Nereden Yazdırıldığı: Tiyatro yaşamın aynasıdır...
Kategori: 4- SİZE ÖZEL
Forum Adı: R.Sinan AKBAŞAK Yazıları
Forum Tanımlaması: Bakışın Yansımaları...
URL: http://forum.tiyatroterapi.com/forum_posts.asp?TID=2147 Tarih: 20.Nisan.2024 Saat 04:09 Program Versiyonu: Web Wiz Forums 9.50 - http://www.webwizforums.com
Konu: Sahip olmak yeterli mi?Mesajı Yazan: Sinan
Konu: Sahip olmak yeterli mi?
Mesaj Tarihi: 21.Temmuz.2017 Saat 09:44
Sahip olmak yeterli mi?..
Yazar
https://ozgunhaber.com.tr/author/sakbasak/ - Sinan Akbasak
Pek çok şeye sahibiz, ancak sahip olduklarımızın kullanılması da önemlidir.
Kütüphaneler yaparsınız ancak insanlara okumayı öğretmezseniz anlamı
olmaz, ilaveten okumayı öğrenmiş olmakla kütüphane kullanabilmek çok
farklıdır.
Müzelerde, sergilerde amaç sadece görselliktir. Dokunulmaz fotoğraf çekilmez
Yollar yapıyoruz ama insanlara güvenli ve saygılı araç kullanmayı öğretemiyoruz…
Lüks evler siteler yapıyoruz ama komşuyu rahatsız etmeden yaşamayı öğretemiyoruz.
Toplu taşım araçlarımız bolca var neredeyse olmadık yer çalışılmadık
mahalle yok ama beklerken sövebiliyor binince de sahibi kesilip tüm
diğer kullanıcılara böcek muamelesi yapabiliyoruz…
Gazete okuma alışkanlığımız yok; Bunda gazetenin payı da çok elbette…
Bir taksici kendisine verilen adresi bulmak zorundadır da bizde öyle bir alışkanlık yoktur.
Ticaret yapan bütün kurumlar size iyilik, yapıyor durumundalar. Çok
kolay; Yok… Olmaz… Beni ilgilendirmez… Diyebilmekteler. Kamuda da
durum farklı değil. Bedelsiz de olsa ki genelinin bedeli vardır…
Yapılan işlerin devletin görevi, yapanın görevli olduğu unutulur,
‘Olmaz… Git… Yarın gel’ leri duyuveririz…
Örnekleri artırılabiliriz, acaba biz yaşamayı başka bir deyişle hayatı kullanmayı mı bilmiyoruz.
Aslında bu bir soru değil ‘Tespit’tir.
Evet, biz yaşamayı bilmiyoruz. Çünkü yaşamanın temeli eğitimdir biz bu konuda özenli değiliz. Eğitmeden öğretmeye kalkıyoruz…
Eğitimde temel örnek olmaktır. Öğretmede temel göstermek söylemek
anlatmaktır. Fark edeceğiniz gibi ilkinde sistem zordur ama hatasız
işler, iyi örnek olursanız iyi sonuç alırsınız. Kişinin muhtemelen
çocuklarınızın tüm yaşamından sorumlusunuzdur ve bu sonuç sizi doğrudan
ilgilendirir… Kaçma, mazeret üretme şansınız yoktur. Bu yüzden eğitimin
temel sorumlusu ailedir.
İkincisinde bir bilgi aktarma yani işini yapma söz konusudur. Büyük
oranda başarılıdır ancak göreviniz program sınırlarındadır. Öğretme
işinin görevlisi vardır, sorumlusu devlet çatısı altında bakanlık, ‘Mili
Eğitim Bakanlığı’dır. Gördüğünüz gibi adı eğitim bakanlığı ama bence
öğretim bakanlığı denmelidir. Kurslar ve dershaneler ‘Bizim işimiz
öğretim, eğitim değil ‘demekteler…
Neticede eğitimin öncelikli ama öğretimle birlikte olması gerektiğini
söylüyorum. Çünkü ben bir eğitimciyim. Sistemimin adı Tiyatroterapi…
Görmeyi, duymayı, fark etmeyi, sorgulamayı yani öğrenmeyi öğretiyorum.
Sakın kendimle çeliştiğimi düşünmeyin. Tiyatro size bilgi aktarmaz
gösterir, örnekler sunar. Alır ve saklamaya kalkarsanız yorumlarınızı
ekleyerek depolarsınız. Artık size aittirler. Bu yüzden temel
enstrümanım tiyatrodur. Biraz daha detaylı açıklayabilirim. Tiyatro
‘Bilim’dir ve yaşamdaki her şeyi barındırır.
Görmeyi derken gördüğünüz her şeyin sesini, özünde anlattıklarını
dinlemeyi, müziği dinlerken görmeyi öğretiyorum. Yani gözlerinizle
duyabilmeli, kulaklarınızla görebilmelisiniz. Ayrıca elleriniz
parmaklarınız da duyabilir ya da görebilir, Biliyor musunuz?.. Siz
duymak veya görmek istiyorsanız önünüzde engel olamaz dolayısıyla
mazeretlerde olmaz. Gördüğünüz, duyduğunuz şeyleri fark ederseniz
kaliteyi sorgulamaya başlar, güzelliğe hayran olur eksikliği
eleştirirsiniz.
O zaman izninizle konunun biraz başına dönmek istiyorum. Kütüphaneler yaptık ama okumayı öğretemedik dedik ya… İşte oraya…
Tiyatrolar da yapıyoruz ve hatta seyirci ile dolduruyoruz ama seyir
kültürümüz gittikçe geri gidiyor. Oyuncuyu sesi her yükseldiğinde
alkışlıyoruz. Halbuki oyun durmadan alkış giremez.
Devasa holdingin yönetim kurulu başkanı olsanız bile sadece sesini
değil telefonunuzu tamamen kapatmalısınız. Mesajlara sosyal medyaya
bilmem ne ye bakmamalı, asla fotoğraf çekmemelisiniz.
Seyir sonrası sohbetlerde ‘ O adam var ya… Hani sakallı olan’ demek
yerine herkese ücretsiz verilen insertlerden alıp kim kimdir bakıverin.
Oyuna gittiğinizi söylediğinizde ‘Komik mi’ diye soranlara cevap vermeyin.
Oyun sonrası düşünün… Neler çok hoştu, neler olmasaydı daha iyiydi.
Her şeyi çok beğendim… Ne güzel.
Bağlayayım…
Ben tiyatroterapi’de tiyatrocu değil tiyatro sevdalısı seyirci yetiştiriyorum.
Siz benim elimden bu olanağı alıp binlerce kişiye oyun izlettirseniz bile bir şeyler eksik kalacaktır…