"Küresel
ısınmayı durdurmak için 10/10/10'da iş başına, eylemceye" Ömer Madra'dan Sevgili Dostlar, Çok
ağır bir yıl geçirmekteyiz. Dünya fırın gibi oldu. Gezegenin tarihindeki en
sıcak 10 yılı, en sıcak 12 ayı ve en sıcak 6 ayı geride bıraktık. Yıl sonu
geldiğinde, muhtemelen gelmiş geçmiş en sıcak yılı geride bırakmış olacağız.
Dört bir yanda tüm sıcaklık rekorları kırıldı: Mesela Pakistan’da gölgede 53
derecenin üstünü gördük. Eh, evdeki fırının düğmesini de 53 dereceye
getirebiliriz pekâlâ, yemekleri ısıtmak için. Rusya bin yılın en yüksek
hararetiyle kavruldu, 15 bin insan sıcaktan öldü, yangınlar çevrede nükleer
tehdit yarattı, Sibirya tundralarında 1 milyon kilometrekare (Türkiye’nin
birbuçuk katına yakın) donmuş toprağın çözülmesi rekor hıza ulaştı, ülkede tahıl
hasatının üçte biri yandı gitti. Rusya’daki sıcak hava dalgası, insan kaynaklı
iklim değişikliğine bağlı olduğu bilim dünyasında tartışmasız kabul edilen ilk
felaket oldu… Pakistan’da meydana gelenler ise Kitab-ı Mukaddes’ten
alınmış sayfalar gibiydi: Ülkede bir Nuh Tufanı oluştuğunu söylesek abartmış
olmayız: Yer-gök suya kesti, gökyüzünün tüm suları Muson olup bu yoksul
insanların başına yağdı; ülkede devasa içdenizler peyda oldu, İndus nehri normal
hacminin 40 katına çıkarak taştı, bentlerini çiğneyip aştı. Ülkenin beşte biri
sulara gömüldü, 20 milyon insan evsiz barksız kaldı, tufandan etkilenenlerin
sayısı 40 milyona (Türkiye nüfusunun yarısından fazlasına) ulaştı! İşin fenası,
bu çağrının sizlere ulaştığı sırada felaketin ucu bucağı görünmüyordu.
Görünmediği gibi, belki daha da kötüsü yoldaydı: 72 bin çocuğun açlıktan ölmesi
an meselesiydi! Öte yandan, Kuzey Kutup bölgesinde deniz buzları
görülmemiş bir hızla eriyor, devasa buzdağları kopuyor, okyanusların
ısınmasıyla, mikroskobik canlı nüfusun çökmesiyle, denizlerde beslenme zinciri
hızla kopuşa doğru gidiyor, Latin Amerika’da, Rize’de rekor yağışlar dağ
yamaçlarını yerle bir etti, aşağıdaki evler ve insanları çamur deryasında silip
süpürdü. Afrika’nın yoksul ülkesi Nijer’de ise hem sel, hem kuraklık vardı:
Katmerli felaket, nüfusun yüzde 80’ini ve 400 bin çocuğu açlık ve kıtlığa mahkûm
etti! Gerisi de öyle gitti zaten: Doğu Avrupa’da, Keşmir’de, Hindistan’da,
Çin’de, Kuzey Kore’de, Vietnam’da taşkınlar, heyelanlar, seller sular ve
yangınlarla hayatları cehenneme dönen milyonlar vardı. Kısacası, herşey
eski bir bilim kurgu filminden çıkmış gibiydi: 7 milyar insan, haşin ve
tekinsiz, bilinmedik bir gezegenin üstünde kala kalmıştık ansızın. Küresel
ısınma tehdidi yoktu artık. Küresel ısınmanın kendisi gelmişti! Bütün bunlar
“olabilir” değildi, olmuştu. Gezegen, devrilme noktalarına çok yakındı. İklimin
kontroldan tamamen çıkması birkaç yılın meselesiydi artık. Ve biz,
hararetin tam ortasındaydık. Sıcak başımıza vurmuştu. Önce dehşetli öfkelenmenin
ve hemen ardından da sakince harekete geçmenin tam zamanıydı. Temiz havaya ve
içecek suya yeniden bizi kavuşturacak, canlılar âlemini koruyarak nesiller arası
eşitlik ve hakkaniyeti sağlayacak bir hareketi yaratmanın tam zamanı! Günümüzde
liderlerin, siyasetçilerin ve hükümetlerin uyguladığı enerji politikaları hem
yoksul ve güçsüz kitleler, hem de gelecek kuşaklar açısından korkunç
adaletsizliklere yol açıyor. Politikacıları harekete geçirmek için yıllardır
dünyanın dört bir yanında çağrılarda bulunduk, yüzbinlerce dilekçe yolladık,
milyonlarca e-mail attık, protesto ve gösterilerde bulunduk. Ama onlar yeterince
hızlı bir biçimde harekete geçemediler. Hatta, esas yaptıkları “yeşil badana”dan
ibaret kaldı. Yani, en yeşilcinin kendileri olduğunu söylediler, ama fosil yakıt
şirketlerinin özel çıkarlarına hizmet eden politikalardan başkasını görmedik
onlardan... Ama artık Yeter! Basta! Tamam! Bu
riyakârlıklara yeter deyip Küresel Isınma ve İklim Krizi konusunda ciddi
olduğumuzu göstermek için elimizde her türlü yeterli aracın bulunduğunu
göstermenin zamanı geldi. Gezegenin iklimini istikrara kavuşturmak,
küresel adalete ilişkin, ahlâki bir mesele. Bir mânevi sorumluluk. Kendimizi
hangi siyasî, ideolojik, dinî, etnik, kültürel gruba, partiye, topluluğa ait
hissediyor olursak olalım, farketmez – zerrece farketmez. Gençler, gençleri ve
dünyadaki diğer canlı türlerini destekleyen yaşlılar, bu harika gezegeni
koruyacak etkili bir politika belirlenmesi için önce birleşmek, sonra da
vargücümüzle bastırmak zorundayız. Artık şurası açıkça görülüyor ki, dönüşüm ve
hareket, ancak kamuoyunu oluşturan bizlerin birleşmesi ve bastırması ile mümkün.
Yani iklim krizine “zorunlu müdahil” olmamızla. 10/10/10 tarihini
takvimlerimize kaydediyoruz. 10 Ekim 2010 Pazar günü yaşadığımız her yerde
EYLEMCE var! Yani, http://350.org/ - 350.org
öncülüğünde hem dünya çapında bir sürü eylem yapıyoruz o gün, hem de
alabildiğine eğlenmeyi planlıyoruz aynı zamanda. Bando mızıkasıyla filan!
Ayrıca, bu küresel partide kendimizi hiç de yalnız hissetmeyeceğimiz kesin! Şu
çağrı mesajının yazıldığı sırada dünyanın 130 küsur ülkesinden 1400’den fazla
“eylemce” yapılacağı kayıtlara geçmiş durumda. Yaratıcı çözümler
peşindeyiz: Yerel, yavaş, yatay. Yerel: yani küçük, ama evrensel ve dayanıklı
direniş odakları; Yavaş, yani usulca ama hemen ve hızla yürütülen eylemler;
Yatay, yani asla bir merkezden değil, web’i de kullanarak fotoğraflarla, fıkra
ve hikâyelerle, videolarla, müziklerle, kol kola, omuz omuza, diz dize bir
örgütlenme biçimi... Evet, çok ağır bir yıl geçiriyoruz. Ama 10 Ekim
Pazar günü birlikte çalışırsak, birlikte eylem yapar, birlikte eğlenirsek, o
günü yılın en iyi günü haline getireceğimiz kesin. Hele, bir de bütün bunları
doğru dürüst yapabilirsek, o zaman deli gibi ihtiyaç duyduğumuz siyasi çözümlere
doğru da dev bir adım atmış olacağımızın garantisi var. Daha iyi, daha zengin,
daha demokratik bir sivil topluma ve daha iyi bir yaşama doğru atılmış büyük bir
adım! Öyleyse, 10/10/10’da buluşmak üzere, Sevgiler, saygılar,
selamlar, Bilgi için: http://www.350hemensimdi.org/ - www.350hemensimdi.org İletişim: mailto:kureseleylemgrubu@gmail.com - kureseleylemgrubu@gmail.com NEDEN “350” VE NE
ISTIYORUZ? Bilim insanları ve iklim uzmanları, artık atmosferdeki
karbondioksit miktarının güvenli üst sınırının milyonda 350 parçacık olması
gerektiğini söylüyor. Atmosferdeki mevcut karbondioksit miktarı ise
milyonda 392 parçacık ve her yıl yaklaşık 2 ppm artıyor. Bu oran güvenli sınırın
çok üzerinde!!! Hatta bilim insanları, 392 ppm’in gezegen tarihinin en yüksek
değeri olduğunu söylüyorlar. Şu an uçurumun kenarında bulunuyoruz, atmosferdeki
karbondioksit miktarı hızlı bir şekilde milyonda 350 parçacığa inmezse bu yıl
içinde iklim değişikliğinden kaynaklanan felaketler, önümüzdeki yıllarda daha da
artarak devam edecekler. 2007 yılında Hükümetlerarası İklim Paneli’ni
oluşturan bilim insanları, iklim değişikliği konusunda harekete geçilmezse
yaşanılacak senaryoları raporlarında sıraladılar. Bu raporlarda 2020 yılında
öngördükleri buzul erimelerini, şimdilerde yaşıyoruz. Okyanusta bir çok ada
önümüzdeki bir kaç yıl içinde sular altında kalacak ve o insanların bin
yıllardır var oldukları topraklar artık ‘yok olacak’. Yani, biz ne kadar
görmezden gelmeye çalışsak da gezegen çanlarını bugün bizler için
çalıyor! Bu yüzden 350 için şimdi harekete geçmezsek, yarın çok geç
olabileceğini görüyoruz. Bu yüzden 10 EKIM 2010 yani 10/10/10 günü dünyanın geri
kalan 130 ülkesindeki milyonlarca insanla birlikte gezegeni kurtarmak için ‘İş
Başına’ geçiyoruz!! NE YAPIYORUZ? · 10 Ekim 2010
tarihinde dünyanın binlerce yerinde aynı anda yapılacak bir “eylemce”nin bir
parçası olmaya çalışıyoruz. · Amacımız, iklim değişikliğini durdurmak
için yapılacak çok şey olduğunu göstermek. Bu nedenle sloganımız “Küresel
Isınmayı Durdurmak İçin ‘İş Başına’ Partisi”. · Bu eylem belli bir
merkezi olmadan, bir ağ şeklinde örgütleniyor. Herkes bulunduğu yerde, kendi
grubu ve çevresiyle iklim değişikliğinin çözümüne ilişkin yaratıcı eylemler
örgütleyecek. Bu eylemi öneren ve yaygınlaştıran http://350.org/ - 350.org , atmosferdeki CO2 düzeyini bilimsel olarak güvenli
düzey olan milyonda 350 parçacıkta sınırlamayı öneren bir hareket. ·
Biz de http://350.org/ - 350.org ile işbirliği halinde
http://www.350hemensimdi.org/ - www.350hemensimdi.org
sitesi üzerinden Türkiye’deki 10/10/10 eylemcelerini yaygınlaştırmaya ve
birbiriyle iletişim içinde tutmaya çalışıyoruz. · Bu yaratıcı ve
eğlenceli eylemleri 10 Ekim’e kadar üretmeye başlayacağız ve 10 Ekim’de
Taksim’de bir araya gelip birlikte eylemimizi yaparken bu çalışmaları da
paylaşacağız. · 10 Ekim 2010 günü de Taksim’de aslında iklim adaleti
isteyen insanların hiç de az olmadığını ve iklim değişikliğine çözüm olabilecek
yüzlerce politikanın mümkün olduğunu gösterecek bir büyük müzikli, organik
yemekli, bisikletli, danslı ama hepsinden önemlisi ‘iklim değişikliği konusunda
harekete geçmeye kararlı’ bir EYLEMCE yapacağız. · Saat 15.00’de
Galatasaray’dan başlayıp Taksim’e kadar müzikli, eğlenceli bir yürüyüş
yapacağız. Ardından Taksim Gezi parkında saat 16.00 ’de şenliğimiz,
sergilerimiz, konuşmalarımız olacak. · Ama 10 Ekim’deki tek eylemce
Taksim’de olmayacak. Siz de yaşadığınız kentte yapacağınız 10/10/10 eylemini
bize haber verebilirsiniz. Böylece yapılan eylemlerin bütün dünyaya ulaşmasını
sağlayabiliriz. · Yapılacak eylemler iklim değişikliğini durdurmak
için hem yurttaşların, hem de hükümetlerin yapması gereken şeylere dair
olabilir. Ulaşım, enerji, tarım, ekonomi politikalarında neler yapılmalı? Toplum
nasıl örgütlenmeli? Nasıl yaşamalıyız? Amacımız sadece küresel ısınmayı durdurma
çağrısı yapmak değil, aynı zamanda olumlu örnekleri sergilemek ve yaratıcı
önerilerde bulunmak. Dünyanın çeşitli yerlerinden örnekleri http://www.350.org/ - www.350.org ve http://www.350hemensimdi.org/ - www.350hemensimdi.org
sitelerinden görebilirsiniz. · 10 Ekim’e kadar çalışmalarınızı, fikir
ve önerilerinizi, eylem ve etkinliklerinizin fotoğraflarını bize ulaştırırsanız
http://www.350hemensimdi.org/ - www.350hemensimdi.org
sitesinde yayınlayabiliriz. · 10 Ekim’e kadar organizasyona doğrudan
katılmak için de lütfen mailto:kureseleylemgrubu@gmail.com - kureseleylemgrubu@gmail.com adresinden bizimle iletişime
geçin.
teşekkürler Müge
|