AYŞE
Yazan: R.Sinan AKBAŞAK
Yaş grubu aralığı:12 - 15 MELİS: 12 yaşında
TÜLAY:
12 yaşında DİDEM: 12 yaşında
CÜNEYT:
12 yaşında HAZAL: 11 yaşında
Piyes sabit mekanda oynamak zorunluluğu
olmadan ve günümüzde geçecek şekilde planlanmıştır. Bir evin bahçesi, sınıf ya
da bir evin bölümünde oynanabilir. Oyuncuların bildiği ve her zaman geldikleri,
vakit geçirdikleri bir mekandır.
Seyirciye karşı oynanacak şekilde başlar.
MELİS- Merhaba
Arkadaşlar! Kulübümüze hoş geldiniz. Burası
bizim
dünyamız ve biz çağırmadıkça buraya büyükler giremiyor; dolayısıyla onların
kuralları giremiyor. Peki, biz burada kuralsız mıyız? Yooo ! Asla. Bütün
kurallar var ve geçerli, ama en keyiflisi o kuralları biz koyduk, mesela; burayı
her zaman temiz tutuyoruz
CÜNEYT-: Sesimiz kimseyi rahatsız etmiyor, hatta burada
olduğumuzu bile bilmiyorlar.
TÜLAY-- Burada istediğimiz espriyi yapıyoruz
DİDEM- Bu kuralları bir daha gözden geçirsek diyorum
MELİS- Neyse arkadaşlar kendimizi bir
tanıtsak diyorum
TÜLAY-
- Evet gurubun as elemanı olarak...
MELİS- Ben Melis
buradaki en büyük benim aslında Cüneyt’le
sadece ay
farkımız var bir abim var ve beni dehşet seviyor beni herkes seviyor ben
muhteşemim evimin gülü kulübün…
TÜLAY-
- Bülbülü
MELİS-Alay etme lütfen. Bülbül gibi sesim
olduğunu çok iyi dans ettiğimi
herkes
biliyor
TÜLAY- -
Efendim reklamlardan sonra bendeniz Tülay Gördüğünüz gibi çok güzelim. Biraz
sakar olduğumu söylerlerse de aldırmayın. Muhteşem üç kız kardeşin en küçükleri
ve en akıllılarıyım. Gülay ablam da güzel ama biraz saf yani temiz kalpli… Her
söylenene inanıyor şimdi karşısına geçip demin elli ayaklı adam gördüm deyin
yaa nolur bana da gösterin diye yalvarır.
Küçükken anneme seslenmiş. Anne anne otuz dokuzdan sonra kaç gelir diye
annem kırk deyince avazı çıktığı kadar yetişiiiiiin burada kırk ayak vaaaaaaaar
diye bağırmış
MELİS- Burası
aslına bakarsanız Hazal` ın dedesinin çocukluğunun ve gençliğinin geçtiği yer.
Son yıllarda kimse kullanmadığı için biraz bakımsız kaldı ama bizim
kullanmamıza izin verdiler.
Hazal:
Yazın olmasa da kışın burada vakit geçirmek çok keyifli. Bu arada hazal benim
ben en küçükleriyim şimdi başka ne desem ki en iyisi neyse beni nasıl olsa
zamanla tanırsınız.
DİDEM- Ben de Didem.. Ben de üç kız kardeşin en
küçüğüyüm. Ablalarımı çok ama çok severim… Onlardan çok şey alıyorum… Nakit
olarak tabii… Bu arada balık burcu olduğumdan acayip sanatçı ruhlu ve çok
romantiğimdir
CÜNEYT- Ben Cüneyt
lakabım cücü yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim.
MELİS- En
önemlisi kendimizi ve koşullarımızı çok etraflıca gözden geçirdiğimiz bir yer
burası. Bazen kendimizi gözden geçirip eleştiriyoruz, bazen bizim
dışımızdakileri. Belki de çoğunlukla ailemizi. Aslına bakarsanız en çok
istediğimiz; bir gün büyüklerimizi filan buraya toplayıp şööyle etraflıca bir
değerlendirme yapmak...
TÜLAY- Bunun
olacağına inanmıyorum ya... Hey Cücü!! Turnuvayı kazandığın için tebrik ederim
DİDEM- Evet Cücü tebrikler!
Birlikte: Bravo.. Bravo.. Bravo..
MELİS- Ne
turnuvası kazandın Cücü, söyler misin?
CÜNEYT- Tek
Erkekler Basketbol Şehir Turnuvası... 200` den fazla katılımcı vardı.
HAZAL- Cücü çok iyi bir sporcu, Didem’de öyle,
Melis ise akıllı , Tülay- çok
popüler... peki ben hangi konuda iyiyim ?
TÜLAY- Hey
Hazal! En iyi arkadaşını kaybetmiş gibi ne düşünüyorsun?
HAZAL- Ondan daha kötüsü...
MELİS- Arkadaşını
kaybetmekten daha kötü ne olabilir ki?
HAZAL- Hiç kimse tarafından bilinmemek...
MELİS- Neden
hiç kimse diyorsun ki? Sen özel bir insansın,
bunu biliyorsun...
HAZAL- Benim hiçbir özelliğim yok.
MELİS- Bu
doğru değil Hazal. Herkesin bir özelliği vardır. Aslına bakarsan bugün burada
toplanma nedenimiz de bu
TÜLAY-: Nasıl yani?
MELİS- Geçen
pazartesi okula geldiğimizde Ayşe` nin sırasının boş olduğunu gördük. herkes
birbirine Ayşe` nin
nerede olduğunu soruyordu.
Aslına bakarsanız o güne kadar Ayşe ` nin varlığını da fark
etmemiştik. Öyle ilginç ki, varlığını fark etmediğimiz kişinin
yokluğunu farkettik.
Ne yalan
söyleyeyim bu düşündüğümden utandım. Sonra öğretmenimiz
söyledi. Ayşe ` nin babası hafta sonunda bir trafik
kazası geçirmiş. Ailesi, o
hep birlikte hastaneye koşmuşlar.
DİDEM- Nerede geçirmiş?
MELİS- Mersin yakınlarında… Ayşe’nin babaannesiyle
dedesi Mersinliler
HAZAL- Bir şey olmuş mu?
MELİS- Maalesef
babası ölmüş bundan sonra Mersin`de yaşayacaklarmış. Yani Ayşe bir daha buraya dönemeyecek.
MELİS- Ailesinden
birileri gelip eşyaları götüreceklermiş. Üzüldük... Aslına bakarsan çok
üzüldük... Şimdiye kadar hiçbir arkadaşımızdan böylesi ayrılmamıştım. Belkide onu bugüne kadar fark etmediğimiz
için, üzüldük. Öğretmenimiz:
“ Şimdi sizlerden bir şey yapmanızı
istiyorum: Hepiniz eve gidince arkadaşınız Ayşe`ye bir mektup yazın; bugüne
kadar söylemediklerinizi, belki de düşünmediklerinizi yazın “dedi
Okuldan çıkıp eve geldim ve anneme koştum : “ Ama ben ne yazabilirim ki?
” dedim. Annem biraz düşünüp
cevap verdi:
“ Neden Ayşe`nin ne kadar özel bir
insan olduğunu ve özleyeceğini yazmıyorsun? ”dedi
DİDEM- Gerçekten
çok hoş annen haklı
MELİS- Ben de
anneme hak verdim, ama böyle bir şeyi daha önce yaşamadığım için ne yazacağımı
bilmiyordum... Yani iki üç gündür bir şeyler yazabilmek için .......
HAZAL- Bakın bir gün benim başıma çok
ilginç bir şey geldi :..
Birlikte- Susar mısın? Daha anlatıyordu. Araya girme çok ayıp!
HAZAL- Ama duralayınca ben bitti sandım.
MELİS- Hayır
bitmedi. Bir an, o dakikaları yeniden yaşadım. Neyse ne diyordum arkadaşlar..?
DİDEM- Ne kadar özel olduğunu düşünüyordun...
MELİS- Evet
bugün tekrar masamın başına geçtim, kağıtları hazırladım, kalemi aldım, derin bir iç çektim sonra bir daha iç
çektim ve sonra hatırlıyor musunuz sizleri çağırmıştım.
TÜLAY-:
Hııı.. Demek onun için buradayız. O zaman bu konuyla ilgili bir toplantı
yapalım toplanın toplanın.
HAZAL- Bir dakika bir dakika ( koşarak dışarı çıkar ve birkaç topla geri döner) alın bunları
Birlikte…. N’oluyor?
HAZAL- Tülay toplanın demedi mi? işte
hepinizin bir topu oldu
MELİS- Arkadaşlar
bırakın sululuğu Ayşe’den bahsedeceğiz.
DİDEM- O.. O aslında biraz şişman ....biraz da kısa
boyluydu. bir sürü de çilleri olunca,
çok da güzel gözükmüyordu.
TÜLAY- Müzik,
sanat ve spor açısından özel yetenekleri de yoktu.
MELİS- Bir
dakika arkadaşlar ne oluyorsunuz yahu! Yani ben birlikte oluşturalım, güzellikleri yakalayalım derken nelerden
bahsetmeye başladınız. Siz ters anladınız galiba...
DİDEM- Ayşe`yi özel yapan bir şeyler olduğunu sanmıyorum.
MELİS- Didem
bunu nasıl söylersin? Her insanın bir özelliği vardır. Herkes bu hayatta bir rol alır ve bu rolü kendi tarzı
ile oynar. Ayşe de bu rolü alanlardan biri...
DİDEM- Bak haklısın galiba Ayşe benim
voleybolda takım arkadaşımdı . Çok kötü bir oyuncuydu ama
herkes onu takıma almak için yarışırdı. Çünkü bir sayı kazandığımızda ilk bağıran,
kötü bir şey olduğunda ilk yardıma koşan oydu.
CÜNEYT- Ne
demek istediğini anlıyorum. Bir gün sınıfta iki grup oluşturmuş sessiz sinema
oynuyorduk. Benim yaptığım bir hatadan dolayı biz kaybettik, herkes bana
kızgınken o geldi ve “ Hey Cücü neden doğru bildiğin 6 isim yerine,
yaptığın bir yanlışı dert ediyorsun. ” dedi.
Düşününce onun doğru söylediğini anladım. Ve o gün kendimi daha iyi hissetmemi
sağlamıştı.
TÜLAY- Ben de
aynı fikirdeyim. Geçen hafta bütün sınıfın önünde bir
konuşma yapacaktım.
Kağıdımı hazırlayıp konuşmayı tamamladım. İyi bir sunu olduğunu düşünüyordum
ama sonunda baktım beni dinleyen bir tek Ayşe kalmış. Ve tebrik eden tek insan
Ayşe oldu.
HAZAL- Ben de bir şey
söylemek istiyorum.
TÜLAY-
Senin Ayşe`yi tanıdığını
bilmiyordum.
HAZAL- Bırakın da konuşayım arkadaşlar... Sınıfımızın kermesinde
herkes bir
şeyler getirip satacaktı. Benim hiçbir şey yapma şansım yok. Çünkü… Ailemde
herkes çalışıyor neyse... Ayşeler biliyorsunuz; anneannemlerle aynı binada oturuyorlar.
Mevzu orda mı geçti bilmiyorum ama Ayşe sabahleyin iki kavanoz kurabiye ile geldi.
Ve bunlar sizin kermesiniz için, al sen götür deyince ne kadar mutlu olduğumu
anlatamam. Aslına bakarsanız çok da utandım. Demin ondan bahsederken de bu olayı
anlatmalıyım dedim
MELİS- Arkadaşlar
neler yazacağımı kafamda toparladım.
Tabi...
Çok
yardımınız oldu. Şöyle başlayacağım:
Sevgili Ayşe, Sen gerçekten çok nazik bir
arkadaşımızdın. Hiçbir zaman kötü sözler
kullanmazdın, kendimizi kötü hissettiğimizde iyi şeyler söyleyerek moral verirdin,
bana ve arkadaşlarıma nasıl davranmamız gerektiğini öğrettin. Seni tanıdığımız
için hepimiz çok şanslıyız. Çünkü sen gerçekten çok özel bir insansın. Arkadaşlığımızın kattıklarını hiç bir zaman
unutmayacağız. Acına hissediyor ve paylaşıyoruz… Dileğimiz ileriki yıllarda tekrar bir araya
gelebilmek… Tüm sevgilerimizle…
Evet arkadaşlar böyle
yazmak istiyorum. Bence hepimiz her insanın özel olduğunu anladık.
Belki de bu öğrendiğimiz, Bizlerin de
özel birer insan olduğumuzu fark ettirdi.
DİDEM- İlk olarak arkadaşımızı değerlendiremedik.
Çünkü aklımız derste başarı, sanat, spor, müzik gibi çok gözüken dallara gitti
bu da Ayşe`nin hiçbir özelliğinin olmadığı düşüncesini ortaya attı. Halbuki
biraz akılcı düşünebilseydik her insanın muhakkak bir özelliği olduğunu hele
Ayşe gibi sesiz sakin insanların bir çok gizli özelliği olduğunu bulabilirdik.
MELİS-
Hiçbir şey için ani düşünüp hemen karar vermemeli bunu sizlerle paylaştığım iyi
oldu ( eeeeeeee bu gün ne yapıyoruz
cümlesi eklenerek dansa veya müziğe bağlantı yapılabileceği gibi bu eklenti
çıkarılarak oyun bitirilebilir…)
SON
Bu piyes
yazarın ‘Oyun Evi’ adlı oyununun özel düzenlenmiş bir bölümüdür. Bahsi geçen
oyun ülkenin pek çok sahnesinde yıllardır oynamaktadır.
Oyun tüm
isteyenlerce sergilenebilir. Müzik, dans eklemek, mekanı değiştirmek mümkündür.
Metinde değişiklik yapılmamalı ve etik gereği yazarın ismi zikredilmelidir.
Sinan Akbaşak
çocukların faydalanmasına yönelik tüm oyunlarını hizmete verme ya da kişiye,
guruba özel oyun yazma taleplerini değerlendirebilmektedir.
http://www.tiyatroterapi.com/ -
mailto:tiyatroterapi@gmail.com -
|