Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Hayata dair bir ders

Nereden Yazdırıldığı: Tiyatro yaşamın aynasıdır...
Kategori: 2 - ÇALIŞMALARIMIZDAN
Forum Adı: TOYAT Tiyatro Oyun Atölyesi
Forum Tanımlaması: Katılımcı yorumları
URL: http://forum.tiyatroterapi.com/forum_posts.asp?TID=473
Tarih: 04.Mayıs.2024 Saat 05:52
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 9.50 - http://www.webwizforums.com


Konu: Hayata dair bir ders
Mesajı Yazan: appa98
Konu: Hayata dair bir ders
Mesaj Tarihi: 16.Aralık.2008 Saat 15:34

Kaf dağının ardında, herkesin doğuştan kör olduğu bir ülke varmış. Bu ülkede kimse gerçekte dışarıda ne olduğunu bilmediği için dokundukları, hissedebildikleri, duydukları ile oluşturdukları dünya resmine göre yaşıyorlarmış, herşeye dokunup şeklini anlayamayacaklarına için de, bir başkasının, çoğu zaman da konu üzerinde otorite saydıkları birilerinin resimlerini kabul ederek onu gerçek sayıyorlarmış.

Gel zaman git zaman ülkelerine daha önce hiç elleyip dokunmadıkları, bilmedikleri bir şey gelmiş: Bir filmiş bu. Ülke insanları da hemen bu filin ne menem bir şey olduğunu araştırmaları, gerekli verileri toplayarak fili kavramsallaştırmaları için kendileri de kör olan uzmanları bu fili incelemeye ve filin neye benzediğini bildirmeye göndermişler.


Uzmanlar filin bulunduğu alana ulaşmışlar, her biri fili incelemek için filin çevresindeki yerlerini almış ve araştırmalarına başlamış. Filin kuyruğunu tutan uzman, filin ucunda püsküller olan uzunca bir kordona benzediğini söylemiş. Kulağını yakalayan diğer uzman, filin yassı ve ince olduğu, ve kolaylıkla hava yelpazelemek için veya branda bezi olarak kullanılabileceği görüşünde ısrarcıymış. Diğer bir uzman filin bacağına yapışmış, bu ağaca benzeyen, ancak iyi huylu ve muhlis bir ağacın aksine zaman zaman, hem de hiç beklenmediği bir zaman yukarı kalkıp büyük bir güçle inen bu nesnenin yol açabileceği zararların nasıl bertaraf edilebileceğini düşünmüş.             
Bana göre hayatı, yaşamı ve bizleri, bizim onlar hakkında yaptığımız yorumları, onlar hakkında keşfettiğimiz doğruları, hepimizin yaptığı en büyük hatayı o kadar güzel açıklıyor ki bu öykü.
Sizce bizler de kör değil miyiz? Biz de bir körler ülkesinde yaşamıyor muyuz?
Hepimiz kendimizce hayat üzerine sürekli keşifler yapıp konuşup durmuyor muyuz?
Hepimiz kendimizce keşfettiklerimizi, bize göre doğru olanları/olması gerekenleri etrafımızdakilerle paylaşıp, bizden farklı düşünenleri yargılamıyor muyuz? Hatta onları dışlayıp. Kendimizin doğru olduğuna inandıklarımızı onlara da kabul ettirmeye çalışmıyor muyuz?


Sanki ortalıkta her zaman tek bir doğru varmış ve o hiç bir zaman değişmezmiş gibi!

ama işin kötüsü öyküde de olduğu gibi, hepimiz filin o güne kadar neresine dokunabildiysek, onun nerelerini hissedebildiysek fili öyle tanıyoruz. Doğal olarakta hem doğru, hem de yanlış şeyler söylüyoruz. O güne kadar ki tesbitlerimiz belki doğru ama, filin bizim dokunduğumuz kadar olmadığını ya kabul edemiyoruz ya da bilmiyoruz.(Alıntıdır)

Sevgiler...




Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2007 Web Wiz - http://www.webwizguide.com