Neden Yazdığıma dair... R. Sinan AKbaşak
12 Temmuz 2018, 07:37
İnsanların farklı alışkanlıkları, beğenileri vardır.
Bu kavramların oluşması karakterinizden yetişme şeklimize kadar çok
çeşitli etkilenmelerle oluşur. Örneğin ben okumayı çok severim siz
dinlemeyi seversiniz farklılıklar böylesi oluşur ve çeşitlenir.
http://gazete.tiyatroterapi.com/yonetim/yonetim_haber.asp?islem=duzenle&id=566 - Düzenle | http://gazete.tiyatroterapi.com/yonetim/yonetim_haber.asp?islem=sil&id=566 - Sil
Neden Yazdığıma dair... https://www.facebook.com/sharer.php?u=https%3A%2F%2Fozgunhaber.com.tr%2Fneden-yazdigima-dair%2F - İnsanların
farklı alışkanlıkları, beğenileri vardır. Bu kavramların oluşması
karakterinizden yetişme şeklimize kadar çok çeşitli etkilenmelerle
oluşur. Örneğin ben okumayı çok severim siz dinlemeyi seversiniz
farklılıklar böylesi oluşur ve çeşitlenir. Okumak…
Bizim çok da tutkunu olmadığımız bir alışkanlık; Altında örnekleme
yerine zorlamak yatabilir. Ama gerçek, araştırma ve öğrenmenin okumak
ile başladığıdır. Sonra söz hemen köşe yazısına gelmeli değil mi? Çünkü
başlık böyle… Nedir köşe yazısı? Genellikle
günlük olaylar hakkında yazarların fikirlerini ve görüşlerini pek fazla
detaylandırmadan ifade ettiği gazete ve dergilerde yer alan fikir
yazılarıdır, özellikleri şu şekilde sıralanabilir. – Düşünceler gerçek olaylar üzerinedir – Eğitici ve bilgilendirici olması gereken konular aynı zamanda okuyan kişide merak da uyandırmalıdır. –
Fazla ayrıntıya inmeden ve detaylandırılmadan anlatım yapılmalıdır.
Benim tarzımda çevreden dinlenilmiş ya da okunulmuşluklardan alıntı
düzeyinde keyifli eklemeler vardır – Okuyucunun inandırılması bir zorunluluk değildir ama aklıyla da dalga geçilemez. –
Dil olarak, akıcı ve açık bir tarz seçildiğinde okumak kolaylaşacak ve
daha eğlenceli bir hal alacaktır. Okuduklarımda yazanın karşı taraf
hakkındaki olumsuzlukları veya ağır eleştirileri sıralamasından
hoşlanmam. Bana anlatmasını yeğlerim beynime kazımaya çalışmasını değil…
Olmaz… Olmamış… Cık cık cık yerine, ben bunu beğenmedim, bu benim
tarzım değil denmesini severim. Şimdi sen anlamazsın, ben sana anlatayım
tarzı ahkam kesilmesine incinirim. Aslında
şöyle söyleyeyim mi? Köşe yazısı okuyucu ile sohbettir… Siz
anlatırsınız okuyanınız dinler. Sohbette incitici kırıcı olur ukalalık
ederseniz konuşma biter; Yazıyı da öyle düşünürüm. Ve bu kocaman
girişten sonra paylaşmak istediğim küçük bir yaşanmışlık var aktarmak
isterim. Bir
iki gün evvel hastanede rutin kontrolüm için bulunuyor ve sıramı
beklerken insanları yaşamı gözlemleme adına izlemeyi de ihmal
etmiyordum. Tam karşımda ekranda kardiyoloji uzmanı haliyle kapısında
bekleyenleri var. Bir hasta hemen yanı başımda oturuyor her
davranışından doktor olmadığı hatta eğitimi bile olmadığı anlaşılıyor.
Ayakta bekleyen elinde de dosyası ve çekilmiş kalp grafileri görünen
başka bir hastaya; Şu elindeki grafiki (!) ver bakiim dedi ve şaşkın
bakışlarla uzatılan kalp elektrosunu aldı… Tam da düşündüğünüz gibi
hımmm… Zamanında biz de çok çektirdik bunlardan diyerek yoruma başladı.
Her tepe noktasına, bak bak burada… Görüyor musun diyordu. Karşı
hastanın gerçek kalp krizi geçirmesine beş kala müdahale ettim. – Dur efendi ne yapıyorsun? – Biz de çok çektirdik bunlardan… – Hasta olmakla hastalığa teşhis koymanın hiç ilgisi yok hatta zararı bile olabilir. – Sana ne oluyo ki??? İşte zurnanın zırt dediği yer… –
Yahu, Adamcağıza zarar veriyorsun. Bak rengi attı bir problemi varsa
doktor usulünce söyler kaldı ki o kardiyogramlar çok değerli bilgiler
vermekle birlikte tam bir teşhis aracı değildir. Kâğıt üzerindeki bu
çizgileri ya¬ni grafileri ancak uzman doktorlar okuya¬bilmekte ve diğer
klinik bulgularla bir ara¬da değerlendirebilmektedirler.Yani uzmanı
gerekiyorsa başka tetkiklere yöneltebilecek bilgileri içerir… Sen de bu
uzman olamazsın. Allallaaa…
Diye söylenerek kalktı uzaklaştı. İşin ilginç yanı hakkında konuşulan
hasta dahil herkesin bana suç işlemişim, başkasını aşağılamışım gibi
bakmasıydı. Zaten
kafam da karıştı… Başta söylediklerimle çeliştim mi acaba? Birinin
zarar görmesini engellerken başka birini mi incittim? Karışmamalı
mıydım? Herkes susup oturuyor veya başını çeviriyor en fazla içinden çık
çık çık ediyor da… Biz çok mu fazla ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’
cı olduk. Bakma, duyma, görme geç mi doğrusu??? Değil… İnsanoğlu
sağlıklı tepki vermelidir. Hele ki aleyhime çalışan hatta istemeden de
olsa aşağılanma hissi yaşatan bir durum varsa ben tepkisiz kalamam. Siz? Onu
siz bilirsiniz. Ben sohbet ederim. İşim size davranış belirtmek değil…
Olsa olsa örnek paylaşırım. Bir de fıkra aktarmayı severim. Neticede
fıkralar da gizliden davranış yönlendirmesi yaparlar ama siz keyif
olarak algılayın lütfen… Eklediğim fıkra da anonimdir. Akşam
yemeği sonrası evin sahibesi ünlü bir fotoğrafçıya; Fotoğraflarınız
harika… Çok iyi bir makine kullanıyor olmalısınız der amacı iltifattır
muhtemelen ama… Aldığı cevap… Umarım anlamıştır. Sizin de yemekleriniz
muhteşemdi… Sanıyorum çok iyi tencereler kullanıyorsunuz. Her şeyin iyisine sahip olmanız dileklerimle
|