Tiyatro yaşamın aynasıdır... Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası >6 - TİYATRO >Çocuk Oyunları... Mini skeçler... Piyesler metinler...
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kilitli ForumÇocuk Oyunu 12 Yaş..AYŞE

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
terapist Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge

Kayıt Tarihi: 01.Ocak.2007
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 1803
  Alıntı terapist Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Çocuk Oyunu 12 Yaş..AYŞE
    Gönderim Zamanı: 21.Şubat.2012 Saat 15:00

AYŞE

 

 

Yazan: R.Sinan AKBAŞAK

Yaş grubu aralığı:12 - 15

MELİS:  12 yaşında

TÜLAY:  12 yaşında

DİDEM:  12 yaşında


CÜNEYT:  12 yaşında

HAZAL:  11 yaşında

 


Piyes sabit mekanda oynamak zorunluluğu olmadan ve günümüzde geçecek şekilde planlanmıştır. Bir evin bahçesi, sınıf ya da bir evin bölümünde oynanabilir. Oyuncuların bildiği ve her zaman geldikleri, vakit geçirdikleri bir mekandır.

Seyirciye karşı oynanacak şekilde başlar.

 


MELİS- Merhaba Arkadaşlar! Kulübümüze hoş geldiniz. Burası

bizim dünyamız ve biz çağırmadıkça buraya büyükler giremiyor; dolayısıyla onların kuralları giremiyor. Peki, biz burada kuralsız mıyız? Yooo ! Asla. Bütün kurallar var ve geçerli, ama en keyiflisi o kuralları biz koyduk, mesela; burayı her zaman temiz tutuyoruz

CÜNEYT-:  Sesimiz kimseyi rahatsız etmiyor, hatta burada olduğumuzu bile bilmiyorlar.

TÜLAY--    Burada istediğimiz espriyi yapıyoruz

DİDEM-  Bu kuralları bir daha gözden geçirsek diyorum

MELİS- Neyse arkadaşlar kendimizi bir tanıtsak diyorum

TÜLAY-  -  Evet gurubun as elemanı olarak...

MELİS- Ben Melis buradaki en büyük benim aslında Cüneyt’le     

sadece ay farkımız var bir abim var ve beni dehşet seviyor beni herkes seviyor ben muhteşemim evimin gülü kulübün…

TÜLAY-  -  Bülbülü

MELİS-Alay etme lütfen. Bülbül gibi sesim olduğunu çok iyi dans ettiğimi

herkes biliyor

TÜLAY- - Efendim reklamlardan sonra bendeniz Tülay Gördüğünüz gibi çok güzelim. Biraz sakar olduğumu söylerlerse de aldırmayın. Muhteşem üç kız kardeşin en küçükleri ve en akıllılarıyım. Gülay ablam da güzel ama biraz saf yani temiz kalpli… Her söylenene inanıyor şimdi karşısına geçip demin elli ayaklı adam gördüm deyin yaa nolur bana da gösterin diye yalvarır.  Küçükken anneme seslenmiş. Anne anne otuz dokuzdan sonra kaç gelir diye annem kırk deyince avazı çıktığı kadar yetişiiiiiin burada kırk ayak vaaaaaaaar diye bağırmış

MELİS- Burası aslına bakarsanız Hazal` ın dedesinin çocukluğunun ve gençliğinin geçtiği yer. Son yıllarda kimse kullanmadığı için biraz bakımsız kaldı ama bizim kullanmamıza izin verdiler.

Hazal: Yazın olmasa da kışın burada vakit geçirmek çok keyifli. Bu arada hazal benim ben en küçükleriyim şimdi başka ne desem ki en iyisi neyse beni nasıl olsa zamanla tanırsınız.

DİDEM-  Ben de Didem.. Ben de üç kız kardeşin en küçüğüyüm. Ablalarımı çok ama çok severim… Onlardan çok şey alıyorum… Nakit olarak tabii… Bu arada balık burcu olduğumdan acayip sanatçı ruhlu ve çok romantiğimdir

CÜNEYT- Ben Cüneyt lakabım cücü yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim.

MELİS- En önemlisi kendimizi ve koşullarımızı çok etraflıca gözden geçirdiğimiz bir yer burası. Bazen kendimizi gözden geçirip eleştiriyoruz, bazen bizim dışımızdakileri. Belki de çoğunlukla ailemizi. Aslına bakarsanız en çok istediğimiz; bir gün büyüklerimizi filan buraya toplayıp şööyle etraflıca bir değerlendirme yapmak...

TÜLAY- Bunun olacağına inanmıyorum ya... Hey Cücü!! Turnuvayı kazandığın için tebrik ederim

DİDEM-  Evet Cücü tebrikler!

Birlikte: Bravo.. Bravo.. Bravo..

MELİS- Ne turnuvası kazandın Cücü, söyler misin?

CÜNEYT- Tek Erkekler Basketbol Şehir Turnuvası... 200` den fazla katılımcı vardı.

HAZAL- Cücü çok iyi bir sporcu, Didem’de öyle, Melis ise akıllı , Tülay- çok popüler... peki ben hangi konuda iyiyim ?

TÜLAY- Hey Hazal! En iyi arkadaşını kaybetmiş gibi ne düşünüyorsun?

HAZAL- Ondan daha kötüsü...

MELİS- Arkadaşını kaybetmekten daha kötü ne olabilir ki?

HAZAL- Hiç kimse tarafından bilinmemek...

MELİS- Neden hiç kimse diyorsun ki? Sen özel bir insansın,   bunu biliyorsun...

HAZAL- Benim hiçbir özelliğim yok.                                                             

MELİS- Bu doğru değil Hazal. Herkesin bir özelliği vardır. Aslına bakarsan bugün burada toplanma nedenimiz de bu   

TÜLAY-:  Nasıl yani?

MELİS- Geçen pazartesi okula geldiğimizde Ayşe` nin sırasının boş olduğunu gördük. herkes birbirine   Ayşe`  nin  nerede  olduğunu  soruyordu.  Aslına bakarsanız o güne kadar Ayşe ` nin varlığını  da   fark etmemiştik.    Öyle ilginç ki, varlığını  fark etmediğimiz  kişinin   yokluğunu farkettik.

Ne yalan söyleyeyim bu düşündüğümden utandım. Sonra öğretmenimiz   

söyledi.  Ayşe ` nin babası hafta sonunda bir trafik kazası geçirmiş. Ailesi, o

hep   birlikte hastaneye koşmuşlar.

DİDEM-  Nerede geçirmiş?       

MELİS-  Mersin yakınlarında… Ayşe’nin babaannesiyle dedesi Mersinliler

HAZAL- Bir şey olmuş mu?

MELİS- Maalesef babası ölmüş bundan sonra Mersin`de yaşayacaklarmış.  Yani Ayşe bir daha buraya dönemeyecek.  

MELİS- Ailesinden birileri gelip eşyaları götüreceklermiş. Üzüldük... Aslına bakarsan çok üzüldük... Şimdiye kadar hiçbir arkadaşımızdan böylesi ayrılmamıştım.  Belkide onu bugüne kadar fark etmediğimiz için, üzüldük.  Öğretmenimiz:

    Şimdi sizlerden bir şey yapmanızı istiyorum: Hepiniz eve gidince arkadaşınız Ayşe`ye bir mektup yazın; bugüne kadar söylemediklerinizi, belki de düşünmediklerinizi yazın dedi Okuldan çıkıp eve geldim ve anneme koştum : Ama ben ne yazabilirim ki? dedim.   Annem biraz düşünüp cevap verdi:

    Neden Ayşe`nin ne kadar özel bir insan olduğunu ve özleyeceğini yazmıyorsun? ”dedi

DİDEM-  Gerçekten çok hoş annen haklı

MELİS- Ben de anneme hak verdim, ama böyle bir şeyi daha önce yaşamadığım için ne yazacağımı bilmiyordum... Yani iki üç gündür bir şeyler yazabilmek için .......      

HAZAL- Bakın bir gün benim başıma çok ilginç  bir şey geldi :..

Birlikte-  Susar mısın?  Daha anlatıyordu.   Araya girme çok ayıp!

HAZAL- Ama duralayınca ben bitti sandım.

MELİS- Hayır bitmedi. Bir an, o dakikaları yeniden yaşadım. Neyse ne diyordum  arkadaşlar..?

DİDEM-  Ne kadar özel olduğunu düşünüyordun...

MELİS- Evet bugün tekrar masamın başına geçtim, kağıtları hazırladım, kalemi aldım,    derin bir iç çektim sonra bir daha iç çektim ve sonra hatırlıyor musunuz sizleri çağırmıştım.          

TÜLAY-: Hııı.. Demek onun için buradayız. O zaman bu konuyla ilgili bir toplantı yapalım toplanın toplanın.

HAZAL- Bir dakika bir dakika  ( koşarak dışarı çıkar ve birkaç topla geri döner)  alın bunları

                        Birlikte…. N’oluyor?

HAZAL- Tülay toplanın demedi mi? işte hepinizin bir topu oldu

MELİS- Arkadaşlar bırakın sululuğu Ayşe’den bahsedeceğiz.

DİDEM-  O.. O aslında biraz şişman ....biraz da kısa boyluydu. bir sürü de çilleri  olunca, çok da güzel gözükmüyordu.

TÜLAY- Müzik, sanat ve spor açısından özel yetenekleri de yoktu.

MELİS- Bir dakika arkadaşlar ne oluyorsunuz yahu! Yani ben birlikte oluşturalım,  güzellikleri yakalayalım derken nelerden bahsetmeye başladınız. Siz ters anladınız galiba...                                                                                                               

DİDEM-  Ayşe`yi özel yapan bir şeyler olduğunu sanmıyorum.

MELİS- Didem bunu nasıl söylersin? Her insanın bir özelliği vardır. Herkes bu  hayatta bir rol alır ve bu rolü kendi tarzı ile oynar. Ayşe de bu rolü alanlardan biri...  

DİDEM-  Bak haklısın galiba Ayşe   benim   voleybolda   takım  arkadaşımdı . Çok kötü bir oyuncuydu ama herkes onu takıma almak için yarışırdı. Çünkü bir sayı kazandığımızda ilk bağıran, kötü bir şey olduğunda ilk yardıma koşan oydu.

CÜNEYT- Ne demek istediğini anlıyorum. Bir gün sınıfta iki grup oluşturmuş sessiz sinema oynuyorduk. Benim yaptığım bir hatadan dolayı biz kaybettik, herkes bana kızgınken o geldi ve Hey Cücü neden doğru bildiğin 6 isim yerine, yaptığın bir yanlışı dert ediyorsun.  dedi.  Düşününce onun doğru söylediğini anladım.  Ve o gün kendimi daha iyi hissetmemi sağlamıştı.

TÜLAY- Ben de aynı fikirdeyim. Geçen hafta bütün sınıfın önünde bir  

konuşma yapacaktım. Kağıdımı hazırlayıp konuşmayı tamamladım. İyi bir sunu olduğunu düşünüyordum ama sonunda baktım beni dinleyen bir tek Ayşe kalmış. Ve tebrik eden tek insan Ayşe oldu.

HAZAL- Ben de bir şey söylemek istiyorum.

TÜLAY- Senin Ayşe`yi tanıdığını bilmiyordum.

HAZAL- Bırakın da konuşayım arkadaşlar...   Sınıfımızın kermesinde   

herkes bir şeyler getirip satacaktı. Benim hiçbir şey yapma şansım yok. Çünkü… Ailemde herkes çalışıyor neyse... Ayşeler biliyorsunuz; anneannemlerle aynı binada oturuyorlar. Mevzu orda mı geçti bilmiyorum ama Ayşe sabahleyin iki kavanoz kurabiye ile geldi. Ve bunlar sizin kermesiniz için, al sen götür deyince ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Aslına bakarsanız çok da utandım. Demin ondan bahsederken de bu olayı anlatmalıyım dedim

MELİS- Arkadaşlar neler yazacağımı kafamda toparladım.   Tabi...  

Çok yardımınız oldu. Şöyle başlayacağım:

 Sevgili Ayşe, Sen gerçekten çok nazik bir arkadaşımızdın.  Hiçbir zaman kötü sözler kullanmazdın, kendimizi kötü hissettiğimizde iyi şeyler söyleyerek moral verirdin, bana ve arkadaşlarıma nasıl davranmamız gerektiğini öğrettin. Seni tanıdığımız için hepimiz çok şanslıyız. Çünkü sen gerçekten çok özel bir insansın.   Arkadaşlığımızın kattıklarını hiç bir zaman unutmayacağız.    Acına hissediyor ve paylaşıyoruz…  Dileğimiz ileriki yıllarda tekrar bir araya gelebilmek… Tüm sevgilerimizle…

Evet arkadaşlar  böyle  yazmak  istiyorum.  Bence hepimiz her insanın özel olduğunu anladık. Belki de bu öğrendiğimiz, Bizlerin de  özel birer insan olduğumuzu fark ettirdi.

DİDEM-  İlk olarak arkadaşımızı değerlendiremedik. Çünkü aklımız derste başarı, sanat, spor, müzik gibi çok gözüken dallara gitti bu da Ayşe`nin hiçbir özelliğinin olmadığı düşüncesini ortaya attı. Halbuki biraz akılcı düşünebilseydik her insanın muhakkak bir özelliği olduğunu hele Ayşe gibi sesiz sakin insanların bir çok gizli özelliği olduğunu bulabilirdik. 

MELİS- Hiçbir şey için ani düşünüp hemen karar vermemeli bunu sizlerle paylaştığım iyi oldu  ( eeeeeeee bu gün ne yapıyoruz cümlesi eklenerek dansa veya müziğe bağlantı yapılabileceği gibi bu eklenti çıkarılarak oyun bitirilebilir…)

           

     

 

 

                                                         SON

 

 

 

 

 

 

 

Bu piyes yazarın ‘Oyun Evi’ adlı oyununun özel düzenlenmiş bir bölümüdür. Bahsi geçen oyun ülkenin pek çok sahnesinde yıllardır oynamaktadır.

 

Oyun tüm isteyenlerce sergilenebilir. Müzik, dans eklemek, mekanı değiştirmek mümkündür. Metinde değişiklik yapılmamalı ve etik gereği yazarın ismi zikredilmelidir.

 

Sinan Akbaşak çocukların faydalanmasına yönelik tüm oyunlarını hizmete verme ya da kişiye, guruba özel oyun yazma taleplerini değerlendirebilmektedir.

       

                            www.tiyatroterapi.com  tiyatroterapi@gmail.com

 

 



Düzenleyen terapist - 21.Şubat.2012 Saat 15:03
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu Sayfa 0,172 Saniyede Yüklendi.