Tiyatro yaşamın aynasıdır... Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası >2 - ÇALIŞMALARIMIZDAN >TOYAT Tiyatro Oyun Atölyesi
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kilitli ForumHayata dair bir ders

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
appa98 Açılır Kutu Gör
Yeni Üye
Yeni Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 07.Kasım.2008
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 17
  Alıntı appa98 Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Hayata dair bir ders
    Gönderim Zamanı: 16.Aralık.2008 Saat 15:34

Kaf dağının ardında, herkesin doğuştan kör olduğu bir ülke varmış. Bu ülkede kimse gerçekte dışarıda ne olduğunu bilmediği için dokundukları, hissedebildikleri, duydukları ile oluşturdukları dünya resmine göre yaşıyorlarmış, herşeye dokunup şeklini anlayamayacaklarına için de, bir başkasının, çoğu zaman da konu üzerinde otorite saydıkları birilerinin resimlerini kabul ederek onu gerçek sayıyorlarmış.

Gel zaman git zaman ülkelerine daha önce hiç elleyip dokunmadıkları, bilmedikleri bir şey gelmiş: Bir filmiş bu. Ülke insanları da hemen bu filin ne menem bir şey olduğunu araştırmaları, gerekli verileri toplayarak fili kavramsallaştırmaları için kendileri de kör olan uzmanları bu fili incelemeye ve filin neye benzediğini bildirmeye göndermişler.


Uzmanlar filin bulunduğu alana ulaşmışlar, her biri fili incelemek için filin çevresindeki yerlerini almış ve araştırmalarına başlamış. Filin kuyruğunu tutan uzman, filin ucunda püsküller olan uzunca bir kordona benzediğini söylemiş. Kulağını yakalayan diğer uzman, filin yassı ve ince olduğu, ve kolaylıkla hava yelpazelemek için veya branda bezi olarak kullanılabileceği görüşünde ısrarcıymış. Diğer bir uzman filin bacağına yapışmış, bu ağaca benzeyen, ancak iyi huylu ve muhlis bir ağacın aksine zaman zaman, hem de hiç beklenmediği bir zaman yukarı kalkıp büyük bir güçle inen bu nesnenin yol açabileceği zararların nasıl bertaraf edilebileceğini düşünmüş.             
Bana göre hayatı, yaşamı ve bizleri, bizim onlar hakkında yaptığımız yorumları, onlar hakkında keşfettiğimiz doğruları, hepimizin yaptığı en büyük hatayı o kadar güzel açıklıyor ki bu öykü.
Sizce bizler de kör değil miyiz? Biz de bir körler ülkesinde yaşamıyor muyuz?
Hepimiz kendimizce hayat üzerine sürekli keşifler yapıp konuşup durmuyor muyuz?
Hepimiz kendimizce keşfettiklerimizi, bize göre doğru olanları/olması gerekenleri etrafımızdakilerle paylaşıp, bizden farklı düşünenleri yargılamıyor muyuz? Hatta onları dışlayıp. Kendimizin doğru olduğuna inandıklarımızı onlara da kabul ettirmeye çalışmıyor muyuz?


Sanki ortalıkta her zaman tek bir doğru varmış ve o hiç bir zaman değişmezmiş gibi!

ama işin kötüsü öyküde de olduğu gibi, hepimiz filin o güne kadar neresine dokunabildiysek, onun nerelerini hissedebildiysek fili öyle tanıyoruz. Doğal olarakta hem doğru, hem de yanlış şeyler söylüyoruz. O güne kadar ki tesbitlerimiz belki doğru ama, filin bizim dokunduğumuz kadar olmadığını ya kabul edemiyoruz ya da bilmiyoruz.(Alıntıdır)

Sevgiler...

Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu Sayfa 0,059 Saniyede Yüklendi.