Hayatın enerjisi herkese göre farklıdır. Benim enerjim çocuklarım (tabii artık torunlarım da) ve
sizin çocuklarınızdır. Yaşamımın kalitesi bu bahsettiğim güzelliklerin
pırıldamasına bağlıdır. Onlar benim ateş böceklerimdir. Siz hiç ateş
böceği gördüğünde içi kıpır kıpır olmayan biriyle karşılaştınız mı?
Mümkün değil o minicik canlı, o tarifi zor pırıltı inanılmaz enerji
verir insana. İşte çocuklar benim ateşböceklerimdir.
Yılmaz Erdoğan ve Demet
Akbağın 'Sen hiç ateşböceği gördün mü adlı oyununu analım ve çocukların
benim ateşböceklerim oluşunu açalım mı?O kuzucuklar bir şey
başardıklarında nasıl pırıldarlar fark ettiniz mi? Hele ki kendi
başlarına ve ilk defa başardılarsa, sizin için muzurluk olsa bile onlar
için mutluluktur. Hemen pırıl pırıl olurlar. Özledikleri birini
gördüklerinde, istedikleri birşeyler olduğunda, karınları doyduğunda,
uykusu gelip de uyuduğunda hep pırıl pırıldırlar. Gözleri kapalı nasıl
pırıldıyor diye sorarsanız ki sanırım sormazsınız o pırıltı sevgiyle
bakınca görülen bir mucizedir.
Pekiii, pırıltı
böylesi bir güç, bir değer ise çocuklarımız hep pırıldıyorlar mı?...
Hayır... Neden? Pırıldamak bir enerji gerektiriyor bu enerjiyi düzenli karşılayamıyoruz. Enerjinin vardan yok, yoktan var edilemeyeceğini, açıklayan deneylere dayalı bir fizik yasası var.
O halde çocukların yaşam enerjisi hep
diri tutulmalı. Bu aynı zamanda kendi yaşam enerjimizin sürekliliğini
oluşturacaktır. Pek çok uzman görüşü paylaşıp bilgiler eklemek çok güzel
de ben yaşadıklarımdan aktarmak isterim.
Çalışmalarımıza
yeni, hatta biraz da zorla başlatılan bir güzel kızım çıkışta annee...
çok güzeldi, söylenilen her şeyi yapabildim... Annesine böyle koştu. çok mutluydu. Yapabiliyor olmak öğrenmenin ilk basamağıdır.
Yıllarım
ve bu konudaki çalışmalarım bana şunu öğretmiştir... Karşındaki bir
çocuk... Onu izle ve ondan kesinlikle yapabileceği bir şeyi iste,
yapınca kutla. Sonra oluşmaya başlayan sana ve kendine güveni ile yavaş
yavaş öğrenmenin dozunu arttır. İnanın bu doz artırımı çok hızlı
gerçekleşecek, güveni gelişen çocuk öğrenmeyi
tutku haline getirecektir. Eleştiri gerekiyorsa kaçınma ama asla
incitici olma. Eleştirinin sonunda yine kutla... Ölçüsü kaçmadıkça zarar
gelmez ama her başarısında kutlama bekler hale getirme... Nasıl
yapacaksın? Basit, çocuk samimiyetine güvenecek. Her birliktelik enerji
depolaması haline gelecek.
Ya tersi olursa... Matematik öğretmeni yeni senenin kitabına ve konusuna giriş yaptı... Güzel, görevi
belki de bu ama geçen sene matematik öğretmenleri yoktu. Tam üç ayı boş
yani çok eksik geçirmişlerdi. Öğretmen devam etti. Sonra Veli toplantısı, yakınma... Geçen yılın öğretmeni çok eksik bırakmış... Çocuk:
Matematikten nefret ediyorum. Veee biz her şeyi eleştirmenin, olmamış
demenin mazeret üretmenin temellerini gayet güzel attık.
Bir
yaşanmışlık eklesem... Eşim rahatsızlandı ,hastaneye ulaştırdık. Beyin
MR tetkikinde ciddi büyüklükte bir tümör tespit edildi. Uzman çağırıldı,
Derhal ameliyat edilmesi lazım ancak hastanemizin imkanlarını aşar ben
yapamam deyince üniversite hastanesine ulaştık. Ameliyat oldu,ertesi
günü yürüdü, iki ay içerisinde belirtisi bile kalmadı. ilaç ve rapor
için yöre hastanemize geldik. Tesadüf ilk doktorumuzla karşılaştık.
Yeni çekilen MR baktı ve parçanın ciddi bir kısmı duruyor ben olsam
hepsini alırdım şeklinde pazar muhabbetiyle beni kahretti... Yaaahu 'Ben yapamam' demiştin sonra 'Böyle ameliyat mı olur', ben olsam... diyorsun
İşte o yaşam enerjisini koruyamadığımız hatta mahvettiğimiz çocuklar böyle karşımıza çıkıyorlar, çıkacaklar.
Usta bakıyor bu sıva olmamış diyor, eleştirmen kitabı beğenmiyor, çiçekçi doğadan üstün gelecek, kaynana yemeği beğenmiyor, kayınpeder?onlar iyidir yahu... koca karıyı, karı kocayı beğenmiyor siyasetçi... onlar hiçbir şeyi beğenmiyor belki de olay buradan başlıyor dur karıştı...
Beğenmemek
herkesin hakkı ama olmamış denmemeli, eleştiri herkesin hakkı ama
kırmamalı,iltifat herkesin hakkı ama yalakalığa ulaşmamalı, Ateş
böcekleri pırıldamalı, ekstra çaba gerekiyor bazen... olsun uğraşılmalı...
Yazmak herkesin hakkı, yazmalı ama uzatmamalı.
R.Sinan AKBAŞAK
Lütfen 'TIK'lar mısınız