YORUMSUZ YORUM |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
Misafir
Misafir |
Alıntı Cevapla
Konu: YORUMSUZ YORUM Gönderim Zamanı: 04.Ağustos.2009 Saat 19:03 |
Öğrenmenin tadına vardığında insan ancak yaşama dört elle sarılıyor bence. Yaşamdaki Diğer iki kolumuz olan Hocam size Teşekkür, Sevgi ve Saygılarımla.
|
|
smt-gnr
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 23.Ocak.2009 Konum: öğrenci Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 143 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 29.Temmuz.2009 Saat 15:48 |
Teşekkür ederim! hocam ......
|
|
@@@@ baleva @@@@
+smt-gnr+ |
|
terapist
Yönetici Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 1803 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 29.Temmuz.2009 Saat 11:01 |
Merhaba bu haftaki köşe yazımı www.gazetebeykoz.com dan ekliyorum.
Bu şekilde daha çok insana ulaşacağımı düşünüyorum.. Sevgilerimle http://www.gazetebeykoz.com/haber/yazar.asp?yaziID=284 YORUMSUZ YORUM Birilerinin bizim adımıza yorum yapmasından hoşlanıyor muyuz? Bende sanki son dönemlerde çoğumuzun yorumları dinleyerek fikir sahibi oldukları izlenimi uyanmaya başladı. Acaba yorum yapmak çok kolaya kaçmak mı? Çünkü
yorum yaptığınız düşünceyi hazır buluyorsunuz, onun için uğraşmak
çabalamak gerekmiyor.Halbuki bir düşünceye ulaşabilmek için her şeyden
önce merak etmek gerekiyor.Yani bir şeyi merak edeceksiniz sonra
düşünmeye başlayacak ve merakınızı araştırmalarla gidermeye bilgiye
ulaşmaya çalışacaksınız.Emek gerekiyor.Ama kolayı var…Düşünceyi birisi
üretmiş siz karşı çıkarak veya onaylayarak yorum yapıyorsunuz ve başka
birileri de sizin yorumunuza dayalı bilgi oluşturuyor.Yani siz
araştırıp düşünüp üretiyorsunuz, birisi sonucu okuyup yorum yapıyor,en
sonuncu yorumu okuyup hııım diyor evet böyledir… Kurtuluş Savaşı’mızın sonuçları hakkında, oluşum ve gelişimine dair bilgi olmadan yorum yapılabilir mi ? 1923’de Cumhuriyet ilan edilmiştir demek o güne gelen süreci göz ardı ederek olabilir mi? Newton’un
kafasına ağaçtan bilmem ne düşmüş ve yer çekimini; Arşimet tas yüzünce
suyun kaldırma kuvvetini bulmuş denilebilir mi ? Yorum
yapmak da rastgele olmamalı…Ama evet demek en kolayı… Çünkü ilk kez
dinliyorsanız ve konu hakkında pek de bilgi sahibi değilseniz konuşmacı
da etkiliyse evet çok çabuk çıkacaktır.Evetin nedenlerini pek de
açıklamak gerekmez.Ama ya hayır demek… İşte o hem yürek hem de nedenini
açıklayacak bilgi ister… Hayır demek karşı düşünce üretebilmektir.
Her şeye hayır demelisiniz anlamına gelmesin lütfen.Tabii ki doğru
onaylanacaktır.Zaten doğruyu onaylamakla beğendiğinizi onaylamak hemen
fark edilecektir.Aynı şekilde hayır demek de bilgiye dayanıyorsa güven
ve samimiyet , klasik bir karşı çıkmaya dayanıyorsa cehalet ve kompleks
kokusu yayacaktır. Şimdi karşımıza tv lerde yada herhangi bir yerde çıkan evet
veya hayırları değerlendirelim.Maalesef hayırların çoğunda kompleks
evetlerin çoğunda geçiştirmek yakalayacağız.Keşke böyle olmasaydı… Bilenlerin
bilgiye doğuştan ulaşmadığını unutmayınız. Bir konu, kişiler ve
canlandırılmasını istediğim çalışmamızda yaklaşık bir haftanın sonunda
ilerleme kaydedemeyen öğrencilerim benden benzer bir örnek
istediklerinde yaklaşık yarım saat içerisinde oluşturmuştum.Bir
öğrencim hayranlıkla bir haftada çözemediğimiz olayın benzerini yarım
saatte çözdünüz dediğinde şu çok klasik ama onların ilk defa duydukları
cevabı vermiştim.Evet yarım saat ama 35 yıl artı yarım saatte…Her geçen gün birikimlerimizle büyümeliyiz... Bilmiyorsak bilmiyorum diyelim ve öğrenme kapımızı açık tutalım.Bilmiyorum demek diğer bahsettiğimiz konuları bildiğimizin güvencesidir.
Yine gözlemleyin…Her şeyi bildiğini söyleyen insanlara, hiç uzmanı
olmadıkları konularda ahkam kesenlere bir bakın . İfadenin tanıdık ama bilgi sahibi görüntüsünden uzak geleceğinden eminim. Size anlatılarıma destek olacağına inandığım bir iki anı aktarayım… Lise
yıllarım kimya öğretmenimiz saygıyla anıp son mezunlar toplantısında
elini öpme şansını bulduğumuz Sadık Kılıç hocamız karbon kimyası
işleniyor ve biz formüler olarak aspirini oluşturduk.Sadık hocam
aspirin ağrılara iyi gelir deyip tam geçiyordu ki “Hocam nasıl ağrılara iyi geliyor” dedim, durdu. “Seni
tanıdığım kadarıyla vakit geçirmek için soru soracak biri değilsin
ancak ben sana bunu yarın açıklayayım çünkü bende hiç bu şekilde
düşünmemiştim. Ancak sonra da sana bir sorum olacak mantıklı bir cevap
isterim” dedi.Ertesi günkü dersimizde Sadık hocam birkaç
dakika içerisinde aspirinin nasıl kanı sulandırdığını ve nasıl ağrıyı
giderdiğini kimsenin vaktini çalmadan ve öyle konsantre anlattı ki hem
hiçbir açık kalmadı hem de aradan geçen 35 yıla rağmen anlattıklarını
aynen tekrarlayabilecek kadar iyi anladım.Sorusunu da sordu, “Niye bu soruyu sorma ihtiyacı hissettin” diye. “Hocam bir kalp problemim var ve doktorum bana aspirin kürü uyguluyor okuldaki süre dahil günde 8 aspirin alıyorum” dedim.”Anladım..kanı sulandırmak için olmalı ..akışkanlaşan kan kalbi daha az yoracaktır.. iyi fikir” dedi . O zamanlar kavram pek yeniydi , artık çok bilinen bir durum.Ama Sadık Hocam her söylediğini bilerek söyleyen ezberlerden ve komplekslerinden arınmış seviyeli bir insan olarak anılarımın arasında önemli bir yere yerleşti ve 35 yıl sonra görür görmez tanıyıp elini öptüm ve bu anımı mezunlar günündeki toplantımızda tüm katılımcılarla paylaştım.Bir soruya bu şekilde yaklaşıp araştırarak dönebilen öğreticilerin hala var olduğu düşünmek istiyorum. Ben; her şeyi bilmek zorunda olmadığımızı ama her söylediğimizi bilmemiz gerektiğini.. bilmiyorsak bilene sormanın, ondan öğrenmenin erdem olduğunu biliyorum. Patlıcan
musakkayla bile ilişkisinin sadece yemek olduğunu bildiğimiz
insanların, fıstıklı baklava yapmakla görevlendirilmedikleri toplumda
yaşamayı hak ettiğimizi düşünüyorum. Sinan Akbaşak |
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |