Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil... Bazen
hiç yazmak istemem, bazen de parmaklarımı tuşlardan alamam. İkisinin
ortası bir duyguda gezinirken bir basın toplantısı haberi aldım. E hoş
tabii... Ne güzel. Basın toplantısı bilgilendirmek içindir. Neyi
derseniz tabii ki iyi bir şey yapılmıştır onun detayları paylaşılır.
Beykoz Vakfının basın toplantısında da öyle olmuş... Yapılanlar
paylaşılmış Bina yenilenmiş engelliler için asansör yapılmış onlarca
çocuk ücretsiz sanat eğitimi almaya başlamış... mış? Ama önceden ücret
alınıyormuş... Bu uygun değilmiş...
.......
Bunlara cevap vererek bir polemik oluşturmak yerine yapılanlar için
Beykoz adına teşekkür edelim ve biraz eskilere gidelim. Beykoz Vakfı
kurulurken çok sayıda insan elini taşın altına soktu. Adeta tırım tırım
tırmanarak bağışlar toplandı. Kusura bakmayın biraz da ruhsuz olan bina
neredeyse yeniden yapıldı. Hevesle pek çok insan çalışmalarda görev
aldı. Sonra... Sonra başladığı hızla devam edemedi. Pek çok nedeni var konumuz o değil. Bir
müddet sonra içinde benim de bulunduğum yönetim kurulu Şaban Tören'e
vakfı yürütebileceği düşüncesiyle yönetimde görev almasını teklif ettik.
İki toplantı sonrası da kongre ile Şaban Tören başkanlığında yeni bir
dönem başladı. Elinden gelen her şeyi yaptı. Yaptı yapmasına da...
Dostlarımız önce elinden tutup sonra eleştirmek yerine önce eleştirip
karşı çıktı sonra terk edip uzaklaşıldı.
Şaban
törenin yanlışları yok muydu?... Varsa uzaktan konuşarak, karşı
kaldırımdan geçerek çözülmezdi. Dostlar keşke hakarete varan eleştiriler
yerine elden tutup öyle eleştirseydiniz.... Bunlar yanlış demek yerine
böyle değil şöyle yapalım deseydiniz... Olmadı... Demediniz. Sonra
gemi karaya oturdu. Daha doğrusu yüzecek yüzdürecek su kalmadı. Kuruş
geliri olmayan ancak kira su elektrik bakım vs müthiş gideri olan kurum
gırtlağına kadar borca batınca bu günkü oluşum gerçekleşti.
İyi
ne güzel her şey yenilendi pırıl pırıl... Çalışmalarınızda da
pırıltılar dilerim konu Beykoz'dur. Ancak şu para aldınız lafı kafama
takıldı... Çareler tükenene kadar para mevzuu yoktu. Sonrası?
Sonrasına biraz daha detaylı göz atmak gerek. Ancak ben size sadece tiyatronun durumundan bahsedebilirim.
Vakıfa
Belediye başkanları arasında ilk ve ciddi anlamda destek veren Yücel
Çelikbilek'tir. Fuaye aslında Adliyenin bahçesi iken ana binaya
katılması da onun desteğiyle olmuştur. İlk başkanlığı döneminde yaptığım
çocuk oyununa rahmetle andığımız Şahin Köktürk'ün de desteği , başkanın
kapıda beklettiği otobüslerle taşıyıp bütün köy okullarının çocuklarına
ücretsiz seyrettirdik. Sonra başka başkan, sonra başka başka başkan...
Siyasi veya dünya görüşlerine bakmaksızın selam veren olmadı, taa ki
Muharrem başkan gelene kadar . O elimden tuttu döneminde sıçrayış yaptık
sonra... Sonra her şey yine bitti. Mecbur olduk giderleri paylaşmaya...
Parası olan verdi olmayandan kimsenin haberi bile olmadı. Her şey güven
ve ahlaki değerlere emanet devam etti. Peki neleri nasıl yaptık...
Ben,
çocuklarım eşim hep birlikteydik. Yaşı sekseni aşmış annem
dekorlarımızı dikileceklerimizi dikti. Defalarca koltukları tamir ettik.
Tüm badanalarımızı kendimiz yaptık. Kalorifer tesisatını tamamen
yeniden yaptık... Ses ve ışık sistemini daha basit de olsa yeniden satın
aldık. Ses sitemini yeniledik ama onlarda sonunda tükendi. Babalarla bu
işleri yaparken anneler yemeklerimizi yaptı. Soframızdan kek börek
kurabiye hiç eksik olmadı. Hiç kimse en ufak bir serzenişte bulunmadan
çocuklarımız doyuruldu. Çalışıp mutfağıyla destek olamayan meyve suyu
tabak bardak aldı. Hiç kimse incinmedi hiç kimse geri kalmadı. Bütün
güzel özel günleri muhteşem kutladık... İkramlarımız hiç eksik olmadı
doyasıya yendi. Bir tanesi satın alınmadı, paylaşılıp yapıldı.
Cumhuriyet Bayramlarımız muhteşem kutlandı Zafer takları gençler
öncesinden yapıldı dev meşalemiz yandı küçük hanımlar elbise giydi küçük
beyler kravatıyla bütünleşti Cumhuriyet Valsı yapıldı. Pek çok insan
hayatındaki ilk valsını öğretmeniyle veya yardımcı öğretmenleriyle
yapmıştır. Bunların herkese hoş gelmediğini de biliyorum. Anneler günü
sevinç gözyaşlarıyla çiçeklerle Dünya Tiyatro günü tüm coşkusuyla 23
Nisanlar çocuklara armağan edilmiş dünyadaki tek bayram kıyafet
balosuyla süslendi güzelleşti. Bunlar olurken aramızdan yetişmiş
yardımcılarım gencecik kızlar erkekler hep yanımızdaydı elbette...
Bunlar
bilinen gerçekler umarım daha hep olur. Tüm detaylar sayısı 160
bini,boyutu yedekli 2 tb bulan arşivde mevcut ... Arşiv tutmak çok
iyidir disiplindir herkese tavsiye ederim. Gün gelir bazı konularda
ispata gerek duyulur, Belge fotoğraf film çıkar ortaya iyi olur. Hatta
telefon mesajlarının bile önemi yadsınamaz.
Hiç
anlatmaya niyetim yoktu bunları sanki laf lafı açtı derler ya öyle
oldu. Bunlar bilinenler ben daha az bilinenleri daha doğrusu bazı
insanların bilmek görmek istemediği detayları paylaşmak istiyordum...
Müsaadenizle en önemli anlatımı yapayım. Neredeyse 20 yıl emek verildi... Kime ??
Yöremize yöremiz insanına.
Neredeyse
bin genç insanın hayatına dokunduk. 50 yaşındaki de sahneyi tanıdı 6
yaşındaki de... Maksat gözlerdeki gülümsemeydi; Oluşturduk hepsini... Eğitim
adını verdiğimiz paylaşımları yaptık... Maksat tiyatrocu yetiştirmek
değil öğrenmeyi öğretmek, neyi yapmayı seçecekse onu en iyi yapmasını
sağlamaktı...
Kurslarda
tiyatrocu olunmaz ama istiyorsanız üst eğitime yönlendirilirsiniz. Biz
sahnenin tadını tattırdık, meslek olarak seçmeyenler iyi seviyeli medeni
seyirci oldu. Oyun başladıktan sonra gelmedi, telefonunu kapattı.
Aklına her estiğinde değil ışıklar kararınca alkışladı Patlamış mısırı
düşünmedi bile. Protokole oturup önüne sürahi bardak soda koymayanları
değil koyanları tersledi . O
bahsettiğim arşivde protokolde herkes parlayan gözlerle izlerken matah
sınıfa konmuş bir kişinin işi gücü bırakmış telefonuyla oynarken
gazetecilerimizden biri tarafından çekilmiş fotoğrafı mevcut. Bazen
ayıpları da arşivlemek gerekiyor... Maalesef ki bir hayli var.
Başardık.
Tek başımıza mı? Asla... Aramıza gelen gençler sıra dışıydılar çünkü
kendilerine bir şeyler eklemenin ihtiyacını hissetmişlerdi... Anne
babaları sıra dışı insanlardı çocukları için çaba sarf etmişler
yanımızda olmuş her türlü desteği vermişlerdi. Birlikte sevgiden doğan
saygıyla beslenen kocaman bir aileydik.
Sayısı
bini geçen insandan bir tanesi bile aldığı emeği ziyan etmedi... Çok
büyük çoğunluğu yüksek öğretim gördü,Kimi sanatkar kimi sanatçı oldu.
Hepsi mükemmele ulaştı. Anne babanın en mükemmeli öğretmenin en iyisi,
mühendisin sınır tanımazı sanatçının alkışlananı oldular. Hiç kimse
basit insanlarla basit polemiklere girmedi, Güldü geçti. Her biri ayrı ayrı gurur duyulacak insan, Ama hepsi özellikle İYİ İNSAN oldular. Gerisi laf-ı güzaftır (Boş laf)
Bu güzelliklerin inşası sırasında tüm emek veren insanlara tekrardan can-ı yürekten teşekkür ediyorum.
Ben en iyisi sözü burada ve güzel bitireyim. Yaradan kimseyi güzelliklerden uzaklaşmak zorunda bırakmasın.
iyiliklerle kalın.
|