci evi meselesindeki en
zararlı tür olabilir. Ne de olsa biriyle iyi arkadaş olmak başka, beraber
yaşamak bambaşkadır. İkinci tür ev arkadaşlıkları da ilkinin takıldığı noktada
tıkanabilir ve sonu pek hoş olmayabilir, yine de derslere beraber çalışmak veya
çalışamamak gibi kendine has avantajları vardır. Kurulum aşamasındaki en riskli
seçenek üçüncüsüdür. İlanla bulunan biriyle eve çıkmak, deplasmanda Real
Madrid’le oynamak gibidir. Maçı kazanma ve mutlu olma şansı azdır, ancak söz
konusu maç bir kez kazanıldı mı diğerlerinden daha fazla keyif verir.
Kullanım
Yemek: Öğrenci evi deyince tıpkı
İngiltere örneğinde olduğu gibi insanın aklına kötü yemekler gelir. Ev
sakinlerinin başlıca besin kaynaklarını makarna ve patates oluşturur. Öğrenci
evlerinde (yazının geri kalan bölümünde Ö.E. diyeceğiz) altı aydan uzun yaşayan
herkes makarnayı 25 ayrı biçimde pişirmeyi, kabukların bir kısmını üstünde
bırakarak patates soymayı ve bulaşık sırası kendisine gelince “Abi yarın üç
vize, iki finalim var, bir de üstüne bu akşam doktora tezi yazmam gerekiyor”
demeyi öğrenir. Hazır bulaşık konusuna girmişken Ö.E.’lerin olmazsa
olmazlarından birinin de mutfak civarında görülen bulaşık dağları olduğunu
söylemek gerekir. Söz konusu bulaşıklar, evde temiz tabak - çanak kalmayıncaya
kadar yıkanmaz. Bir başka temizlik sebebi de ev sakinlerinden birine yapılan
aile ziyaretidir, bu durumların dışında Ö.E. sınırları dahilinde kayda değer bir
temizlik harekatı saptanamamıştır.
Genel Düzen:
Açıkçası Ö.E.’lerde genel düzen diye bir şey
yoktur. Periyodik temizlikler, onarımlar, düzenlemeler bu evlerin sınırları
içinde yasak olan şeylerdir. Bir Ö.E.’nin musluğu bozuksa emin olabileceğiniz
tek şey söz konusu musluğun iki yıl sonra da bozuk olacağıdır. Bir de Ö.E.’lerde
misafirlerin en çok duyduğu cümle “Kusura bakma ev biraz dağınık bugün”dür. Söz
konusu evlerin düzenli olduğu bir zamana ise henüz rastlanamamıştır. Öğrenci evi
meselesi
Gerekenler:
Standart bir
Ö.E.’yi oluşturmak için çok sayıda yatak gerekir. Ne hikmetse Ö.E.’lerde her
zaman ev sakinlerinden daha fazla insan bulunur ve bu insanların bir kısmı da
kalma konusunda ısrarlıdır. Ö.E.’lerin bir diğer olmazsa olmazı da salonun
ortasında bulunması gereken bir açıklıktır. Söz konusu açıklık olası partilere
ev sahipliği yapmakla kalmaz, Japon Kale Maç, Okey, King, Tabu gibi tonla oyunun
da zeminini hazırlar. Bir de ders çalışırken kullanılan kitap, not gibi
kalabalık yapan objelerin yayılabileceği bir alan oluşturması açısından da
önemlidir.
Eğlence:
Yukarıdaki maddelere bakıldığında Ö.E.’ler kâbus gibi görünebilir, ancak işin eğlenceli
tarafı tadılmadan Ö.E.’ler hakkında bir yargıya varılmamalıdır. Ö.E.’lerin
millî oyunu tabii ki King’dir. Üniversiteye gidip bu
güzel oyunu öğrenmeyen bir insan henüz saptanamamıştır. Bir deste iskambil
kâğıdıyla oynanan King, sabaha kadar süren bir
eğlence vaat etmektedir. Oyunun eve lazım olan (kola, makarna ya da patates
gibi) bir malzeme için oynanması ve ev sahiplerinin birleşerek misafire sürekli
oyundaki en büyük ceza olan Rıfkı’yı yedirmeleri adettendir. Öğrenci evlerinin
bir diğer eğlenceli kısmı da sabaha, hatta ertesi
akşama kadar süren muhabbetlerdir. Söz konusu muhabbetler dedikodudan futbola,
müzikten yemek kültürüne kadar büyük bir çeşitlilik gösterebilir. Yemekle ilgili
olan muhabbetler genellikle sabaha kadar açık olan bir dürümcüde sonlanır. Bir
Ö.E.’de bulunması gereken bir diğer alet de Playstation’dır. Düzenli olarak
yapılan Playstation turnuvaları yıl kaybetme nedenlerinin başında gelir.
Ders:
Ö.E.’lerin en büyük yararlarından biri beraber ders
çalışmak veya çalışamamaktır. Ders çalışmak için vizenin veya finalin bir gün
öncesine kadar beklemek değişmez kuraldır. Söz konusu gün gelip çattığında ders
çalışmak için uygun zamanın akşam saatleri olduğuna karar verilir. Saat yedi
gibi toparlanan ders konseyi tabii ki havadan sudan muhabbet ederek başlar işe.
Hava ve su muhabbeti tükendiğinde karınlar da acıkmış olur, bu durumda tabii ki
hep beraber yemek yapılmalı veya bir yerlerde yemek yenmelidir. Konsey eve geri
döndüğünde ise saat 9 buçuğu göstermektedir. Yemek sırasında, bir el King
atmanın kimseye bir zararı olmayacağı konuşulup karara bağlandığından, günün ana
konusu olan ders çalışmak biraz geriye itilir. King partisi saat 12 gibi
bittiğinde ise kimsenin ders çalışacak hali kalmamıştır. Ne de olsa bütün gün
yorulmuşlardır, ayrıca sağlam kafa için sağlam vücut gerektiğinden biraz daha
King oynayıp yatmaları gerekmektedir. Kısacası Ö.E.’lerde çok acil durumların
dışında ders çalışıldığı henüz görülmemiştir.
Ö.E’de en çok kullanılan cümleler: Top
5
1. Yine mi makarna? 2. Yatalım artık
yarın sınav var. (Yatana kadar en az 20 kere tekrarlanır)
3. Bu ev anne kokuyor. (Temizlik
zamanlarında) 4. Aliler aradı, geliyorlarmış. (Kaç kişi
olacakları bilinmediğinden her zaman çoğul olarak kullanılır)
5. Kusura bakma, ev biraz dağınık bugün.
iştegençe teşekkürler
|